Paylaş
Meydandaki asırlık çınar ağaçlarının etrafı yeniden çevrilmiş ve tarihlerini anlatan küçük tabelalar konmuştu köklerine.
Sahaflar Çarşısı’na en yakın olan çınarın altındaki tabelada ‘Hüseyin Avni Dede Çınarı’ yazısını görünce eski bir dostla yıllar sonra karşılaşmış gibi oldum. Kendisi orada yoktu ama adı bile zaman tüneline girmek için yetmişti bana.
Uzun saçları, sakalları, kendine özgü giyim tarzı, boynunda heybesi, iri taşlı yüzükleri ve kolyeleriyle bir eski zaman dervişi ile 70’li yılların hippileri arasında gidip gelen görüntüsü canlandı belleğimde Hüseyin Avni Dede’nin.
Altında durduğu çınar gibi zamansızdı ve bir uzantısı gibiydi adeta. Genellikle fotokopiyle çoğaltılıp ciltlenmiş kendi şiir kitaplarıyla antika objeler olurdu tezgâhında.
Hüseyin Avni Dede
80’lerin sonlarındaki öğrencilik yıllarımda hemen karşısına birkaç arkadaşımla ikinci el kitap sattığımız tezgâhımızı açardık biz de. Çoğu kendi kitaplarımızdan oluşan küçük sermayemizi bir gün sel sularına kaptırana kadar komşuluk ilişkimiz de olmuştu.
Sattıklarından çok görüntüsüyle dikkatini çekerdi gelen geçenin. Kendince bir şöhreti vardı, onunla fotoğraf çektirmek önemliydi. Çınaraltı’nın olmazsa olmazı, sembolüydü.
Bir ara oradaki diğer seyyar satıcılar gibi ona da yasaklanmıştı Çınaraltı.
Şimdi İBB büyük bir vefa örneği sergileyerek ‘Anıt Ağaç’ projesi kapsamında, Hüseyin Avni Dede’nin altında satış yaptığı ağacı da ‘Anıt Ağaç’ olarak tescilleyerek adını vermiş.
Demirören Haber Ajansı’ndan Yalın Onat Ergör ve Burak Keskinci 58 yıldır altında satış yaptığı 375 yıllık çınara adı verilen Hüseyin Avni Dede’yi bulup konuşmuşlar.
Gençlik yıllarında hayranlarıyla çekilen fotoğrafı.
‘ÇINARLA OMUZ OMUZA VERDİK’
1954 yılında Fatih Süleymaniye’de doğan ve 10 yaşından itibaren de Sahaflar Çarşısı Beyazıt girişindeki çınar ağacının altını mesken tutan Hüseyin Avni Dede duygularını şöyle dile getirmiş:
“1964’te buraya gelip babamın kitaplarını pazarlıyordum. Çocukluğum burada geçti. 10 yaşından beri buradayım, şu anda da 68 yaşındayım. 58 senedir bu çınarın altındayım. Biz bu çınarla omuz omuza verdik, beni yağmurdan koruyor. Ne şapka kullanıyorum ne şemsiye. Genelde kar da yağsa, yağmur da yağsa onun altında duruyorum. Bu çınarda ben ruh ve duygu buluyorum. Bir dönemler beşinci kitabım çıktığında, ağaçta tabela vardı, ‘Tek Şekerli Çınar Ağacı’ diye. O tabeladan dolayı, ağaca posta kodu verdiler. Mektup ve telgraflar buraya gelirdi. Çaycının, simitçinin ve esnafın mektupları bana gelirdi, ben dağıtırdım. ‘Çınara gelen mektuplar’ derdik onlara. Bu ağaç, posta görevi de gördü. Yaşarken ismimin bu çınara verildiğini görmek bayağı mutlu etti. Ben bir talepte bulunmamıştım. Herkes bana ‘Senin buraya heykelini dikecekler’ derdi. Bunu yaşarken görmek beni çok mutlu etti.”
FRANKFURT KİTAP FUARI PANDEMİ YARALARINI SARIYOR
YAYIN dünyasının kalbinin attığı, nabzının tutulduğu en önemli merkezlerin başında geliyor Frankfurt Kitap Fuarı. Bu yıl 74’üncüsü düzenlenen fuarın teması ‘Dünyaları Birleştiren Kelimeler’ olarak belirlenmiş ve konuk ülke ise İspanya seçilmişti.
19-23 Ekim tarihleri arasında yapılan fuarda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Ticaret Odası (İTO) işbirliğinde organizasyonu yapılan Türkiye bölümünde 15 yayınevi yer aldı.
Fuara katılan yayınevleri, Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) ve Basın Yayın Birliği üyesi (BasYayBir) üyeleri arasından başvuru esasına göre belirleniyor. Fuara Türkiye’den ABM Yayınevi, Destek Yapım, Erkam Yayın, Hiperlink Eğitim, Informascope Bilişim, İz Yayıncılık, Metamorfoz Yayıncılık, Multibem, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Nemesis Yayıncılık, Sev Yayıncılık, Timaş Yayınları, Tudem Eğitim Hizmetleri, Yedipınar Basım Yayın ve Yumurcak Yayınları katıldı.
Bağımsız katılımcılarla birlikte bu sayı 40’ı buluyor. Yayınların telif haklarının satılması ve diğer ülkelerden yayıncılarla işbirliği olanaklarının artırılması buradaki asıl amaç.
Frankfurt Kitap Fuarı gerek iki yıl süren pandemi gerekse ilişkilerin sanal ortama kayması nedeniyle eski günlerini arar hale gelmiş. Fuar alanındaki bazı salonların kapıları bu nedenle kapalı olmasına rağmen toplam 95 ülkeden 4000 civarında yayın kuruluşunun katılım gösterdiğini belirtelim ki organizasyonun büyüklüğü hakkında bir fikir oluşsun.
TÜRKİYE İLK 10’DA YER ALIYOR
Fuara katılan İTO Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay Türkiye’nin dünya fuarlarında temsil edilmesini 140 yıldır destekleyen bir kurum olduklarını, Türkiye’deki yayınevlerini Frankfurt ve Londra Kitap Fuarı ile Bakü, Paris, Pekin, Selanik, Seul ve Tiflis’teki fuarlara taşıdıklarını söylüyor.
Kuralay, Türkiye yayıncılık sektörüne dair de şu bilgileri verdi:
“Türkiye kitap üretimi ve sektörün büyüklüğü bakımından Uluslararası Yayıncılar Birliği içinde ilk 10’da yer alıyor. 20 yılda Türkiye’nin kat ettiği mesafeyi, sadece şu rakamlar bile ortaya koyuyor. 2000’de ISBN numarası verilen kitap sayısı 9 bin iken, bu rakam 2021’de 10 kattan fazla artarak 87 binin üzerine çıktı. Yine 2010’da bandrol sayısı 215 milyon iken 2021’de 440 milyon sınırına dayandı. Genel dünya ekonomisi içinde Türkiye ekonomisi 20’lerde, kültür ekonomisinde ise ilk 10’da yer alıyor. Kitap olarak baktığımızda ciroda onuncu sırada, başlıkta da 87 bin başlıkla 5’inci sıradayız. 2021’de 440 milyon adet kitap üretmişiz ki bunun içinde eğitim ve ders kitapları bulunmuyor.”
Paylaş