SEZON başından beri, G.Saray’la iç içeyim. Hazırlık kampları dahil seyahatlar dahil deplasmanlar dahil hep onlarla beraberdim.
Gerets ve asistanları takımı aldığı zaman, her işe A’dan başladı. Ve eldeki malzemeyi iyi kullandı, iyileştirdi. Felsefesi belliydi. Öncelikle Gerets ’biz’ ruhunu taşıyordu. Eldeki bütün elemanlardan faydalanmayı yeğliyordu. Günler geçti, Galatasaray’da dertler de başladı. Bu dertlerle de başedildi. Asla pes edilmedi. Başta kaptan Hakan Şükür sonra Hasan Şaş takımı toparlamısını sağladı. Kral yeteneği, alçak gönüllüğü, arkadaşlarına minnettarlığı, verdiği misyonla ve hareketleriyle takımı motive etti. Ve bu hareketin başarısı ortaya çıktı.
Her şey para değil
Uzun bir maratondu bu. Yalnız kaybettikleri Fenerbahçe derbileriydi. Ama Gerets buna da aldırış etmedi. Yoluna devam etti. Bu sıkıntıları yaşayan takım, bir işi başarıyorsa, o da Allah’ın lütfudur. Futbolun gelişimi için ellerinden geleni yaptılar. İnandılar. İnançları, değerleri ve bunlara uygun davranışları vardı. Stres içindeydiler. Dışarıdan gelen baskılara göğüs gerdiler. Yılmadılar. Takım halinde verimliliği ve sevgiyi ortaya çıkarttı. Bu sevginin de sonunda başarı geldi.
Her şeyin para olmadığını inancın, sevginin, dayanışmasının ne olduğunu G.Saray herkese gösterdi.
Erik Gerets bunları bildiği için her zaman bu kadar zorluklara rağmen benim oyuncularım 10 numara deyip, rakibi Fenerbahçe’yi yalnız bırakmadı, sonuna kadar ensesinde oldu. Ve son virajda ipi göğüsledi. Bu oyuncuları alkışlamak, sevgiyle bahsedip, tebrik etmek gerekiyor.