Paylaş
Zamanında alınmayan önlemlerden, göz göre göre gelen felaketlerden utanıyorum.
Beceriksiz yöneticilerden, pardon (sadece günü kurtaran) idarecilerden utanıyorum.
“Ben yazdım bunları ama yine de tedbir almadılar” demeye utanıyorum.
Önceki hafta medyda, “Bafa gölünde plakton patlaması var. Ege Bölgesi’nin en büyük gölünün yüzeyi yeterli temiz su gelmediği için yer yer peltemsi yer yer de yeşil akıcı bir görünüm aldı” haberleri vardı.
Oysa ben bu konuyu bir yıl önce yazmış, Aydın ve Muğla valileri ile etkili ve yetkili kişileri göreve çağırmıştım. Haber yayınlandıktan sonra DSİ Bölge Müdürü aramış, “İbrahim Bey, biz göle eskisinden daha çok su veriyoruz. Suyun debisi çok yükseldi. Lütfen gelin birlikte inceleyelim” demişti.
Sayın müdürüm, su yükselmiş olabilir, ama sirkülasyon olmayınca gölün yüzeyindeki çevre felaketi fotoğraflarını siz de gazetelerde görüyorsunuz. Geçen yıl söylediğimi bugün de söylüyorum; “70 bin hektarlık Bafa Gölü, Türkiye’nin inanılmaz bir kaynağı. Üstelik biz bu gölü koruyacağımıza söz vermişiz. Ramsar Sözleşmesi’ne imza atmışız. Orada servet yatıyor.”
Su ürünleri konusundaki bilim adamları ise, “Bafa’daki kapakların havaların ısınmasıyla (en geç 1 Mayıs’ta) açılması ve su sirkülasyonunun oluşması lazım. Ege’ye akıtılacak su inanılmaz bir balık akımı da başlatır. Gölde su ürünleri konusunda maksimum verim sağlar. Tonlarca Yılan balığı, sazan, ulubat, kefal, levrek üretilebilir” diyor.
Kapaklar açıldı ama
Kapıkırı ve Gölyaka köylüleri ise şu an kapakların açılmasına rağmen gölün koktuğunu söylüyor. Sabahları Bafa’dan gelen pis kokuyla uyandıklarını, son yaz yağmurları ve birkaç gündür esen poyrazın kokuyu dağıtıp imdatlarına yetiştiğini ileri süren köylüler, “Bölgede iki tane balık kuluçkahanesi var. Oranın yüksek orandaki tuzlu atık suları da arıtılmadan göle boşaltılıyor. Bafa’da kirliliğe devam, müdüre selam” diye sözlerini bitiriyor.
Turizmci sevinçli yazlıkçı endişeli
GEÇEN yıl başlayan 23.59 gürültü kirliliği tartışmaları seçim nedeniyle biraz esnetildi. Alanlar genişletilip turizmcinin yüreğine su serpildi. Eğlence sektöründe iş yapanlar karara sevinirken yazlıkçılarda endişeli bekleyiş başladı. Oysa gelişmiş ülkeler bu sorunu çoktan çözmüş. Fransa’da gürültü kirliliğinin önüne, daha çok kapalı ve dışarıya ses yansıtmayacak mekanların kullanılmasıyla geçiliyor. Açık mekanlarda ise, sesin yukardan verildiği hoparlör sistemleri kullanılıyor ve bu sistem arka plan gürültüsünü en aza indiriyor. İtalya, İspanya, İngiltere, İsveç, Avustralya’da da bu sistemler kullanılıyor.
Darısı Türkiye’nin başına...
En Çevreci Hayvan Bakımevi Ödülü
BÜYÜK kentlerin en büyük sorunu sokak hayvanları. Bir kısım şehirli, korkup belediyelerden bu hayvanlarını toplamasını isterken bir kısım hayvansever de, “Sokaktaki dostlarımızın da yaşam hakkı var” deyip isyan ediyor. Oysa çağdaş belediyeler bu sorunu pekala çözebiliyor. Sokak hayvanlarının aşılarını yapıp kısırlaştırabiliyor. Onlar için modern bakımevleri yapabiliyor. İzmir İl Çevre ve Orman Müdürlüğü bu yıl bu konuda örnek olmuş, insan ve hayvan sevgisini ön plana çıkarmış üç belediyeye ödül verdi. İzmir ili sınırlarında 29 belediyenin katıldığı “En Çevreci Hayvan Bakımevi” yarışmasında Kemalpaşa birinci, Ödemiş ikinci, Tire üçüncü oldu. Her üç belediyenin başkanını yürekten kutlarız.
Paylaş