Paylaş
Bunları dikkate alan var mı? Evet var ancak uygulamalar maalesef çok yetersiz. Herkes aynı şeyi düşünüyor ama Türkiye’de uygulama kaplumbağa hızıyla bile ilerlemiyor. Çevreye olan saygı bir türlü istenen düzeye çıkmıyor.
Her gün çevrecilerden iletiler alıyorum. Kimi naylon poşet kullanımının azaltılmasını isterken, kimi de cam şişe toplama kutularının sayılarının artırılması için belediyelere çağrıda bulunuyor. Ağaçların budandığı şu günlerde yanlışlara da dikkat çeken çevreciler, “Budama adı altında ağaçları kütüğe çeviriyorlar. İğne yapraklılarla akasyaları aynı şekilde buduyorlar. Ağaçları kötürüm yapıp, gelişip büyümesini engelliyorlar” diyor.
İzmir’de hava kirliliğinden de yakınan çevreciler, “Karşıyaka’nın isi, dumanı kuzey rüzgarları nedeniyle Konak’a, Mithatpaşa’ya, oradan da Hatay’a, Yeşilyurt’a, Karabağlar’a gidiyor” diye konuşuyor. İşte okuyucu mektupları.
Her sokakta cam şişe toplama kutusu olsun
Sayın İbrahim Irmak, merhabalar...
Ülkemizde cam şişe kullanımı inanılmaz derecede arttı. İçki şişeleri, gazlı- gazsız meşrubatlar ve en önemlisi soda-mineralli içecek şişeleri... Yüzbinlerce şişeyi üretenin toplamasına ilişkin kanun maddesi yürürlükte. Şişe Cam Şirketi de bu sorumluluğu kendinde hissediyor. Ancak uygulama istediği gibi yürümüyor. (Şişe toplama işini Çevko vasıtasıyla ancak kontrol ederek yapıyor.)
Cam kumbaralarına atılması gereken cam şişelerin (bu kumbaraları Şişe Cam yaptırıyor, yerlerine koyuyor ve içini boşaltıyor) yüzde 10’u bile bu şekilde toplanamıyor.
Niçin?
Çünkü kumbaralar kırık, pis, yerlerinden kaldırılmış. İzmir Büyükşehir Belediyesi Çevre Dairesi’ne sordum: “Kaç şişe kumbarası var?”
Daire Başkanı “200”, yardımcısı “400” yanıtını verdi.
“Emin misiniz” diye sorumu tekrarlayınca, “Bir daha kontrol edelim” dediler.
Bu kez Çevko’ya sordum. Onlardan, “700” cevabını aldım.
Sizce kaç kumbara var ve nerelerde?
Hesap basit. Çevreciliği bir kenara koysak bile, bu şişeleri Şişe Cam kendi imkanlarıyla toplamak istiyor ve mecbur. Belediyemiz birazcık onların yolunu açıp biraz da mecbur tutsa...
a- Çevre adına bir iş yapmış olacak ve camın tekrar kullanımını sağlayarak doğaya daha az zarar verilmesi sağlanacak.
b- En önemlisi de toplanan her cam şişe, belediyemizin çöp toplamak için harcadığı bedelin azalmasını sağlayacak. Sıkışmayan, küçülmeyen, ağır çeken bu çöpün maliyetini ne yazık ki belediye boşuna üzerine almıştır. Bu maliyetin, İzmir’in toplam çöp maliyetinde (insan, çöp kamyonları, akaryakıt vb) yüzde 15’den fazla olduğunu düşünüyorum (hacim ve ağırlık). Niçin bu parayı başka kanallara aktarmıyoruz? Niçin çocuklarımıza ambalaj atıklarını toplama bilinci vermiyoruz?
Ambalaj şirketleri yardıma hazır, yeter ki çalışacak birileri olsun.
(Kimseyi suçlamıyorum, ancak İzmir’de birileri çalışsın, birileri görsün, birileri yol gösterince kulak arkası edilmesin.)
İzmir’imizin yaşam kalitesini artırmak için paylaşmak istedim, saygılarımla.
EROL HÜLAGÜ
Katliam gibi budama
İzmir gibi medeni bilinen bir şehirde kimi zihniyetlerce canlı sayılmayan ve değersiz görülen bir cam ağacının vincin kancasıyla koparılarak budandığına üzülerek tanık oldum. Bu uygulamayı belediye mi yapıyor? Eğer öyleyse çok yazık.
İLKE İLKE
Mithatpaşa’ya doğalgaz istiyoruz
İzmir’de hava kirliliği var mı? Bu soru çok konuşuluyor. Kimisi, “İs değil sis diyor; kimisi de, “Kış aylarında balkona çıkamıyoruz, genzimiz yanıyor” diyor. Meteoroloji eski daire müdürlerinden Hamdi Toraman çevrenin sıkı takipçisi. Mithatpaşa’da yüzlerce dairenin kömür veya mazotla ısıtıldığını söyleyen Toraman, “İzmir’de kuzey rüzgarları var. Buradan yükselen kirli hava, Hatay’ın, Yeşilyurt’un, hatta Karabağlar’ın üstüne çöküyor. Mithatpaşa’ya acilen doğalgaz veya jeotermal getirilmesini istiyoruz” diyor.
Naylon poşetler parayla satılsın
Doğada 800-bin yıl çözülmeden kalan naylon poşetlerin kullanımının azaltılması için yazdığımız yazıya öneriler gelmeye başladı. İşte o öneri mektuplarından biri...
Sayın Irmak,
Naylon poşet kullanımının kısıtlanması yeşil yapraklı arma vermek veya yeşil elmalı tabela asmakla olmaz. İnsanların en kolay anlayacakları dil yasaklama veya paradır.
Örneklerini Almanya’da gördüm. Yıllar öncesinde Almanya’da süpermarketlerde naylon poşet parayla verilmeye başlandı. O zamanın parasıyla poşet başına 10 fenik hesaba ekleniyordu. Herkes paşa paşa bez torbası veya çantasıyla alışverişe gitmeyi öğrendi. Keza, pet şişeler de depozitolu olarak satılmaya başlanmıştı. Fakat dönüşümlü kâğıttan yapılan zarflar biraz daha pahalı satılıyordu. Hiç kimse onlardan alıp kullanmadı. Daha ucuz olduğu için herkes yine beyaz kâğıttan yapılmış zarfları almaya devam etti.
Ülkemizde de naylon poşet ve pet şişe kullanımını kısıtlamak için bunlar ya yasaklanır veya KDV’si artırılarak maliyeti yükseltilebilir. Perakendeci esnaf, örneğin şimdi yüz poşeti bir liraya alıyorsa, yüzünü 10 liraya almaya başladığında bol bol kullanmaz. Keza, küçük boy pet şişeler de yasaklanabilir. En küçük pet şişe örneğin 1.5 litrelik olursa, herkes cebinde veya çantasında taşıdığı 200 ml’lik pet şişe suları, yolda yürürken, otobüs beklerken veya otobüste giderken kafasına dikip dikip sonra boşalan şişeyi fırlatıp atmaktan vazgeçer, eskiden yaptığımız gibi suyunu evinde içip yola öyle çıkar. Saygılar...
TUNA ERİNÇLER
Paylaş