Paylaş
BU yıl 11 ayrı ilde 100 gün boyunca gerçekleştirilen Türkiye Kültür Yolu Festivalleri’nin dokuzuncusu ve en önemli ayaklarından biri olan Sur Kültür Yolu Festivali’nin açılışı için Diyarbakır’dayız.
Gazze’de yaşanan olaylar nedeniyle meydanlarda yapılacak konserler ve müzikli gösteriler son anda iptal edilince 14 Ekim Cumartesi günü diğer festivallere göre çok daha sakin bir açılışla başladı festival.
Farklı inanışların ve uygarlıkların merkezi olmuş bu kadim kentte seçilen festival mekânları kendi hikâyeleriyle bile gezilip görülmeli.
İçkale sınırları içersinde yer alan Diyarbakır Arkeoloji Müzesi bahçesine girdiğinizde ziyaretçileri Süleyman Saim Tekcan’ın at heykeli karşılıyor. Bahçede Mert Ege Köse, Bilal Hakan Karakaya, Nermin Ülker’e ait şehir heykelleri de geçmişten geleceğe görsel bir yolculuk sunuyor.
Müze bahçesinin en ilgi çeken işlerinden bir diğeri ise büyük ekranda Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhuriyeti emanet ettiği çocuklarla birlikte fotoğraflarının gösterildiği ‘Bir Hayalin İnşası’ projesi. Cumhuriyet Tarihi Müzesi’nden alınan 1000’in üzerinde Atatürk fotoğrafından yapay zeka ile üretilmiş yeni fotoğraflar bunlar.
İçkale Müze Kompleksi içerisinde bulunan ve Diyarbakır’ın 9 bin yıllık tarihine tanıklık eden arkeolojik kalıntıların bulunduğu Amida Höyük kazı alanıyla Artuklu Sarayı avlusunda sergilenen ‘Cezeri’nin Olağanüstü Makineleri’ de ziyaretçinin tarihle bağ kurmasını sağlıyor.
7 YIL SONRA İBADETE AÇILDI
Sur Kültür Yolu’nda önemli bir destinasyon da Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde bulunan tarihi yapılar.
Bunlardan biri 17’inci yüzyılda inşa edilen Mar Petyun Keldani Kilisesi. 2015-2016 yıllarında Sur İlçesinde meydana gelen terör olaylarında ağır hasar görüp kullanılamaz hale gelen kilise yeniden ibadete açılmış.
Kilisenin avlusunda Türkiye Jokey Kulübü’nce hazırlanan ‘Fark Yaratan Kadınlar Fotoğraf Sergisi’ var. Sergide erkek egemen bir sektörde başarılarıyla ön plana çıkan kadınlar konu alınıyor.
ERMENİ BESTEKÂRLARIN EL YAZMASI NOTALARI
Mar Petyun Keldani Kilisesi’nin yanında yer alan Surp Gıragos Kilisesi’nde ise Mustafa Kamil Dürüst’ün hayatı boyunca biriktirdiği 10 bine yakın nota koleksiyonundan bir seçki sergileniyor. Serginin küratörü de olan Dürüst’ün kızı Beste Gürsu mekânı da düşünerek musiki tarihine önemli katkılarda bulunmuş Ermeni bestekârların notalarından oluşan bir sergi hazırlamış. Gürsu, babasına ait Türkiye’nin en önemli el yazması ve ilk baskı nota koleksiyonunu Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, babasına ait müzik kütüphanesini ise Beştepe Külliye Kütüphanesi’ne bağışlamış.
Beste Gürsu
İLK PARFÜM FORMÜLÜ
Kiliselerin hemen yakınındaki Paşa Hamamı da restore edilen tarihi yapılardan biri. Burada da ‘Antik Çağdan Günümüze Koku Kültürü Sunumu’ yapılıyor ve tarihi koku şişeleri sergileniyor. MÖ 1200 yıllarında Akadlar döneminde ilk kadın kimyager ve parfümör Tapputi’nin parfüm yapım tekniği anlattığı tabletin benzerini burada görmek mümkün. Ayrıca Mezopotamya, Urartu, Sümer ve Osmanlı dönemi kokuları da orijinal formüllerine göre üretilerek burada koklatılıyor. Beni favorim baharatlı Urartu kokusu oldu.
‘AFGAN KIZI’ KEÇİ BURCU’NDA
National Geographic Dergisi’nin 1985 Haziran sayısında yayımlanan ‘Afgan Kızı’ (Sharbat Gula) portresiyle büyük üne kavuşan Steve McCurry’nin son 30 yıldaki 51 fotoğrafının yer aldığı sergi de Keçi Burcu Sanat Merkezi’nin etkileyici atmosferinde görülebilir.
Sur Kültür Yolu Festivali, 9 bin yıllık geçmişe dayanan tarihiyle ve çok kültürlü yapısıyla özel bir yer olan Diyarbakır’da sergileri, söyleşileri, çocuk etkinlikleriyle 22 Ekim’e kadar zengin bir program sunuyor.
BU ÇOCUK ÇOK YAŞASIN
BORUSAN İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), sezon açılışını çok özel bir konserle gerçekleştirdi geçen perşembe akşamı.
Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’ndeki konserde Fazıl Say’ın Borusan Sanat’ın siparişi üzerine bestelediği 6. Senfonisi ‘100 Yaşında Bir Çocuk’un dünya prömiyeri yapıldı.
Genç şef Can Okan’ın yönettiği 100 kişilik orkestranın seslendirdiği 30 dakikalık eser ‘Üzgün İnsanlar’, ‘Anadolu Ütopyası’, ‘Cehalete İsyan’ ve ‘Yılmayan Ruhlar - Final’ bölümlerinden oluşuyor.
Fazıl Say - Can Okan
Say eserini takdim konuşmasında Anadolu’daki yüzlerce, binlerce yıllık medeniyetleri düşündüğümüzde 100 yıllık Cumhuriyetimizin henüz daha çocuk olduğunu ve yüzlerce yıl yaşayacağını düşündüğü için esere bu ismi verdiğini söyledi.
Güçlü melodik yapısı ve ritmiyle salondaki seyirciden tam not aldı beste ve dakikalarca ayakta alkışlandı.
Paylaş