HAFTAYA ligler başlıyor. Tüm takımlar ikinci bölüm için hazırlıklarını aşağı yukarı tamamladı. Dün Galatasaray’ın oynadığı futbola baktım; fiyasko.
Futbolun oyun felsefesine uyacak hareketi bir kez gördüm. O da ikinci golde; üç pas sonrasında Carrusca’nın Hasan Kabze’ye yaptığı güzel asist. Başka?.. Tam anlamıyla çorba... Kimin nerede, ne oynadığı belli değil.
Hücumda görev alan Necati ve Ümit Karan habire "Bana uzun top atın" diyorlar, diğer oyuncular da ’haydaa’ şişiriyorlar. Top da tabii ki geri geliyor. Oyunu okumak, ikiye birler yapmak, kanatları kullanmak yok. Futbol oynamak adına bir teşebbüs yok. Teşebbüs olmayınca da futbol olmuyor. Pas hataları da cabası.
İletişim yok
Son hazırlık maçını yapan Galatasaray’da, insan bir estetik görmek istiyor. Defans ile orta saha ve orta saha ile hücum arasındaki iletişim bir makine intizamında sağlanıp rakip alana ilerlenmeli. Ancak dünkü maçta bunlardan eser yoktu. Her futbolcu topu alıp, gösteri yapar gibi (hoş onu da yapamıyorlar ya) şahsi futbolu tercih ediyor. Tek top oynama ve alan boşaltma isteği sadece Carrusca’da vardı.
Böyle bir hazırlık maçında, fizik gücü var ama oyun kalıbı yok. Ne oynanıyor belli değil. Zevk yok, tat yok, neşe yok... Doğrudur, bütün oyuncularını görmek için Gerets bolca değişime gitti. Burada haklı. Tek ağrısı da defansın sağ kanadı. Cihan’ın herhalde lifi attı, çıktı. Arkasından Arda’yı orada denedi, olmadı. Bu sefer defansın içinden Tomas’ı oraya monte etti. Orada hangi futbolcudan yararlanacağını tespit etmek zorundaydı. Çünkü o bölgenin tam anlamıyla oyuncusu yok. Ama Arda’yı da bir orada bir burada kullanmak, o çocuğun oyun zevkini ve temposunu düşürür. Dünkü maça bakıldığında tek söylenecek şey var; Carrusca’nın dirilişi...