Koçabaş Çayı ağlıyor

Çanakkale’nin Çan İlçesi’ndeki Koçabaş Çayı bembeyaz akıyor. Zaman zaman sarı, zaman zaman yeşil, zaman zaman da kan kırmızı akan bu çayda neler oluyor?

Haberin Devamı

BUNDAN tam üç yıl önceydi.
Üstelik tam da yine bu günlerdeydi.
“Karasu akıyor müdürler bakıyor” diye yazmıştım Hürriyet EGE’de.
Amacım hasat mevsiminin başlayacağı günlerde evsel atıktan tam 10 kat daha zehirli Zeytin Karasuyu’nun derelere bırakıldığına dikkat çekmekti.
Çevre il müdürlerini göreve çağırıp, akarsularımızda oksijeni tüketip, canlı yaşamı yok eden Zeytin Karasuyu’nun doğaya bırakılmasını önlemekti.
Onlarca telefon aldım. Hepsi de çevrecilerdendi. Hepsi de alkışlıyorlardı o yazımıza.
Ama benim asıl beklediğim telefon müdürlerdendi.
Kaç kişi aradı dersiniz.
3, 5, 10 hangisi?
Evet bildiniz. Hiç bir çevre il müdürü aramadı.
Seçim dönemlerinde “Ben seçilince herkesin başkanı olacağım” diye oy isteyenler, çevrecilerin isyanını duymadı.
Başkan Hakkı, yaşam hakkını aldırmadı.
Olsun aldırmasın...
“Yıkılsın saltanatlar” diyerek, biz yine de yazacağız. Ve doğa düşmanlarının adını kazıyacağız.
* * *
Bu memlekette çevre duyarsızlığı maalesef çok fazla. Türkiye’nin her yanından çevre katliamı haberleri geliyor. Fabrikalar zehirli gazlarını ve atık sularını arıtmadan doğaya bırakıyorlar. Göz göre göre doğal yaşamı katlediyorlar.
Bize ulaşan son katliam Çanakkale’nin Çan ilçesi’nden.
Çan Çevre Gönüllüleri Derneği 2. Başkanı Salih Canan, resmi çekip göndermiş. “Koçabaş Çayı bembeyaz akıyor. Zaman zaman sarı, zaman zaman yeşil, zaman zaman da kan kırmızı akan bu çayda neler oluyor?” diye soruyor.
Salih Canan kötümser olma!
Koçabaş Çayı bembeyazsa, süt akıyordur. Hemen güğümleri doldurun!
Sapsarı akıyorsa, altın vardır. Hemen bulduğunuz kap kaçak ne varsa dereye koşun.
Yemyeşil akıyorsa kivi veya doğal meyve ve sebzelerden elde edilen tedoks suyudur. Onları da hemen şişeleyin. Sağlık merkezlerinde biliyorsunuz bunlarla bünyeyi yeniliyorlar.
Kıpkırmızı akıyorsa kesin nar suyudur, ya da şalgamdır...
Bundan iyisi de şam da kayısıdır.
Aman Çan Kaymakamı, Çanakkale Valisi ve DSİ eski müdürü olan Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu ile Hükümet duymasın. Gelirler rengarenk akan o Koçabaş Çayını özelleştirirler. Sonra siz de bundan mahrum kalırsınız.
Aman Koçabaş Çayı’na iyi sahip çıkın, neden böyle rengarenk akıyor diye de isyan etmeyin. Boşu boşuna da gidip de Koçabaş köprüsü üzerinde toplanıp eylem yapmayın.
O Koçabaş Çayı ne zenginlikler yaratıyor farkında değilsiniz. Aman tüm Çanlılar olarak o çaya sahip çıkın!

Haberin Devamı

Çaldağı’nı çalıp tabiata çok fena dalacaklar

Haberin Devamı

Manisa’nın Turgutlu İlçesi’ndeki Çaldağı’nda Sülfürik asitle Nikel Madenciliği çevrecileri isyan ettirdi. Tema Bilimsel Kurulu hazırladığı raporu halkla paylaştı.

TELEFONUMU açar açmaz fırçayı yedim. Karşımdaki, “Ağaçlara kıymayın efendiler, diye çevre yazıları yazıyorsun, ama Turgutlu’daki Çaldağı’nda kesilecek iki milyon ağaçtan haberin yok” diyordu.
“Nasıl yani, siz kimsiniz” sorumuza cevap daha öfkeli geliyordu.
“Ben Bülent Sağlam. İzmir Konak Belediye Başkan danışmanıyım. Hafta sonu, memleketim olan Akhisar’da Çaldağı Mevkii’nde işletilmeye başlanan Nikel Madeni’ne ‘Hayır’ toplantısındaydım. TEMA’nın ve Turgutlu Çevre Platformu’nun öncülüğünde düzenlenen bu çok önemli toplantı maalesef yaygın basında yer almadı. Oysa, o Nikel Madeni’ni çıkarırlarken milyonlarca ağaç kesecekler. 15 milyon ton sülfürik asit kullanarak doğaya, canlılara ve insanlara büyük zarar verecekler. Maden çıkarma ile oluşacak sülfürik asit sisinin zararları, sadece Turgutlu ile sınırlı kalmayacak, benim memleketim Akhisar’a da gelecek. Türkiye’nin tarım açısından çok değerli Manisa’dan İzmir’e, Gediz, Foça ve Menemen ovalarına kadar çok geniş bir alanda ülkemizin topraklarını zehirleyecek” diyordu.
Bülent Sağlam, “İbrahim Bey, ben size TEMA Bilimsel Kurulu’nun Çaldağı Bölgesi’ndeki sülfürik asitle Nikel Madenciliği’nin Çevresel Zararları Raporu’nu da gönderiyorum. Lütfen inceleyin. Dünyaca ünlü ihraçlık Sultani üzümlerin yetiştiği, zeytinciliğin hızla ilerlediği Akhisar’ın topraklarını zehirlemek uzun vadede kime ne kazandırır. Yazık değil mi benim memleketime. Topraklarımıza, suyumuza, havamıza” diye de konuşmasını bitirdi.
* * *
Burada sadece iki not ekleyeceğim.
1.  Ben, “Sülfürik asitle nikel madenine hayır” yazısını tam üç yıl önce Hürriyet EGE’de yayınladığımız ÇEVRE sayfasında dile getirdim. Hatta Turgutlu Toplumsal Dayanışma Derneği’nin takvimli protesto haberini bile yer verdim. Demek ki bazı kişiler, hala memleketime verilecek zararın farkında değil.
2.  “Topraklarımız sularımız zehirlenmesin, havamız kirletilmesin” diye yazdığımız yazılar toplumun ilgisini çekmiyor. Bunları okutmak için acaba, baldır bacakla mı süslesek. Beyaz Adam, paranın yenilecek birşey olmadığını, o zaman anlar mı dersiniz?

Haberin Devamı

NOT: TEMA Bilimsel Kurulu’nun Sülfürik Asitle Nikel Madenciliği Raporu’nu www.haberhurriyeti.com İnternet Gazetesi’nden okuyabilirsiniz.

Yazarın Tüm Yazıları