Paylaş
Peki bir şef, seyirci arasında, başka bir şefin yönettiği klasik müzik konserini nasıl izler?
Geçen perşembe bunu gözlemleme şansına sahip oldum.
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın yeni yıl konseri vardı Lütfi Kırdar’da. Konuk şef Ludovic Morlot yönetimindeki orkestra, ünlü soprano Angela Gheorghiu’ya eşlik etti.
Müthiş bir konserdi, nefesimi tutarak izledim. Angela göz alıcıydı ama benim gözüm hep başka yerdeydi.
Nefesimi tutmamdaki neden konserin güzelliğinin yanı sıra Türkiye’nin önde gelen şeflerinden birinin tam arkasında oturmamdı.
Konser sırasında benimle aynı sırada oturan bir seyirci, orkestranın çaldığı parçayı merak etmiş olacak ki program kitapçığını açıp bilgi almak istedi. Sayfaları çevirmeye başladığı an kâğıt sesinden rahatsız olan maestro dönüp arkaya öyle bir bakış fırlattı ki, seyirci neredeyse kitapçığı elinden düşürüyordu.
Sosyal medya virüsü içimizi kaplamış bir kere. Konser sırasında fotoğraf ve video çekilmemesi konusunda anons yapılmasına rağmen çaktırmadan cep telefonunu çıkaranlar oluyor haliyle. Bu kez şefimizin bütün şiddeti telefonla görüntü almak isteyen seyirciye yöneliyor. Neredeyse pat diye eline eline vuracak. Fısıldaşarak konuşanın ise vay haline!
Sahnedeki şeften daha fazla enerji harcadı konser boyunca seyirci şefimiz. Çevresinde oturanlar konser sonunda sanatçıları alkışlamakta güçlük çekti neredeyse.
Şaka ve abartı bir yana, klasik müzik nasıl dinlenmeli şeklinde uygulamalı ve uyarılı bir ders vermiş oldu bize o gece.
RESİM HEYKEL MÜZESİ'NDE AYRILIK TABLOSU
TÜRKİYE’nin en köklü kurumlarının başında geliyor İstanbul Resim Heykel Müzesi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne bağlı olan müze Dolmabahçe’deki Veliaht Dairesi’nden Tophane’deki antrepoda yapılacak yeni mekânına taşınmış, açılması için gün sayılıyordu. Mimar Emre Arolat’ın tasarımını yaptığı bina en son İstanbul Bienali’ne ev sahipliği yapmıştı.
Müze ile ilgili sanat çevrelerini umutlandıran bir diğer haber ise Mimar Sanat Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Prof. Dr. Handan İnci’nin müzenin danışmanlığına Vasıf Kortun’u getirmesiydi.
Kortun sadece Türkiye’de değil, dünya sanat çevrelerinde de yakından tanınan biri. Güncel sanat dünyasının en etkili 100 ismi listelerinde sık sık adını görüyorduk. Pek çok büyük sergiye imza atan Vasıf Kortun en son kurucusu olduğu Salt’tan ayrılıp sanat piyasasından elini eteğini çekmişti.
Ne var ki Prof. İnci kendisini inzivaya çekildiği Ege kasabasından çıkmaya razı etmiş ve Resim Heykel Müzesi’nin danışmanlığını yapmaya razı etmişti.
Karşılıklı açıklamalar umut vericiydi. Kortun nasıl bir müze yapacaklarının ipuçlarını veriyordu konuşmalarında. Üniversite ile uyum içinde çalışmalarından söz ediyordu.
Sanat çevreleri müzenin açılış haberlerini beklerken ayrılık haberi geldi bu beraberlikten. Vasıf Kortun sosyal medya hesaplarından duyurdu üniversite ile yaptığı işbirliğinin bittiğini.
Bu ayrılık bakalım nasıl etkileyecek müzenin yapısını ve açılış tarihini...
Dolmabahçe’deki yerinde uzun yıllar tadilatlar nedeniyle kapalı kalan Resim ve Heykel Müzesi’nin kaderi bir türlü değişmiyor galiba...
BİLİMKURGU
TÜRK Dil Kurumu’nun Türkçe karşılığı olmayan yabancı kelimelere karşılık bulması yıllarca dalga konusu olmuştu. Bazı abartılı, saçma örneklerin yanında bugün kullandığımız ve tam karşılığını bulan örnekler de mevcut. ‘Kompüter’e karşılık ‘bilgisayar’ bunlardan biri mesela.
Osman Nuri Eralp’in 1918’de kaleme aldığı ‘Başka Dünyalarda Canlı Mahlukat Var mıdır?’ kitabı “Osmanlıca ilk bilimkurgu eseri, ilk defa Türkçede” ibaresiyle Karakarga Yayınları tarafından çıktı.
Kitabın dilini sadeleştiren Bilge Kösebalaban yazdığı önsözde ‘bilimkurgu’ terimini ilk kimin kullandığını da yazmış.
Ben TDK tarafından önerildiğini sanıyordum.
Meğer bu terimi ilk kez gazeteci ve yazar büyüğümüz Orhan Duru, Türk Dili dergisinin 1 Ocak 1973 tarihli özel sayısında yazdığı bir makale ile önererek dilimize kazandırmış.
Daha önce ne mi kullanılıyormuş: ‘Fenni roman’.
Paylaş