Paylaş
Zaman acıyı unutturur diyorlar ya...
Öyle olmuyor dostlar.
Yüreğimde açılan yara her gün kanıyor.
İçim, için için yanıyor.
***
13 Mart 2011 günü kaybettim oğlum Çağlayan Irmak’ı.
14 Mart günü, yani tam bir yıl önce bugün sonsuzluğa uğurladık 32 yaşındaki yiğidimi.
Daha fazla birlikte olmak, el ele yeni ufuklara yelken açmak istiyorduk ki, bir trafik kazası tuz-buz etti hayallerimizi.
Oysa Çevre Gazetesi çıkarıp insanlığa hizmet edecektik.
İlköğretim okullarında verdiğimiz konferansların sayısını artırıp, daha çok kişinin çevre eğitimi almasını sağlayacaktık.
Toprağın suyun, havanın önemini anlatıp, daha gür bir sesle “Çevreyi kirletmeyin, zehirlemeyin” diyecektik.
“Daha temiz bir Türkiye” sloganımızı dalga dalga tüm ülkeye yayacaktık.
37 yıllık gazetecilik deneyimimizle milletimize ve memleketimize hizmet edecektik.
Olmadı dostlarım...
Çağlayan’ım gitti.. Her şey bitti...
Hayatımın filmi, en heyecanlı yerinde koptu ve dünyam karardı.
Eşim Füsun, “Gülen yüzün, ağlayan gözlerin var. Bir oğlumuz daha var. Kendine gel ve onun için hayata tutun” diyor.
O’nun için ayakta kalmaya çalışıyorum.
Ve her gün ellerimi kaldırıp dua ediyorum:
“Allah’ım oğlum Çağlayan Irmak’ın mekanını cennet eyle. Hiç kimseye böyle acılar verme”
Işıklar içinde yat oğlum.
BUNDANDIR DİBE VURUŞUMUZ
Son yıllarda beni çok etkileyen bir şarkıcı var.
2007’de “En İyi Çıkış Yapan Sanatçı”
2009’da “En İyi Şarkı” ödüllerini toplayan da o.
“Sıla”..
Söylediği şarkılar, alıp bazen bir kıyı kasabasına atıyor beni, bazen de bir dağ köyüne..
Başımı alıp gidesim geliyor hayatın bana oynadıkları karşısında..
Yenik düşmek mi olacak diye korkuyorum, bunca mücadelenin ardından.
Bir yanda üç beş candan dost, öl desen ölecek arkadaşlar; diğer yanda her gün palazlanan kese doldurucu yaratıklar..
Yüze gülüp posanı çıkartan, sonra da sırtından hançerleyen maskeli yoldaşlar.
Dayan diyorum, dayan..
Hergün acılarla sınayan hayata, daha da bileniyorum... Keskin sirke misali mayalanıp kabımı eritiyorum.
Bunlar da geçecek diye de kendi kendime konuşuyorum.
Kafa dağıtmak için açıyorum Sıla’nın şarkılar dosyasına...
......
günler durgun
hayat aynı kan kırmızı
herkes geçiyor aynı yollardan
tanıdığımız yok yukarılardan
......
inatla sarılacaksın
sabredecek yaşayacaksın
herkes geçiyor aynı yollardan
tanıdığımız yok yukarılardan
azmedeceksin hazmedeceksin
***
Hadi kalk gidelim hemen şu anda
Kapa telefonunu bulamasın arayan da
Açarız radyoyu yol nereye biz oraya
İyi gelmez mi hiç deniz havası
Bi göz oda bulur sokarız başımızı
Bir de koyarız iki kadeh
Kafa nereye biz oraya
Aşkına da işine de
Viran olmuş düşüne de
Yerli yersiz sözüme de
Dövmediğim dizime de
Pişmanım pişman
......
Söndürmüşüz feneri salaş bir balıkçıda
Rengimizi sıyırmış da gitmiş gidenimiz
Nur cemalimizin astarı kalmış bi tek
O da kaşık kadar..
Vur kadehi ustam bu gece de sarhoşuz
.......
İki satırlık adamları musallat ettik ömrümüze
Bundandır böyle dibe vuruşumuz
BUNDANDIR DİBE VURUŞUMUZ...
Molozları dağıttılar
Çeşme Alaçatı’da İçme suyu barajının yanındaki moloz öbeklerinin kaldırıldığı haberi geldi. Molozlardan bir kısmının barajın kenarlarına doğru dağıtıldığı şikayetleri iletilse de yazımızı dikkate alıp işin gereğini yapanlara teşekkürlerimizi sunarız. Orada iş bitmedi tabii.. Havaların ısındığı şu günlerde yazlıklarda tadilat yapanların sayısı arttı. Çevre bilinci gelişmemiş kişilere teslim edilen molozların yarattığı kirlilik, sonra size musluktan akan su olarak dönecektir unutmayın.
Çeşme ve Alaçatı Belediyeleri’ne çok iş düşüyor. Tehlikeli atıkların, molozların baraj kıyısına dökülmesine önlemek istiyorsak eğer, şu formülü uygulayalım: Kontrol+Kontrol+Kontrol.
ÇEVRECİLERE ÇAĞRI
Çevre konusunda her türlü ihbarı, duyarsızlıkları, çalışmaları ve fotoğrafları iletebilirsiniz. Tabii güzellikleri de..
Tel: 0533 414 24 57 cevreciiirmak@hotmail.com
Paylaş