Paylaş
Halen devam eden Olafur Eliasson, Chiharu Shiota ve İzzet Keribar sergileriyle başlayan kutlamalar cumartesi akşamı Gala Modern gecesiyle muhteşem bir final yaptı.
Gecenin açılış konuşmasını müzenin kurucusu, İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı yaptı. Eczacıbaşı yola nasıl çıktıklarını ve geçen 20 yılda neler yaptıklarını dile getirdi::“20 yıl önce, İstanbul’un kalbinde, modern ve çağdaş sanat dünyasına yeni bir soluk getirecek bir müze kurma hayaliyle yola çıktık. Bu süreçte, Türkiye’de yepyeni bir müzecilik anlayışının öncüsü olmaya çalıştık. Yüzlerce sergi, binin üzerinde eğitim programı hazırlayarak, milyonlarca ziyaretçiyi üç ayrı müze binasında ağırladık. 1 milyon çocuk ve genci ücretsiz sanat eğitimleriyle buluşturduk. Pek çok ilke imza atarak, sanat için sürdürülebilir bir model geliştirmeyi hedefledik. Kamu, özel sektör ve bireylerin sanatı desteklemeleri için köprüler kurmayı amaçladık. Bu köprülerden biri de Gala Modern oldu. Sevgili Kültür Elçilerimizle birlikte 2009 yılından bu yana büyük bir heyecanla gerçekleştirdiğimiz bu özel gece, tüm dünyadan sanatçılar ve davetlilerin katkılarıyla uluslararası bir kimlik kazandı.”
Maya Portakal Bitargil - Salih Bademci
Gala Modern’in en önemli amacı sergi ve eğitim programlarını desteklemek, çocuk ve gençlerin sanatla buluşmasına olanak yaratmak. Bu yıl Türkiye ve dünyadan 11 sanatçının bağışladığı eserler destek yarışındaydı. Ceyda Düvenci ve Salih Bademci’nin sunduğu gecede destek yarışını Maya Portakal Bitargil yönetti.
Destek yarışına Taner Ceylan’ın Cahide Sonku’yu konu alan tablosu ‘Cahide’ damgasını vurdu. Eser 9 milyon liraya satılarak şimdiye kadar yapılan Gala modern destek yarışlarının rekorunu kırdı. Tabloyu Sanmar Denizcilik’in sahibi Ali Gürün satın aldı.
Oya Eczacıbaşı
Yarışta Bettina Pousttchi’nin ‘Dikey Otoyollar’ eseri 2 milyon 800 bin, Burçak Bingöl’ün ‘Yerini Arayan Kabın Rüyası’ eseri 2 milyon 200 bin, İzzet Keribar’ın ‘Perast Karadağ’ fotoğrafı 2 milyon, İnci Furni’nin ‘Oyun’u 2 milyon, Rana Begüm’ün ‘Sevronlar no 1252’ eseri 1 milyon 200 bin, Ardan Özmenoğlu’nun ‘The Master’i 1 milyon 100 bin, Candeğer Furtun’un ‘Yumruk’ eseri 1 milyon, Chiharu Shiota’nın ‘Evrene Bağlı’ eseri 600 bin, Mona Hatoum’un ‘Sıcağı Çizmek’ eseri 400 bin liraya alıcı buldu. Gala Modern Destek Yarışı’nda müzenin sergi ve eğitim programlarına 23 milyon 300 bin TL katkı sağlandı.
Gece ünlü sanatçımız Nilüfer’in tüm salonun eşlik ettiği unutulmaz şarkılarıyla sona erdi. 20’nci yıl kutlamasına yakışan bir final oldu.
NECATİGİL’İN ODASI
TÜRK şiirinin büyük ustası Behçet Necatigil’in ölümünün 45’inci yıl dönümüydü 14 Aralık Cumartesi günü. Kadıköy Moda’daki Museo’da başta kızı yazar Ayşe Sarısayın ve bir grup edebiyatçı Necatigil’in el yazısı şiirleri, daktilosu, ona imzalanmış kitapları ve çeşitli eşyasını koydukları geçici odasında bir araya geldiler. Bu hem bir anma toplantısı hem de aile arşivinden örneklerin yer aldığı “Necatigil’in Odası” adlı internet sitesinin açılışıydı.
Sitenin açılışı vesilesiyle Necatigil’in kişisel eşyalarından ve siteden örneklerin yer aldığı bir sergi düzenlenmişti. 18 Aralık tarihine kadar ziyaret edilebilecek olan sergi, dijital ortamın sınırları içinde kalmamak ve edebiyatseverlerle bir araya gelmek amacını taşıyordu.
Behçet Necatigil
1930’lardan başlayıp bugünlere ulaşan belgeler, şiir müsveddeleri, çalışma notları ve kimi objeler içeren “Necatigil’in Odası” adlı internet sitesi, şairin masasının, çalışma düzeninin ve biyografik ayrıntıların görülebileceği bir sanal müze.
www.necatigilinodasi.com adresinden ulaşılan sitede, arşivden örnekler, ayrıntılı bir kronoloji, dijitalleştirme sürecine ilişkin kısa bir belgesel, Necatigil’le ilgili video kayıtları, bestelenen şiirler yer alıyor.
Odasını anlattığı mektubundan bir bölümle analım Necatigil’i:
“Bildiğin çatı altı odamın çölünde, güneşi başıma yapıştırmış, terlere batık, bostanımın eski dolabını gacır gucur çevirmekteyim ben. Bakanlıkta kurulmuş bir komisyona üye olarak çağrılma sonucu, üç günlüğüne gittiğim Ankara’dan dün döndüm ve yine yorgun argın masacığıma çöktüm. Ne yapıyorum? Bazen istediğim, bazen içerlediğim şeyler. Ama hepsi güzel şeyler. Güzelliği: Unutturmasında. Yazmalara yatırmak vakti; hattâ isterse büyük bir hesabın dökümlerini, rakamlarını bir yerden başka yere geçirmek gibi, beni kalemlere mürekkeplere daktilo makinelerine bağlayan bu şeyler de olmasaydı ne ederdim? Evrenin büyük oyununda herkese roller dağıtılırken payıma harf aktarıcılık düştü. Dam aktarır gibi. Kimi taş kırıcı, kimi mektup dağıtıcı, kimi masal anlatıcı ise nasıl.”
Paylaş