Gazi Osman Paşa

Rusya’daki esaret hayatında her yerde büyük takdirle karşılandı.

Haberin Devamı

Çar II. Alexander esaretin başında onun kılıcını almadı, kendisine iade etti. Üstün askeri nişanlarla taltif edildi. 1878 yılında esaretten döndüğü vakit İstanbul halkı onu muhteşem bir tören ve nümayişle karşılamıştı. Abdülhamid, Almancı genç subayların tavrını tenkit ettiğinde gerçek komutanın Gazi Osman Paşa olduğunu belirtirdi. Gazi Osman Paşa, Sultan Abdühamid’ci değildi, fakat 1875 yılı darbesini hazırlayanları tutmadığı da biliniyor.

Gazi Osman PaşaTOKATLI Yağcıoğulları’nın tek erkek çocuğu olarak 1833’te doğdu. Ailecek İstanbul’a göç ettiler. Askerlik hayatına Beşiktaş Askeri Rüşdiyesi’nde küçük yaşta başladı. Osmanlı subay sınıfının yetiştirilmesi en geç ortaokul sıralarında başlar. Askerliği yüksek tahsille bağdaştırmak bu mesleğin talim yönünü ciddiye almamaktır.

Haberin Devamı

TÜRK ORDUSUNA MAHSUS KARİYER

Mekteb-i Harbiye’yi 1853 yılında bitirdi. Erkân-ı Harb sınıfına kayrıldıysa da Kırım Harbi çıktığı için asteğmen rütbesiyle gittiği savaşta üsteğmenliğe yükseldi ve Kırım Savaşı sonrasında Erkân-ı Harb eğitimini tamamladı. Kadastro usulünde haritanın yeniden çizilmesi gibi teknik bir hizmette sivrildi. Zamanın ordularında görülmeyen münhasıran Türk ordusuna mahsus bir kariyer izlemiştir. Suriye’de başlayan ayaklanma sebebiyle Cebel-i Lübnan’da, 1866’da Girit İsyanı’nda adadaydı. Buralarda temayüz etti, yani başarılarıyla göze çarptı. Ardından Yemen’de tuğgeneralliğe (mirlivalığa) çıktı. İki yıl sonra Rumeli’dedir. Sancak dediğimiz Yenipazar tümen komutanı, İşkodra ve Bosna komutanlıkları, ardından tekrar Niş ve Vidin komutanlıkları ve Sırp prensliğinin 2 Temmuz 1876’da Osmanlı’ya savaş ilan etmesi dolayısıyla sıcak harbin kahramanlığına yükseldi. Rusya’nın var gücüyle ve komutanlarıyla destekliği Sırbistan’ı ve gönüllü müttefikleri üst üste yendi, asıl şöhreti burada kazandı.

SAVAŞLARI KAZANDI AĞIR KIŞA YENİLDİ

Osmanlı-Rus Savaşı 24 Nisan 1877’deki harp ilanıyla başladı. 7 Temmuz’da kendi kolordusuyla Plevne’ye ulaştı. Rus kuvvetleriyle yaptığı 3 Plevne Savaşı’nda da bu saldırıları kırdı. Ancak ağırlaşan kış şartları ve ikmal sistemindeki aksamalar dolayısıyla aralık ayında kuşatmayı yarma teşebbüsü kesintiye uğradı. Paşa yaralandı ve 40 bin kişilik kuvvet ağır kayıplar verdi. Bundan sonrası Osman Paşa’nın Plevne’de kazandığı gazilik unvanı ve mareşal olarak anılmasıdır.

Haberin Devamı

Gazi Osman Paşa

ÇAR, SAYGISINDAN KILICINI ALMADI

Rusya’daki esaret hayatında her yerde büyük takdirle karşılandı. Balkan Slavları ve Rus ordu saflarında tecrübeli askerler onu keskin kararları kadar harp sanatı ve fennindeki ustalığını da kabul etmişlerdir. Çar II. Alexander esaretin başında onun kılıcını almadı, kendisine iade etti. Esaretin sonraki safhasında üstün askeri nişanlarla taltif edildi. Osmanlı-Rus Savaşı’nda Avrupa’nın entelektüelleri hatta Karl Marx ve Engels bile Rusya’ya karşıydılar. Nitekim bu savaşın sonunda Rusya’nın Ayastefanos Barışı’yla mühürlemek istediği galibiyeti Avrupa reddetti. 1878 Berlin Kongresi Rusya’nın ümitlerini kırdığı gibi yarı bağımsızlık kazanan Bulgaristan prensliğinin başbakanı Stambulof’un Alman-Avusturyacı politikası da Rusları çok hayal kırıklığına uğratmıştır. 1881’de meşum suikastla hayatını kaybeden II. Alexander’ın yerine geçen III. Alexander Türkiye ile barışçıl bir politika gütmeyi tercih edecektir. Plevne Savaşı ve Erzurum cephesinde Türk askerlerinin dayanıklılığı, benzer niteliklere sahip Ruslarla olan savaşları ve mücadeledeki iki tarafın direnci, yabancı gözlemciler tarafından da belirtilmiştir. Bu savaş Rusya’ya bir kazanç getirmedi ve ta 1914’te Rusya Dışişleri Bakanı Sazonov’un İngiltere’ye güvenen muhafazakâr ve hayalperest saldırgan diplomasisine kadar da Kont Sergey Yulyeviç Vitte gibi aklı başında devlet adamları Türkiye ile Cihan Harbi’ne girmeyi aslında tasvip etmemişlerdir.

Haberin Devamı

ABDULHAMİD’Cİ DE DARBECİ DE DEĞİLDİ

Gazi Osman Paşa saray müşiri olarak adeta II. Abdülhamid’in göz önündeydi. Sultan Abdülhamid’in Almanya ile askeri ittifak ve Alman heyetlerini celbetmesi dışarıya karşı bir gösteri politikasıdır. Abdülhamid, Almancı genç subayların tavrını tenkit ettiğinde gerçek komutanın Gazi Osman Paşa olduğunu belirtirdi. Gazi Osman Paşa, Sultan Abdühamid’ci değildi. Bazı politikalarını tenkit ettiği çok açıktır, fakat 1875 yılı darbesini hazırlayanları da tutmadığı biliniyor. Bundan tam 118 yıl evvel 5 Nisan’da vefat etti.

ADI 27 MAYIS’TAN SONRA YAYGINLAŞTI

1960’lara kadar Gazi Osman Paşa isminin pek yaygın kullanıldığını söylemek mümkün değildir. Ancak 27 Mayıs devriminden sonra büyükşehirdeki semtlere, sokak ve okullara onun adı yaygın olarak verildi. Modern ordunun çağdaş eğimine, komutanlarının ve geleneksel savaş yeteneğinin temsilcisi olarak anılmaktadır. 1878 yılı mart ayının sonunda da Rusya’da esaretten döndüğü vakit İstanbul halkı onu muhteşem bir tören ve nümayişle karşılamıştı. Bu tip siyasi kişilikler idarecilerin her zaman onlardan çekinmeye ve ihtiyatlı davranmaya adeta zorlar.

 

Haberin Devamı

Gazi Osman Paşa

NATO GERÇEKTEN KORUYUCU MU?
1965 sonbaharında Siyasal Bilgiler’de NATO üzerine tertiplenen bir açık oturumdan geçen hafta söz etmiştim. Orada TİP milletvekili olan, sosyoloji hocası Behice Boran “NATO bir Sovyet saldırısında gerçekten Türkiye’yi korumayı vaat ediyor ama bakalım bu yükümlülüğü üstleniyor mu” sorusuna cevap aramıştır. Maalesef NATO’nun antantı daha doğrusu bizim Kore Savaşı’ndan sonraki kabulümüzün bu imkânı verip vermediği o gün pek tartışılmak istenmedi ama şimdi tartışılıyor. Sovyetler Birliği İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra pek öyle sahneden çekilmek istemedi. Doğu Avrupa’da kendine yönelik kuvvetler zayıf veya kuvvetli olsa da muhtelif güç birlikleriyle ama asıl önemlisi Churchill ile yapılan anlaşmalarla işgal gücü olarak otoritesinden yararlandı, demokratik geleneği zayıf olan bu ülkelerde kendi hâkimiyetini kurdu. Galiba bu panikle Amerika’nın çağrısına 4 Nisan 1949’da Washington’da Kuzey Atlantik Antlaşması imzalandı ve aynı yıl ABD tarafından kongrede oylandı. Amerikan askeri gücü ve düzeni NATO’ya hâkimdir. Başlangıçtaki 12 kurucu üyeye Kore Savaşı’ndan sonra Türkiye ve Yunanistan, 1955’te de Almanya katıldı. Komşusu Portekiz’e yapılan davet Franko İspanyası’na yapılmamıştır. Lakin ABD Başkanı Dwight Eisenhower’ın 1953’te İspanya’yı ziyaretinden sonra ABD’ye üstleri kiralayan ve bu sayede filli bir ittifak yapan General Franko, “İspanya İç Savaşı’nı asıl şimdi kazandım” demiştir.

Haberin Devamı

SORU İŞARETLERİ

Charles de Gaulle’ün askeri kanattan çekilme olayıyla galiba NATO ilk büyük darbeyi yemişti. Bugün ise izlediği politikalar artık onun caydırıcı bir kuvvet olması konusunda soru işaretleri yaratıyor. Fakat başka bir soru işareti daha var. Ortaya çıkan yeni kuvvetlere karşı dünyanın düzenini ve barışı kim, nasıl sağlayacak?

Yazarın Tüm Yazıları