Paylaş
26 Mayıs 1896’da son Rusya Çarı II. Nikolay taç giydi. Babası III. Alexander, suikastla ortadan kaldırılan ve kurtarıcı Çar diye anılan II. Alexander’in oğludur. III. Alexander’in kendi de ağır bir suikast atlatmıştı ve bu suikast dolayısıyla Lenin’in ağabeyi Aleksandr Ulyanov idam edilenler arasındaydı. Son Çar Nikolay Aleksandroviç ailenin kara talihini noktaladı. Ünlü efsane yürürlükte gibiydi. Kendisine kutsiyet atfedilen Rusya’nın eski Rurik sülalesinin yerini alan Romanovlar’dan hiçbirinin rahat saltanat süremeyeceği ve eceliyle ölemeyecekleri konusunda kehanet ve rivayetler bugüne kadar yaşamıştır.
PERİŞAN İŞÇİLER
1. Nikolay, Kırım Savaşı’ndaki yenilgi üzerine adeta intihar eder gibi buzlu bir havada kıtalarını teftiş etti ve zatürreden öldü. Oğlu II. Alexander 1881’de suikasta kurban gitti. Yerine geçen oğlu III. Alexander sulhperver diye anılır; doğrusu döneminde Rusya’da sanayi gelişti, demiryolları gelişti ve Trans Sibirya Demiryolu tamamlandı. Lakin bu yeni yapılanma Batı Avrupa’nın çok gerisindeydi ve Rusya işçi sınıfının Moskova ve Petersburg gibi şehirlerdeki fabrikaların içinde, aileleriyle sürdükleri perişan yaşam sadece Bolşevik yazarların değil İsmailiye cemaatinin lideri Ağa Han’ın bile kaleminde dehşetle tasvir edilmektedir. Ona göre Rus işçi sınıfı Bombay’daki işçiler kadar ağır hayat şartları altındadır. Onlardan daha beter bir fark, soğuk iklimde dışarı çıkıp temiz hava alma imkânına bile sahip olamamalarıdır.
O DA ‘TORUN’DU
2. Nikolay neredeyse bütün Avrupa hükümdarları gibi Victoria’nın torunları arasındaydı. II. Wilhelm doğrudan torunuydu. II. Nikolay onun kuzeniydi. Hükümdarlardan oluşan bir aile resminde İngiltere kıralı VII. Edward, Kayzer Wilhelm ve II. Nikolay’ın birbirlerine ikiz kadar benzedikleri görülür. Ayrıca II. Nikolay uzaktan kuzeni sayılabilecek Hessen-Darmstadt hanedanının prenseslerinden Alix Helena (yeni Ortodoks vaftiz adıyla Çariçe Aleksandra Fyodorovna) ile evlendi. 1894’teki bu düğüne birinin büyük annesi diğerinin büyük teyzesi olan Kraliçe Victoria da Rusya’ya gelerek katıldı.
İTİBAR KAYBI
İki yıl sonra tahta geçen çiftin taç giyme töreni bile faciaya neden oldu. Moskova’da seyircilerin bulunduğu bir tribün çöktü ve korkunç sayıda insan öldü. Devletin politikası Pasifik’in buzlu kesiminde yoğunlaşan donanmanın ve demiryolunun ulaşım noktası Vladivostok’un sıcağa doğru sarkması yönündeydi. Japonya ile savaş kaçınılmazdı. Bu savaş 1905’te yükselen Japonya’nın galibiyetiyle sonuçlandı. Avrupa şok içindeydi. Japonya büyük devletler arasında mümtaz yerini aldı. Rusya ise itibar kaybı yaşadı. Parası ‘convertible’ değildi. Borçlu bir devletti. Üstüne barışçıl taleplerde bulunan Peder Georgy Gapon adlı papazın örgütlediği işçi hareketi ki tamamen devletin kontrolünde polis şefi Sergei Zubatov tarafından yönlendirildiği halde Rus idari mekanizmasının derbederliğinden üst makamların ilgi ve bilgisi dışında cereyan eden fevkalade geleneksel görünümlü bir pazar günü işçi mitingi gaddar bir biçimde bastırıldı.
KATLİAM YAPTILAR
İşçilerin yürüyüş yaptığı Kışlık Saray’da Çar yoktu. Kazak kıtaları barışçıl kitlenin üzerine saldırdılar. Bu andan itibaren Çar’ın adı “Kanlı Nikolay”dır. Öte yandan Yahudi düşmanlığı resmi bir doktrin haline gelmişti. Yahudi mahallelerine uygulanan saldırılar (yani Rusça bir kelime olan “pogrom”) bilhassa Moldavya’daki Kişinev’de katliama dönüştü. Rusya savaşın zorlukları ve yenilgisi üzerine artan grevlerle boğuşurken donanmadaki yolsuz komutanlar yüzünden Potemkin Zırhlısı da Karadeniz limanlarında isyanı başlattı. Çar gönülsüz bir millet meclisi, “Duma” topladı. İçinde birkaç Müslüman milletvekili vardı. Yeryüzünün en kalabalık Yahudi tebaası içinden seçilen bir temsilci yoktu. Bolşevikler Duma’da yer almadı ama ortaya çıkan siyasi partilerin kompozisyonu Duma’nın ön planda şiddetli muhtevası zengin tenkitlerin yapıldığı idareyi hemen hiç etkileyemediği bir kurum olarak ortaya çıkmasına neden oldu. Çar Duma’yı iki kere dağıtmıştır.
DÜZEYDEN UZAKTA
Bütün bunlara karşılık Rusya sadece kendi ülkesinin değil bütün Avrupa’nın kültür tarihi açısından Avusturya-Macaristan ile en parlak zamanı yaşayan iki ülkeden biriydi. Rus müziği Sergey Rahmaninov ve Fyodor Şalyapin gibi kompozitör, opera sanatçısı icracılar yanında bale ustalarını, İlya Repin, Vasiliy Surikov gibi empresyonistlerden sonra Batı resminin avangardlarını, modernlerini çıkardı. Bilim ve kültür alanındaki hamleler, edebiyatın parlak simaları Tolstoy, Çehov, Gorki üçlüsünün bir aradaki dostluğu siyasi çevrelerde söz konusu değildi ve Rusya’yı idare edenler bu ortamdan ve düzeyden oldukça uzaktaydılar.
RASPUTİN SAHNEDE
2. Nikolay’ın talihsizliği aile içinde de ortaya çıktı. Çariçeyle iyi bir çifttiler, iyi bir babaydı ama ne yazık Kraliçe Victoria’ya kadar uzanan sülalevi Alman hastalığı yani hemofili Çariçe tarafından çarların soyuna getirildi. Kan pıhtılaşması hastalığı erkek soyda açığa çıkıyor, talihsiz veliaht küçük Alexei Nikolaevich’in ıstıraplı yaşamı hekimlerin hastalığı iyi tanımadıkları için fazla bir şey yapamadıkları, hatta telkin yönteminin bile uygulanmadığı bir ortamda Rasputin gibi Sibiryalı şarlatan bir köylüyü sahneye getirdi.
AMANSIZ TOPLUM
Rusya’nın üst sınıfları edebiyat ve sanata düşkündü ama aynı zamanda da bu çokbilmiş kitle bir Tibetli büyücünün kutsiyetine inanıyor veya bir Sibiryalı köylünün karşısında çocuklar kadar safça aldatılabiliyorlardı. Rusya toplumu amansız bir toplumdur. Hayır ve sadakanın yaygın âdet olduğu ama derde derman olmadığı açıktı. Mülkler ve kazançlardaki eşitsizlik, toplumun ebedi hastalığı olan derin yolsuzlukların, açlık ve evsizliğin amansız bir iklimle birleştiği dünyaydı. Rusya İmparatorluğu’nun Asya ve Kafkasya’daki köylüleri imparatorluğun asıl unsuru olan Rus köylülerinden daha rahattı ve Rusya zaman zaman açlık ve ölümle sonuçlanan kıtlık yılları da yaşıyordu.
KURŞUNA DİZDİLER
Birinci Cihan Savaşı’nda Rusya, Britanya ile olan ittifakına da güvenerek savaşı adeta isteyen takımdandı. Genelkurmay mensupları zafere çok inanıyorlardı ama savaş patladığı an asker sayısının (5 milyon nefer) tüfek sayısından çok daha fazla olduğu görüldü. Yolsuzluk ordunun yakasını da bırakmamıştı. Çar kendisine has bir görgüsüzlük daha yaptı. Başkentini bırakıp savaş alanındaki karargâha gitti. Açlıktan kırılan Rusya’nın şehirleri onun idaresi ve gözlemi dışında kaldı. Şubat devrimini yapan Aleksandr Kerenskiy de kendine has hayalperestliklerden birini daha ortaya koydu. Özlenen barışı savaşarak getireceğine inanıyordu. Çar ailesinin Britanya’ya geçmesine izin vermedi ama onları koruyamadı da. Ekim Devrimi Çar’ı sürgüne yolladığı bölgede ele geçirdi ve Urallar’daki Yekaterinburg’a sürdüler. Beyazların Çar’ı kurtarmaya yönelik operasyonuna cevap bütün aileyi gece yarısı uyandırıp binanın bodrum katında hunharca kurşuna dizmek oldu. Rusya’nın Bolşevizm’i geldiğinin aksine barışçıl bir şekilde Gorbaçov sayesinde sona erdi. Ardından bir nevi özür dileme kampanyası başladı. 1998’de Rus Kilisesi’yle hükümet Çar ve ailesini yeniden kutsadı ve St. Peter ve Paul Katedrali’ne hanedan üyelerinin yanına gömdü.
‘BEBEK’ FAKİRLERİ
‘Hasta Adam’ın mirasını paylaşmayı I. Nikolay’dan beri hayal eden Rusya, iltica noktası olarak daha bir müddet tahtta kalacak olan Osmanlıların başkentini seçti. Cihan Harbi patlayınca gürültüyle Rusya’ya dönen Büyükelçi Çarikov ve sefiresi Bebek’te fakir bir hayat yaşamak üzere döndüler. Devrilen taçlar ve tahtlar ve sürgünde yaşayan hanedanlar içinde en problemlisi Romanovlar olmuştur.
Paylaş