Yılın son müzayedesine Fikret Mualla damgası

Erol Akyavaş, Burhan Doğançay, Fahrelnissa Zeid, Nejad Melih Devrim, Ömer Uluç, Fikret Mualla, Turan Erol, İhsan Cemal Karaburçak, Selim Turan, Abidin Elderoğlu, Neş’e Erdok ve Adnan Çoker’in de aralarında yer aldığı isimlerin önemli eserlerinin satışa sunulacağı müzayede 17 Aralık’ta online olarak gerçekleştirilecek.

‘Le 14 Juillet’

Yılın bu son müzayedesinde bohem ve trajik yaşamıyla bilinen ve modern Türk resminin yurt dışındaki en tanınmış temsilcilerinden olan Fikret Mualla’nın önemli bir koleksiyondan gelen dört eseri öne çıkıyor.

Paris’in gece hayatını, sokaklarını, barlarını konu edinen sanatçının en son Sotheby’s’in 13 Ekim 2000 tarihli açık artırmasında görülen bu dört eseri, o günden bu yana aynı ailenin koleksiyonundaydı. 23 yıl sonra müzayedeye çıkan dört eser arasından ‘Le 14 Juillet’ isimli kağıt üzerine guaj tablo, 1 milyon TL’lik açılış fiyatıyla aynı zamanda açık artırmanın en yüksek rakamlı yapıtı. Tablonun arkasında Mualla’nın “Dostum ve hayırseverim Prof. Dr. Réné Monteux’a, samimi ve kalıcı bir dostluğun ufak bir hatırası olarak meslektaşı artist ressam, Fikret Moualla Saygı tarafından” şeklinde bir notu da bulunuyor.

Mualla seçkisinden ‘Scène de Marché’ 900 bin TL, ‘La Promenade’ 600 bin TL ve ‘Le Couple Chic’ 800 bin TL açılış rakamlarıyla satışa sunuluyor.

‘La Promenade’

‘SUÇ VE CEZA’

- Günümüz figür resminin ustalarından Neş’e Erdok’un önemli yapıtlarına imza attığı 1980’lerden ‘Suç ve Ceza’sı da müzayedenin karakteristik yapıtlarından biri olarak öne çıkıyor. 800 bin TL açılış rakamına sahip eser, karakteristik Erdok kompozisyonuna sahip.

ÖMER ULUÇ’TAN ‘PARİS ANITLARI’

-  “Sanatımın geneline baktığınızda özde ve biçimde sürekli değişmeler, buluşlar var” diyen Ömer Uluç’un 1980’lere tarihli ‘Paris Anıtları Serisi’nden 152x120 cm. ebatlarındaki eseri, 800 bin TL açılış rakamıyla müzayedeye çıkıyor.

NAPOLYON’UN MEKTUPLARI

YÖNETMENLİĞİNİ ve yapımcılığını Ridley Scott’ın yaptığı ‘Napolyon’ bu yılın en tartışmalı filmlerinden biri oldu. Senaryosunu David Scarpa’nın yazdığı filmde, Napolyon’u Joaquin Phoenix, Joséphine’i Vanessa Kirby canlandırıyor. Filmi sıkıcı tarih dersi gibi bulanlar oldu. Napolyon’u saplantılı bir aşık ve acımasız bir asker olarak tek boyutlu anlattığı için Ridley Scott’ı suçlayanlar çıktı. Senaryoyu beğenmeyenler, İngiliz yanlısı bulanlar da cabası...

Bütün bu tartışmaları, eleştirileri okuyup beklentinizi yüksek tutmadan filmi izlerseniz hayal kırıklığına uğramazsınız.

Hatta tarihi filmleri seviyorsanız memnun kalırsınız.

Filmin senaryosu Napolyon’un kardeşine, eşi Joséphine’e yazdığı mektuplarla ilerliyor. Tarihi gerçekliğinin en büyük dayanaklarından biri mektuplar.

İşte o mektuplardan birinin orijinalini görmüştüm filmden çok önce yazar ve koleksiyoner Selçuk Altun’un yazı evinde. Hatta dokunup incelemiştim. İmzalı belge koleksiyonerleri iyi bilir ki böyle bir belgeye değil sahip olmak dokunmak bile çok önemli bir olaydır. Napolyon’un ikinci karısı Marie Louise’e 30.4.1813’te yazdığı bu kısa mektubu Altun 8.12.1999 tarihli müzayedede Sotheby’s’ten almış.
Savaş arefesinde yazılan mesajında Napolyon, Fransa Ordusu’nun durumu hakkında bir makale yolladıklarını belirtirken, kraliçenin malikhanesindeki bir atamayı da onaylıyor.

Napolyon 1813’te Main Ordusu’nun başına geçmek üzere Almanya’ya giderken tahta Marie Louise vekâlet etmişti. Lützen Savaşı’nı Fransa kazandı.