OYUNUN adı; G.Saray-D.Bakır. Sahne 1... Perde açıldı, izliyoruz...
Rakip Diyarbakır, G.Saray alanına yerleşmiş, Mondragon zor anlar yaşıyor. Ama bir türlü olmuyor... Olacak şeyler yine olmuyor. Olmayacak şeyler oluyor. Diyarbakırspor, rakip kalede yapacağı şeyi, kendi kendine yapıyor.
G.Saray'daki assolistler ve yardımcıları bir türlü sahneye çıkamıyor. Akortlar mı bozuk, nedir bilinmiyor. Karmakarışık bir şarkı ortaya çıkıyor. Çünkü makamlar değişik. Oyun felsefesinde Bülent ve Emre ikili oluyor, ortada Batista, Ümit Davala, Suat, Felipe, Ergün yarım ay şeklinde olmaları gerekirken, ay parçalanıyor. Parçalanınca da hücuma tazyik de olmuyor. Olmayınca da, rakip alana yerleşilemiyor. Yarım ayın bir an önce doğması gerekli.
Hücumdaki Hasan Şaş, bir savaşın içine girmiş, kaybettiği oyunu tekrar kazanmak için bir şeyler yapmak istiyor. Ama olmuyordu. Savaştıkça yanlışlıklar içine giriyordu. Bunlar olmayınca da Christian bir şey yapamıyor, bir türlü oyun kalıbı sahneye yansımıyordu. Felipe'nin topsuz alanda Evren'e attığı dirseği, Brezilyalı futbolcuya bir türlü yakıştıramadım. Hakem görmemiş olacak ki, kırmızı kartını göstermedi.
Yol ayrımında
Diyarbakırspor, daha iyi sahne alıyor, Allahtan Mondragon, en kritik anlarda olacak mı, olmayacak mı diye kafaya takılan şeyi yapıyor ve rakibe gol imkanı vermiyordu. G.Saray'ın bir şey yapamayacağını anlayan D.Bakırspor önce bir hata yapıyor, kendi kalesine doğru. Sonra da ikinci hatayı yapıyor. ‘‘Siz yapmadınız, bari ben yapayım’’ diyordu. Ve Hasan Yiğit'in kendi kalesine attığı golle G.Saray rahatlıyordu. Yoksa başka bir şey olmayacaktı.
Bir bölüm böyle geçiyordu. İkinci bölümde de ‘‘Değişim, dönüşüm olur mu?’’ diye merak ediyordum. Ama hiçbir şey yoktu. Şaşırıp, kalıyordum. ‘‘G.Saray bu değil’’ diyordum. Çünkü eldeki malzeme iyiydi. Oyun kalıbında mı bir yanlışlık oluyordu? ‘‘Değişiklik yapılması gerekir mi?’’ diye merak ediyordum. Aslında Türkiye liglerinde takım ayrımı yapmak bana göre yanlış. Çünkü, her takım birbirini tanıyor. Oyun kalıpları da belli. Savaşımı da seviyorlar.
Kendi kendime soruyorum, ‘‘Ne zaman bir sigarayı yakıp, her anı heyecan veren oh ne güzel, ne keyif aldım’’ diyecek sahneleri hala bulamıyorum. O sahneleri ileride bulacağımı umuyorum. G.Saray bir yol ayırımında. Dönüşümünü bekliyorum.