Aliağa’yı koruma alanı ilan edin

SİZ hiç Akça Cılıbıt gördünüz mü?

Haberin Devamı

Ya, Küçük Ak Balıkçıl, Karabaş Martı’yı.
Kara Karınlı Kumkuşu, Kara Gagalı Sumru’yu.
Görmediniz mi yoksa.
Benekli Kaplumbağa’dan da haberiniz olmadı muhtemelen.
Bunlar nesli hızlı tükenmekte olan ve kırmızı lis”wteye giren kuş ve sürüngen türlerimiz.
Nerede yaşıyor biliyorsunuz değil mi?

* * *

Evet bildiniz, tebrikler.
İzmir’in burnunda, Aliağa’nın koynunda yaşıyorlar.
Şu termik santral kurulmak istenen İzmir’in ilçesi var ya... İşte orayı yurt edinmişler yıllar önce.
Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı’ndan Ebru Ersoy, Prof. Dr. Engin Nurlu danışmanlığında 2008 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı verilerini kullanarak bir çalışma yapmış. Ersoy, “Aliağa kıyıları IUCN Kırmızı Liste’de yer alan canlıların yaşam alanı olması nedeniyle, korunması gereken nitelik taşıyor” diyor.
Ekolojik açıdan önemli biyotapları barındıran Aliağa kıyıları korunuyor mu sizce?
İmza koyduğumuz ve 01.01. 2012’den itibaren uymayı taahhüt ettiğimiz AB Çevre Mevzuatına uyum sağlıyor muyuz, ne dersiniz.

* * *

Haberin Devamı

Geçen hafta çevrecilerin feryatlarına aldırmadan yapılan ve Aliağa’da bacası hızla yükselen termik santral için açıklama yaptılar.
Öyle bir pembe tablo çizdiler ki, herkes ayağa kalkıp alkış tuttu.
Neymiş efendim, “Kömürle çalışan en çevreci santralı” yapacaklarmış.
1 metreküp gazda 10 miligram toz emisyonu salacaklarmış.
Bu Almanya’nın değerlerinin yarısı demekmiş.
Japonya’dan özel elektrostatik filtre satın alacaklarmış...
Peki hocam, Çevre Bakanlığı kriterlerine göre hassas bölge Aliağa’nın bacanızdan etrafa saçılacak yüzde 10’luk tozu kaldırabilecek durumu var mı?
Soğutma kulelerinden çıkacak atık su, kıyı bölgesinde ekosistemi bozmayacak mı?

* * *

Bu soruları ben sormuyorum Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ümit Erdem soruyor.
Ümit hoca çok öfkeli, “Aliağa denen ilçe ölüme götürülecekse termik santral kursunlar. Bilim insanı konuşurken, gerçekleri saptırmaz” diyor.

Sıfır emisyon varken bu inat niye

Bundan 4 yıl önce Aliağa’da bir bilimsel toplantıya katıldım.
Dokuz Eylül Üniversitesi, Orta Doğu Üniversitesi ve Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden hocaların yürüttüğü Aliağa’nın hava değerlerinin ölçüldüğü çalışmanın çıktıları tartışılacaktı. Tartışıldı da. O toplantıda, bilim adamları “Doğal gaz kullanımı nedeniyle hava kirliliğinde kükürt dioksit oranları azalmış. Ama bölgede yeni kirleticiler var, dikkat” demişti.
Aliağa’nın kirli havasını kuzey rüzgarlarının dağıttığını da söyleyen bilim adamları, “Topraklar yıllardır doğaya salınan kirleticiler nedeniyle zehirlenmiş. Bölge yakın plan izlenmeli” diye de uyarıda bulunmuştu.
Horozgediği’ndeki kirlilik gözle görülürken, “Fabrikalar geceleri arıtmalarını çalıştırmıyor” şikayetleri yağmur gibi gelirken bölgeye yeni kirleticiler eklemek, “Herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı vardır” kuralına ne kadar saygı göstermek olacak acaba?

* * *

Haberin Devamı

Yılın 300 günü güneş gören, rüzgarı hiç eksilmeyen bölgede yenilenebilir enerji kaynakları dururken, havayı suyu kirleterek enerji üretmenin mantığını bir türlü anlayamıyorum. Anlayan biri varsa bana da anlatabilir mi acaba?

İzmir’in milletvekilleri göreve

Foçalı, Aliağalı çevreciler her gün arıyor.
Ekolojik üretim yapanlar, doğal gıda satanlar feryat ediyor.
“Aliağa elden gidiyor” diyor.
“Biz babadan Hürriyet okuyucusuyuz. Sesimizi duyurun“ diyor.
Biz de duyuruyoruz. “Yerel yetkililerin kulakları duymaz, dilleri söylemez oldu.”
Şimdi tek umudumuz İzmir’in vekillerinde.
Öncelik Bakanlarımız Binali Yıldırım ve Ertuğrul Günay’da.
Hükümetin AK Partili vekillerinde.
Sonra da CHP’li ve MHP’li parlamenterlerde.
Seçim zamanında “İzmir’in sesi, soluğu olacağız” demiştiniz ya.
Şimdi o sesi duyurmanın tam zamanı.

Haberin Devamı

ÇEVRECİLERE ÇAĞRI

Çevre konusunda her türlü ihbarı, duyarsızlıkları, çalışmaları ve fotoğrafları iletebilirsiniz. Tabii güzellikleri de..

Telefon: 0533 414 24 57
Mail: cevreciiirmak@hotmail.com

Yazarın Tüm Yazıları