OLMUYOR, olmuyor... Bu futbol G.Saray’a yakışmıyor. Bırakalım artık çift santrfor edebiyatını, G.Saray’da dönelim sol kanat tartışmasına; Arda ve Kewell’a.
Avustralyalı sağda yapamıyor, genç Arda’ya da bu kanat iyi gelmiyor. Kewell’ın sol ayağı, Arda’nın sağ ayağı iyi. Ama Arda’nın direnç bulduğu yer sol kanat. Çünkü bu kanatta daha çabuk adam geçip, hedefe gitmesini biliyor.
Bu gidişle çok strese girerler
Kewell da bu kanattan oyun kurup, sol tarafta harikalar yaratıyor. Artık sayın Skibbe burada reçeteyi yazacak sensin. Bu futbolcuları isteyip, keşke bizde olsun diye yalvaran kulüpler var. Kewell’ı bırak sol kanatta oynasın, Arda’yı da orta alana koy bak nasıl meyvelerini yersin.
Hacettepe maçında bunu gördük. Kewell sola geçti, Arda ise hemen arkasından bu kanatta yer aldı. Hem de farkında olmadan. Sağ kanatta kimse olmayınca da bütün yük Sabri’ye bindi. Garibim bir ileri bir geri gitmekten yoruldu. Defansta ise yine aynı senaryo yaşandı. Hata üstüne hatalar yapıldı. Hacettepe ile oynuyorsun, rakibe pozisyon üstüne pozisyon veriyorsun. Karşında Kharkiv gibi takımlar olunca sonucun hüsran olduğunu perşembe günü gördük. Ama G.Saray’da hiçbir toparlanma yok. Bu gidişle G.Saray daha çok stresli günler ve maçlar geçirecek.
Galibiyetin mimarı Süleyman Abay
Hakem Süleyman Abay da öyle bir kırmızı kart gösterdi ki Tozo’ya, sanki adamın beynini okudu. Çocuk daha elini kaldırmadan bastı ikinci sarıyı ve ardından kırmızı kartı. Herhalde G.Saray’ın galibiyetinin en büyük mimarı hakem Abay oldu. O kırmızı olmasa G.Saraylıların canlanmaya niyeti pek yoktu.
Sarı kırmızılıların dünkü en büyük kazancı 3 puandan daha çok golcüsü Milan Baros’u yeniden kazanmak oldu. Çünkü attığı goller Baros’un öz güvenini geri getirdi. G.Saray, sancılı da olsa, zor da olsa 3 puanı cebine koydu, ama çarşamba günü bu futbolla G.Saray Berlin’den bir şey beklerse boşadır. Çünkü bu futbol Almanya’da ancak hüsran yaşatır. O yüzden artık kendinize gelin.