Beyaz martini

OYUNUN henüz başlarıydı... Denizlispor'un forvet oyuncusu Ersen Martin, ‘‘Martini Bianco'yu (beyaz martini) yudumlasaydı’’ G.Saray o zaman kara sayfayı görecekti.

İlk uyarıya kulak asmayan G.Saray, ‘‘Ne oluyor bana?’’ dercesine, çok sayıda hücum adamıyla atağa çıkıyordu. Aslında, sahada G.Saray adına tek bir santfor vardı. Ümit Karan, kafaya yükseliyor, pas atıyor, şut atıyor, savaşıyordu. Olmuyor, olmuyordu... Soldan Ergün destek veriyor, yine olmuyordu...

Gölge adam Revivo, ‘‘Ya gol olursa? Belki buradan kazanç sağlarım’’ düşüncesiyle ölü toplara bakıyordu. Onun çabası da sonucu değiştirmiyordu. G.Saray sahada sanki, ‘‘Dalgalandım da duruldum’’ şarkısını söylüyordu. Çünkü, oyun kalıbında hiçbir şey yoktu. Şişirilmiş toplarla hücum ediyor, bunda da başarılı olamıyordu. Ve birinci bölüm böyle bitiyordu.

İlk yarıda Ersen Martin, beyaz martiniyi yudumlayamamıştı. Ancak, ikinci yarıda bu tadı damaklarında hissetti. Öyle bir yudum çekti ki, görenler de imrendi.

Olmuyor, olmuyor...

G.Saray şaşkın durumdaydı beyaz martiniyi yudumlayan Denizlispor karşıssında. Baktı ki, bir şey yapamıyor, tam anlamıyla ‘salçalı biftek’e dönüyordu. Fatih Terim, ilerleyen dakikalarda oyun kalıbında değişiklik yapıp, Xavier'i hücuma yolluyordu. Belki bir ümit diye bekliyordu. Ama olmuyor, olmuyordu... Çünkü, oyun felsefesinde bir dağınıklık vardı. Bu dağınıklık, golün gelmesini zorlaştırıyordu. Bu şekilde olması da mümkün değildi zaten. Çünkü, böyle bir oyun kalıbı olamazdı.

Maçın hakemi İsmet Arzuman, maçı ‘‘Hacivat-Karagöz’’ gibi gölge oyununa çevirmek isteyenlere ne izin, ne de prim veriyordu. Bir ara oyunu kaçırır gibi oldu, daha sonra düzeltti. Hiçbir etki altında kalmadan da bitirdi. Denizlispor'un Porto ile deplasmanda oynadığı maça gittiğimde teknik direktör Rıza Çalımbay bana aynen şunları söylemişti: ‘‘İlhan Ağabey, o kar yüzünden ertelenen maçı oynasaydık, biz bu G.Saray'ı yenerdik. Çünkü, o maça hazırdık. G.Saray'ın oyun kalıbını biliyorduk ve daha güçlüydük.’’ Rıza haklı çıktı. Kendisini kutluyorum.

Denizlisporlu Servet'e ayrı bir paragraf açıyorum. Bütün hava toplarını kesti, G.Saray'ın hücum oyuncularına geçit vermedi. Yanında oynayan arkadaşları da aynı şekilde alkışı hak etti.
Yazarın Tüm Yazıları