Paylaş
Sabahları bizi okula genelde babam bırakırdı, yolunun üzerinde olduğumuz için. İşten kim kaçabiliyorsa, baleye, arkadaşa, parka o götürür, ödevi o yaptırırdı. Annem ve babam kazandıkları parayı birleştirir, nasıl harcamaları gerektiğine de birlikte karar verirlerdi. Annem babama bir gün bile “bu benim maaşım, kendime harcarım.” demedi, babam da anneme “ben erkeğim, evi ben yönetirim!”
40 yıllık evliliklerinde, bazen babamın istekleri oldu, bazen de annemin. Ama öyle ya da böyle ortak paylaştılar hayatı, saygı duydular birbirlerine, isteklerini gerçekleştirmek için destek oldular.
Bize bir kere bile “prenses” muamelesi yapmadılar. “Okuyun, çalışın, hayatın yükünü taşımayı bilin” dediler hep. Her başımız sıkıştığında yanımızda oldular o ayrı, ama problemlerimizi çözebilmemiz için zaman tanımayı, uzakta durmayı bildiler.
Annem bize erkeklerle ilgili hiç akıl vermedi. “Cilveli ol, güzel ol, zengin biriyle evlen” demedi hiç, “güçlü ol”, “çalışkan ol”, “kendini ezdirme” dedi. Allah için o da kendini hiç ezdirmedi. Sokakta laf yiyince başını önüne eğmedi, haksızlığa uğrayınca sinmedi. Aksine, sesini daha çok çıkardı, hakkını sonuna kadar savundu, daha güçlü durdu.
Rahmetli anneannem hep söylerdi “böyle anne & baba zor bulunur” diye. Ben çok şanslıyım, biliyorum. Aile yapısı bize benzeyen diğer şanslı arkadaşlarıma da bakıyorum, hepimiz babalarımız gibi erkeklerle aile kurduk. Hepimizin eşi, aferin beklemeden ütü de yapıyor, çocuklarımızın bezini de değiştiriyor. Ve hepimiz seviyoruz eşlerimizi, korkmadan, çekinmeden, oyun yapmadan, olduğumuz gibi…
Çünkü hayatta bir gerçek var ki, ancak değer gören değer veriyor, sevilen seviyor.
Yani söyleyeceğim o ki, etrafımızda herkes çalışın, ekonomik özgürlüğünüz olsun, kendinizi ezdirmeyin diyor ya, bunun esas faydası bize değil çocuklarımıza, dünyaya…
Bunu sırf kendi tecrübemden yola çıkarak söylemiyorum, dünyada böyle araştırmalar var. Çalışan annelerin kız çocuklarının daha güçlü oldukları, erkek çocuklarının ise daha az ayrımcılık yaptığı kanıtlanmış bir durum. Yani çalışarak sadece maddi anlamda destek olmuyorsunuz çocuklarınıza…
Yanlış anlaşılmasın, bu yazıda amacım asla ev hanımlarına laf etmek değil. Hayatta çok güçlü, ilham veren ev hanımları da var, üretmek sadece para kazanmaktan geçmiyor. Ben daha ziyade, çalışmak isteyip cesaret edemeyen ya da çalıştığı için suçluluk duygusu hisseden kadınlara güç versin diye paylaşıyorum bu yazıyı.
Ve unutmayın, üretmek için büyük adımlara, bütün hayat düzeninizi değiştirmeye gerek yok… Çok paralar kazanıp, şirketler yönetmeye de… Ben kendi mutfağımda yaptığım tarifleri paylaşarak başladım mesela. Ufak adımlar atmanın da değeri çok.
Dünkü yazımda yazmıştım; cinsiyetçi zihniyetin dünyadan tamamen, 170 yıl sonra kalkması bekleniyor. Eğitim düzeyimiz ancak 170 sene sonra buna izin verecekmiş.
Belki elele verip bu süreyi kısaltabiliriz, ne dersiniz?
Kadınlar Günü sebebiyle bu hafta dilim açıldı, tarifleri boşladım. Beni, tariflerim için takip eden okurlarımdan özür diler, haftaya yine beklerim!
Paylaş