HİÇKİMSE bir kıta değildir. Her insan ana karanın bir parçasıdır. Başarının anahtarı, vizyon, biz ruhu, kişisel onurdur.
Galatasaray, şampiyonluğu kazanıyor, hele hele bir takım insanlar tarafından terk edilmiş şekilde bunu başarıyorsa, değişik bir anlamı vardır.
Takımda hayal gücünün fazlalığı vardı. Sıkıntıların aşılması için kendi aralarında yeni kapıları zorladılar. Daha sonra da ortak inanç, ortak heyecanla kenetlendikleri hedefe ulaşmak için birer birer gereken adımları atmayı bildiler. İşte bu biz ruhunun getirdiği felsefenin temel öğeleri Galatasaray’ı bu anlamlı şampiyonluğa taşıdı. Savaşmayı bildiler, zaferi nerede kazanacaklarını öğrendiler ve ana karayı şampiyonlukla istila ettiler.
Zorlukları aştı
Bugüne kadar oynadıkları maçların tümünün analizini yaptım. Kim iyi oynadı, kim kötü oynadı, kim yapması gerekenleri yaptı, tüm sezon boyunca bunları yazdık ve eleştirileri sıraladık.
Bu son virajda da onlardan bahsetmeden geçemeyeceğim.
Defansta Emre böyle bir maçta kafa toplarını yerinde aldı. Servet heybetli savaştı. Hakan Şükür ceza sahası içinde boş topu rakip alanda yumuşattı. Ümit Karan aceleci vuruş yaptı. Bunlar gelecek gol ve göllerin heyecanlı habercileriydi. Taraftarın heyecanını yitirmemesi adına, görev dağılımında Arda’nın topu kazanma duygusu büyük rol oynadı. Arkasından Hakan abisine ikramı, Sabri’nin mücadeleci oyunu, Mehmet Topal’ın hırsı, düşünmeden topu kullanma biçimi G.Saray’a şampiyonluğu getiren kritik noktaların birkaçıydı.
Zaten G.Saray, Sivas ve F.Bahçe maçlarında işi çoktan bitirmişti. Dünkü galibiyet de Ali Sami Yen’de bir jest ve şov oldu. Oftaş kaderine razı olmak zorundaydı. Çünkü karşısında bütün zorluklara göğüs geren bir Galatasaray vardı. Aferin sana, başka ne denilebilir ki Galatasaray.