HEY gidi günler hey. G.Saray bu mu? Eskiden keyif alırdık. Yazacağımız çok şeyler vardı.
Bir maçta o kadar çok oyun kalıbı değiştiriyorlardı ki, biz de şaşkına dönerdik, rakip de. Ama gelin görün ki, G.Saray'ın dünkü oyun kalıbında kavak yelleri esiyordu. Orta alanda sağ tarafta Fleurquin, diğer kenarda Hasan. Ortada da Batista ile Suat. Suat denince, aklıma bir şey geldi. Bu futbolcu uzun zamandır ilk 11'de oynamıyordu. Niye oynamıyor diye her zaman merak ederdim. Kendi kendime sordum, acaba eski yönetim Lucescu'ya baskı mı yapmıştı, ‘‘oynatma’’ diye. Dün ilk 11'de görünce şaşkına döndüm. Sahanın en iyisi Suat'tı.
Her takımda olduğu gibi G.Saray da bir komutan arıyor. Bu komutan eksikliğinin sıkıntısını G.Saray sezon sonuna kadar da çekecek. Hasan, ilk bölümde hiç top alamadı. Topu alabildiği zaman da rakibin markajındaydı.
ZENGİNLİK YOK
G.Saray 4-5 pası birarada yapamıyor. Ancak vuruyor, uzun toplarla arayışa giriyordu. Hücumda Ümit ve Arif sıkı markajda oldukları için bir türlü topla buluşamıyorlar, topla haşır neşir olamıyorlar, rakip kaleye yaklaşamıyorlardı. Nedenini açıkladım. Gelen vuruyor, giden vuruyordu. Bunlar olunca da pozisyon zenginliği yok oluyordu. G.Saray oyun boyunca ‘‘ah, vah’’ dedirtecek ancak iki pozisyon buldu. Birnde Hasan rakipten gelen topta şans yakaladı. Diğerinde de Fleurquin altı pasta topa uzanmakta zorluk çekti ve tribünlere saç baş yoldurdu. Diyarbakırspor'a baktığımız zaman daha çok hücum teşebbüsü vardı.
Dünkü maçta anlatacak, yazacak çok şey olmadığından bizler de şaşkındık. G.Saray bu olmamalı. Deplasmanlarda yüzü gülmeyen G.Saray, artık başka ligde yoktu, buradan mutlaka 3 puan çıkarması gerekirdi. Çünkü, hedefe gidenler nefes nefeseydi. Ama olmadı. Lucescu, bir yanlış yapıyor, bu takımı toparlayamıyor, bu da Galatasaray'a pahalıya mal oluyor.
Yazıyı bir şarkıyla bağlamak istiyorum... Ararım, ararım seni her yerde. Sorarım eski günlerim nerde.