Hülya Avşar’ın bu haftaki konusu obezite! O da eli mahkum, kendini Türk Diabet ve Obezite Cemiyeti Başkanı Prof.Dr. Nazif Bağrıaçık’ın mezurasına teslim etti. Avşar’ın ölçüleri Türkiye Güzeli seçildiği dönemden ince çıktı ama ikinci paket çikolata için izin çıkmadı.
Ye... ye... ye... ye... me!
Bende mi bir gariplik var bilemiyorum ama OBEZ dediğimiz tombişler ne de şirin oluyorlar ve de neşeli, bir söyleyip on gülüyorlar.
Aslında sağlık söz konusu olmasa ben olsam, çok da umursamam vallahi! Kim ne derse desin..
Ama asıl bizim konumuza gelirsek obezite= tembellik.
Çünkü çaresi var, sizin de okuduğunuz gibi madem ki yiyerek zayıflanıyor, madem ki bir sürü de imkan var ve buna rağmen OBEZ olmayı seçiyorsak, bu tembelliktir.
Senelerce annemden de duyduğum şey ‘Su içsem yarıyor..’ Vah vah vah, okuyacağınız gibi bu mümkün değil. Desenize ‘İrade sorunumuz var. Hatta ‘Yemeyi seviyoruz.’
Tamam, ben de sizinle aynı fikirdeyim. Ama sağlıklı yemek denilen bir şey var. Üstelik abur- cubur yemenize de izin var. Peki neden bunlara uyulmuyor? Çünkü tembeliz. İşaret edilen hiçbir şeyi sevmeyiz. Seçim tabii ki sizin! Fakat bence en tehlikelisi kilo alıp vermek, şişman kalın daha iyi ya da sağlıklı yiyin. Yavaş yavaş acele etmeden kilo verin. Sağlıklı ve zayıf olun ve bunu kendiniz için yapın.
Hoşgeldiniz... Hocam özellikle genetik şişmanlık meselesi beni çok etkiliyor. Annesi çok şişmansa, çocuk da olabiliyor. Bu nereden geliyor; aileden mi, dedelerden, ninelerden mi, yoksa beslenme tarzından mı kaynaklanıyor? Belki de hamilelikteki yanlış beslenmeden dolayı çocuklar şişmanlıyor.
Prof.Dr. Nazif Bağrıaçık: Şişmanlığa neden olan genetik faktör bazı hormonlardır. İştah merkezini açan ve frenleyen bazı hormonlar vardır. Beyindeki yağ dokusundan salgılanıyorlar. Bu salgılanan hormonları kodlayan genetik formüller var. Anneden, babadan ya da dededen gelebiliyor çocuklara. Ama eğer o çocuk çevre faktörlerin etkisinden kendilerini koruyabiliyorlarsa, o genetik faktörler obeziteyi doğurmuyor. Yani obeziteyi doğuran faktör çevre faktörü. Hareketsizlik, dengesiz tek taraflı beslenme.
Hülya Avşar: Zehra dededen gelme sanırım, peynir yemiyor. Rahmetli Kaya Bey de yemezdi. Tost içinde uzuyor ya, ‘sakız’ diye kandırıyoruz şimdilik. Bakalım nereye kadar!
Prof.Dr. Nazif Bağrıaçık: Gıda seçiminde genetik faktör etkili değildir. Anneler babalar etkiler, çocuk duymaya başlar, bebeklikten itibaren gözlemler, öyle alışır.
Hülya Avşar: Hep merak ederim. Hani bir söz vardır, ‘Su içsem yarıyor’ bu doğru olabilir mi?
Prof.Dr. Nazif Bağrıaçık: Bir insanın su içmesi için tatlı ya da tuzlu bir şey yemesi lazım. Ha, suyu o yediklerinin üzerine içiyorsan tamam, o zaman su yarar.
Ama o tabir, belki hareketi azalmış, hep yerinde oturan kimseler için geçerli olabilir.
Hülya Avşar: Diyetisyenlerle kilo vermek kolay oluyor. Ama diyetisyene gitmeyi bırakınca iştahını terbiye etmekte zorlanıyorsun. Verdiğin kiloyu da geri alıyorsun. Bu nasıl oluyor?
Diyetisyen Ceren Yolaçan: Bu durum diyetisyenin size uyguladığı programa çok bağlı. Eğer çok sıkı bir program verdiyse, o zaman bu programı ömür boyu sürdüremezsiniz ve diyetisyeni bıraktığınız zaman kilolarınızı geri alırsınız. Ama, daha serbest, alışkanlıklarınıza uygun bir beslenme programı uygulanırsa size o zaman kiloları geri almazsınız.
Hülya Avşar: Mesela ben çikolata yemeyi çok seviyorsam? Ama bana diyetisyenim diyor ki, ‘Ancak iki parça yiyebilirsin.’ Bunu tüm hayatım için söylüyor, öyle geçici olarak da değil. Hayır efendim, bense bir oturuşta kocaman bir paket çikolatayı yiyorum ve gözüm ikincisine gidiyor. Şimdi ben bu zevki tatmayacak mıyım yani?
Diyetisyen Ceren Yolaçan: Hayır, bunu çözebilen bir diyetisyen yok, üzgünüm. Miktarı küçültmedikçe mümkün değil.
Hülya Avşar: Ya aralıklarla yemeye kalksam?
Prof.Dr. Nazif Bağrıaçık: Damak tadınızı gidermeniz gerek. Bütün püf noktası şudur: Açlık, damaktan ve mideden kalkan refleksle doğar. İnsanın midesi boşsa açlık refleksi doğar. Damağında alışılmış bir tad noksansa, açlık refleksi dolar. Ama mideyi suyla doldur, ger. Gergin mide hemen açlık merkezine mesaj gönderir.
Zeytinyağı da margarin de bir
Diyetisyen Ceren Yolaçan: Haftada 1-1,5 kilo vermek idealdir. 20 kilo verdiren şok diyetler, bir sürü ünlü diyetlere karşıyım. Mesela karbonhidratı sınırlayan diyetler var. Oysa bir insanın aldığı gıdaların yüzde 60’ında karbonhidrat yoksa vücudu aseton yapar. Nefesleri konuşurken çürük elma, sarmısak kokar. Hasta zayıflar ama aseton çıkarır idrarında. Onun için dengeli beslenmeli. Her gıda unsurundan yeterli miktarda alacak. Yağı çok kısıtlayacak sadece. Çocuklarda biraz daha fazla verilebilir. Yağda eriyen vitaminleri alabilmeleri için.
Hülya Avşar: Zeytinyağını anlatır mısınız? Şimdi sağlıklı mı, değil mi?
Prof.Dr. Nazif Bağrıaçık: Sağlık bakımından çok faydalıdır. Damar sertliği için çok faydalıdır. Ama diyet yapmak isteyenler için bir gram zeytinyağının da bir gram margarinin de kalorisi aynıdır 9 kaloridir. Bu nedenle rejim için salata yiyip, üzerine zeytinyağı gezdirirseniz olmaz. Bazı obez hastalarımız gibi, ‘Hocam sabah kalkıyorum kızarttığım ekmekleri zeytinyağına batırıp batırıp yiyorum. Ben niye kilo veremiyorum’ dememeniz gerekiyor. Bir porsiyon salataya bir tatlı kaşığı kadar zeytinyağı konulmalı en fazla. Sabah kahvaltısında yediğiniz 5 zeytin de günlük ihtiyacınızı karşılar.
Hülya Avşar: Öyle mi, sadece 5 mi? Bütün ihtiyacımız o kadar mı? Zeytin ve domates, hiç dayanamam biliyor musunuz? Peki, meyve sınırlamanız var mı?
Prof.Dr. Nazif Bağrıaçık: Hasta yalnız şişmansa diyabeti yoksa serbest bırakıyoruz. Üzüm, muz, kavun, kayısı, muz gibi kalorisi yüksek şekerli meyve vermiyoruz. Ama diğer meyveleri veriyoruz. Elma, armut, portakal, ayva...
Hülya Avşar: Hocam ayvayı yemişiz zaten hayat boyunca, ne diyorsunuz! Ya, sigarayı bırakanlar niye kilo alıyorlar?
Diyetisyen Ceren Yolaçan: Sigarayı bırakınca el alışkanlığıyla kuruyemişe yemeğe gidiyor eller. Bir diğer faktör de nikotin, katekolamin denilen bir hormonu salgılatır. Böylece bu salgılanma NPY ve leptin hormonlarının salgısını bastırır. Nikotin kesilir kesilmez katekolamin salgısı kesilir.
Hülya Avşar: Bana tatlı deyin başka bir şey demeyin. Allahtan iradeliyim yani.
Prof.Dr. Nazif Bağrıaçık: Gel kızım beden kitle indeksini bulayım. Belinizi ölçeceğim.
Hülya Avşar: Bel değil orası, kalçaya girdiniz! Hay Bismillah.
Prof.Dr. Nazif Bağrıaçık: Hanımlarda bel genişliği 82 üstünde olursa toplu, 88’i geçerse şişman. Erkeklerde 118 üstü toplu, 125 üstü şişman. Beden kitle indeksiniz de çok iyi çıktı. Kilonun boyun metrekaresine oranıdır. 25’e kadar normal. Sonrası aşırı. Siz sınıfı geçtiniz. Bel kalça oranı da gayet güzel çıktı.
Hülya Avşar: Kaç çıktı hocam.. Hocam valla, ben Türkiye Güzeli olduğumda anormaldi ölçülerim. 89’a yakındı belim. Ama dağılımım iyiydi, gören beni zayıf sanıyordu. O yüzden ben o hallerdeyken güzel seçildiysem...
Prof.Dr. Nazif Bağrıaçık: Şimdi bu ölçülerle dünya güzeli seçilirsiniz efendim.
Yemek sonrası beyaz leblebi
Günde 6 öğün yemek şart.
8 bardak su içmek yeterli.
Ekmek olarak kepekli ekmeği günde 3-4 dilim yiyebilirler.
Akşam 17.00’de bir ara öğün şart.
Diyet yapan kişilerin koyu nescafe ve koyu çay içmeleri durumunda kafein ve tein, midedeki asit salgısını arttırır ve açlık hissi doğurur.
Hareketsiz diyet de işe yarar ama verilen kiloların kalıcı olması için, kilo vermeyi çabuklaştırmak için, kilo verdikten sonra kol, göbekteki sarkmaları önlemek için egzersizin büyük yararı vardır.
Zayıflamak için greyfurt suyu içmek yanlış. 100 gram greyfurtta 7 gram şeker var. Bir büyük bardak greyfurt 400 gramdan çıkacak olsa, 28 gram şeker demek oluyor bu. Oysa greyfurtu soyup, beyaz yeriyle dilimlemeniz lazım. Böylece kabuk ve selüloz dolayısıyla midede daha uzun kalır, mideyi terketmez. Hem de şeker aniden mideye gelip ince bağırsaktan kana karışmadığı için kan şekeri oynamasını önlemiş oluyorsunuz.
Sebze hem mideye çok yararlı. Doldurur hacmiyle, hem de bünyeye çok faydalı.
Akşamları yemekten sonra beyaz leblebi, sarı leblebi, mısır patlağı (bir kase) tavsiye ediyorum.
Alkol olarak da sek içkiler, rakı, votka ve viski tavsiye ediyorum. O da, miktarı bir dubleyi geçmemek üzere. Kırmızı şarabın şekere dönüşü hızlıdır, dikkat.
İp atlamak etkili egzersizlerden biridir.
Obezite Okulu telefonları:
0212 230 64 92, 0216 463 44 63
Gözüm doyuyor artık
Yiyerek aldım kiloları. Ben 28 yaşındayım. 3 yıldır kilo problemim var. Daha önce hep balık etliydim ama obezite bazında 3 yıldır. Ben sigarayı bıraktıktan sonra 93 kiloya kadar çıktım. 5 sene önce 67 kiloydum. Sık alıp veriyorum. Ama bu sefer umutluyum. Çünkü obezite okuluna gittim. Bana verilen diyetle ciddi çok iyi besleniyorum. Gözüm doyuyor. Hatta ilk başta ben bu programla kilo alırım demiştim ama ayda dört kilo verdim.
Çikolatalar kovalıyor
Açlığa dayanamıyordum. 95 kilolara çıktım. Babamın tavsiyesiyle başvurdum Nazif hocaya. Diyete daha doğrusu yemek yemeye başladım. 74 kiloyum şimdi. 20’den fazla verip, geri aldığım olmuştu. Şimdiyse 1 kilo veriyorsam, almıyorum. Yine de pastanelerin önünden geçerken o kokular üstüme üstüme yürüyor, o paket paket çikolatalar beni kovalıyorlar sanki. İştahım geçmedi yani.
Yemeyen şişmanım
Ben 30 yıldır şişmanım. 20-30 kilo verip verip alan, arada küsüp küsüp her şeyi bırakan biriyim. Ama benim sıkıntım ben yemeyi çok seven biri değilim. Daha az yiyerek kiloyu taşıyan, bu kiloyu hak etmeyen bir insanım. Bu da ileri tetkiklerle ortaya çıktı. Leptin hormonum fazla çıktı. Benim elimde olan bir şey değil. Yağ bezinin salgıladığı hormon 6 kat fazla çıktı. Verebilirim yine de tabii ama ciddi aç kalıyorum ben.