Nasıl korumalı?

Çirkin yapılarla göğe doğru tırmanan İstanbul’da hiç değilse göz zevkimizi, ruhumuzun dinlenmesini Sinan’ın eserleriyle koruyabileceğimizi unutmayalım. Onu andığımız bu nisan ayında, büyük mimarı şehircilik yönüyle hatırlayalım. İstanbul’un tepeleri ve silueti onun eseridir ve bu silueti oluştururken kendinden evvelki büyük eserlere hürmet etmiştir. Bu saygıyı bizim de göstermemiz lazım.

Haberin Devamı

NİSAN ayında, doğum günü vesilesiyle Mimar Sinan’ı anıyoruz. 15 Nisan, muhtemelen zihnimizden belirlediğimiz bir doğum tarihidir. Aslında büyük mimarın doğum yılını da çok iyi bilmiyoruz. Kendisinin hayatını kaleme alan yakın dostu Sâî Mustafa Çelebi’nin Tezkiretü’l-Bünyan ve Tezkiretü’l-Ebniye’si (Yapılar Kitabı) her yönde çok tutarlı bilgiler vermiyor. Az bilgiye sahibiz. Sinan’ın devşirme olduğu malum. Ancak bu devşirme genç, taş işçiliği ve inşaat konusunda çok tecrübelidir. Dolayısıyla o bilinen, sekiz-dokuz ve on altı yaşlar arasındaki devşirilme kuralına uyması şart değildir. 

Nasıl korumalıYAVUZ’UN ORDUSUNDAYDI

Kendisinin Orta Anadolu’da Kayseri civarındaki Ağırnas’tan çıktığı ileri sürülüyor. En akla yakın ihtimaldir. Etnik kökeni ne olabilir? 16. asırda bu bölgede etnik gruplar çeşitliydi. Ne var ki adı devşirmeliğinden önce adı Sinanneddin’di ve Türkçeyi de konuşuyordu. İnşaat işlerinden daha acemi oğlanı yani yeniçeri adayı olmadan önce anlıyordu. Devşirme çocukların menşei, sözlü kültür ve hatırlamanın dışında eşkal defterlerinde “Rumeli’den geldi” veya “Anadolu’dan geldi” diye kaydedilir, ayrıntılı yer bildirilmezdi. 

Haberin Devamı

Sinan’ın bir Türk köyüne verilerek Türkçe öğrendiğine dair tezkirelerde bir kayıt yok ama Yavuz Sultan Selim devrinde ordudadır. Sofya’daki yeni Bulgar hükümetinin İstanbul’dan aldığı izinle camiye çevrilen eserin ona atfedildiği ve Koca Sinan’dan “Bulgarin” diye bahsedildiği de aklımda. Bu da bir yakıştırmadır. 

PİRAMİTLERDEN ETKİLENDİ

Bildiklerimize gelelim: İlk eserlerinin Rodos ve Belgrad seferlerinden etkilendiği açık. Prut Nehri üzerinde kurulan köprüde çalıştı ve herkesin dikkatini çekip takdirini aldı. Eserleri sayısız... Mısır’da bulunmuştur; Suriye’deki büyük eserleri, Lübnan’daki Baalbek Roma mabedi serisini gördüğü de açıktır. Bilhassa Mısır piramitleri gibi mimari geometrik özellikleri hâlâ muamma olan yapılardan etkilendiği biliniyor. Kesin olarak bildiğimizse şu: O dönem ürettikleri bugünün en büyük mimarlarını etkilemeye devam ediyor: Bugün Le Corbusier ve Frank Lloyd Wright gibi modern mimarinin öncüleri, bilhassa Wright, mimari tarihin devlerini siliyor ve Sinan’dan başka ismi zikretmiyor. 

Haberin Devamı

Nasıl korumalı

İSTANBUL SİLUETİ ONUN

Bizim Mimar Sinan’ı çok iyi anlamamız lazım. Özellikle de şehirciliğini. Evet, Mimar Sinan bir şehircidir. Çevreyle bağını kuran nadir mimarlardandır. İstanbul’un tepeleri ve silueti onun eseridir ve bu silueti oluştururken kendinden evvelki büyük eserlere hürmet eder. Galata yakası ise onun camileriyle süslenmiştir. O vakit kıyıdan mimarilerinin görünmesi mümkün olan ve bir dere kenarındaki Piyalepaşa Camii, sonra sahilde maalesef tersane vinçlerinin ve iki köprünün arasında bırakılan Azebhane yani kaptan-ı deryalığı zamanında Sokullu Mehmet Paşa’nın ona yaptırdığı cami, ardından Tophane’deki Kılıç Ali Paşa, onun ardından Molla Çelebi, onun ardından Beşiktaş’taki Sinan Paşa Camii gibi eserleriyle Galata’nın ve Boğaz’ın İstanbul yakasını süslemiş ve damgasını vurmuştu. 

Haberin Devamı

Nasıl korumalı

PİYALEPAŞA BOĞULUYOR

Tabii 1950’lerdeki istimlakte Sinan Paşa Camii’nin etrafındaki hamam ve külliye yok edildi, şimdi de Molla Çelebi Camii, Martı Projesi’yle gölgeleniyor. Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Camii ise Menderes’in gudubet antrepolarını ısrarla devam ettirmeye çalışanlar yüzünden aynı akıbete yürüyor. Unutmayalım, söz konusu yer bir dolgu alanıdır. 

Piyalepaşa’nın etrafı ise İstanbul’un en berbat yapılanmasına maruzdu. Bir ara camiye kadar sokulan Kuran kursunu dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın müdahalesi önleyebildi. Şimdi de doğrusu Piyalepaşa Camii etrafındaki yapılanmaları hoş karşılamak mümkün değil. Tıpkı Suudilerin Kâbe’yi ortaya alıp boğan yapıları gibi, Piyalepaşa’yı da İstanbul boğuyor. 

Haberin Devamı

Nasıl korumalı

ETRAFI BOŞ TUTMALI

Aklı başında bir memlekette olsak Kasımpaşa bölgesinin idaresiyle yükümlü ve deniz zaferlerimizin 16. yüzyıldaki ünlü amirali Piyale Paşa’nın bu camisini Mimar Sinan gibi korur, etrafındaki tepelerin hepsini yeşilliği, hiç değilse ahşap yapılarıyla bırakırdık. Olabilecek en çirkin yapılanmanın ortasında dünya mimarisinin cevher bir eseri sesini çıkarmaya çalışıyor. 

Caminin içindeki çini levhalardan bir bölümünü çalıp götürmüşler. Aynı şey Karagümrük’teki Mesih Mehmet Paşa Camii’nde de görülüyor. Üsküdar’da Valide-i Atik’ten götürülen çini pano, zedelenerek geri getirilebildi ve yeniden monte edildi. Mimar Sinan’ın camilerinde taşla çini ustaca ve büyük sadelikle sergilenir. Onun binalarının formu, bilhassa çarşı mıntıkalarındaki eserleri (mesela Rüstem Paşa Camii), çarşı esnafının zulmüne uğrar. 

Haberin Devamı

Çirkin yapılarla göğe doğru tırmanan İstanbul’da hiç değilse göz zevkimizi, ruhumuzun dinlenmesini Sinan’ın eserleriyle koruyabileceğimizi unutmayalım. O camilerin etrafını boş tutabilsek ne olur? Bu kadar mı muhtaçsınız ey amatör mimarlar ve inşaatçılar?

Nasıl korumalı

YÜZLERCE ESER ONUN EKOLÜNDEN

MİMAR Sinan uçak devrinde yaşamadı, ona mal edilen eserlerin hepsine yetişip teftiş etmesi mümkün değildi. Osmanlı coğrafyasının dört bir yanına yayılan bu 350-400 civarındaki eserin hepsinin tersimine, inşaatına dikkat etmesi de mümkün değildir. Gerçi 100 yaşına yakın, dinamik bir mimar olarak ölmüştür ama bu yüzlerce eserin de onun ekolünden, tarzından, anlayışından yetişen insanların elinden çıktığı bellidir. Ünlü Mostar Köprüsü’nün mimarı Hayreddin mesela onun yetiştirmesidir.

Nasıl korumalı

İSTANBUL’DA MUTLAKA GEZİLMESİ GEREKEN ESERLERİ

MİMAR Sinan’ı anlamak ve sahiplenebilmek için şu eserleri mutlaka görünüz.

1- Üsküdar’da iskeleye yakın Mihrimah Sultan Camii ve ‘Kuşkonmaz’ adıyla da bilinen kutu gibi eser Şemsi Paşa Camii.

2- Galata ve Boğaz’ın Rumeli yakasında Unkapanı köprüsüyle Metro Köprüsü arasında kalan, Azapkapı Sokullu Camii.

3- Kasımpaşa Deresi’ndeki Piyalepaşa Camii.

4- Tophane Kılıç Ali Paşa Camii.

5- Eminönü’nde Rüstem Paşa Camii.

6- Sultanahmet meydanının Marmara’ya bakan kanadında Sokullu Mehmet Paşa Camii.

7- Ve tabii Süleymaniye Camii ile Edirnekapı’daki diğer Mihrimah Sultan Camii.

Başkalarına ulaşmanız zor olabilir ama Sinan eserleri bunlarla bitmiyor. İstanbul’un her yerinde hamamları, imparatorluğun her tarafında kervansarayları, köprüleriyle muhteşem bir dâhi var. Yurdu ve milleti sevmek için alkışlayacak adam arıyorsanız, asırlarca bu millete iftihar vesilesi olanların önünde eğilin. 

Yazarın Tüm Yazıları