G.SARAY sanki bir yük taşıyor gibiydi. Sahadaki futbolcular, "Rakibim beni ezer geçer" korkusuyla sahaya çıkmıştı sanki.
Tedirgindiler, kazandıkları her topu gelişi güzel ayaklarından çıkarıyorlardı. Bir telaş, garip bir heyecan vardı G.Saray’da. "Aman gol yemeyeyim, bir kaza olmasın" düsüncesi iliklerine işlemiş, kendilerini inkar ediyorlardı adeta. O her zamanki klasik oyun anlayışından uzaktılar. Avrupa’da pek çok başarılara imza atmış, kupalar kaldırmış bir takıma hiç yakışmıyordu bu görüntü.
Ürkeklik, maçın neredeyse tamamında devam etti. Karşısındaki rakip ise bizim ikinci lig ekiplerinden daha da kötüydü. Sanki formalar renk değiştirmiş, Boleslav o yırtıcı Galatasaray’ın yerine geçmişti.
Çek ekip Galatasaray kalesinde ardı ardına golleri kaçırıyordu. Allah’tan Song ve Mondi ’Biz varız’ diyerek sarı kırmızılıların sahadaki iki savaşçısıydı. Sonra oyuna genç Arda girdi. Ne yalan söyleyeyim Arda oyuna girdiğinde yanımda oturanlara ’ Bakın göreceksiniz ya gol atar, ya da attırır’ dedim.
Arda attırdı
G.Saray’ın bu dakikaya kadar pozisyonu bile yoktu. Dakika ise 70’e gelmişti. Bakın, dememe kalmadı ki, iki dakika sonra Arda tik tak yaptı ve atacağı golü Hasan ağabeyine ikram etti. Beni de haklı çıkardı. Sahadaki havayı bir anda değiştirdi.
Ben geçen seneden beri niye ’Gençler, gençler’ diye bağırıyorum. Bu boş yere bir haykırış değil. Bana güvenin. Artık Galatasaray kabuk değiştiriyor. Yeni gençler ağabeylerinin yerine almak için sırada bekliyor. Ama artık bu gençlerin sahnede olması şart.
Yarın, öbür gün Şampiyonlar Ligi’ne gideceksin. Büyük takımlarla savaşacaksın. Eğer böyle devam edersen teslim bayrağını erkenden çekip Avrupa arenasına veda edersin. Hem eğlenen, hem zevk alan seyirciyi de bulamazsın. Maçtan sonra Galatasaray’ı alkışlayan taraftarı da etrafında göremezsin.
Galatasaray turu geçti ama ne bana, ne de bir başkasına tat vermedi. En azından ben böyle düşünüyorum. Bundan sonra bazı şeyler değişirse G.Saray’ın yolu açık olur! Ama şimdi diyeceğim tek söz, yolun açık olsun Galatasaray...