Paylaş
Apple’ın yeni oyuncakları nihayet görücüye çıktı. Iphone 5S ve Iphone 5C lansmanının yanı sıra, yeni işletim sistemi IOS7 de detaylı bir şekilde tanıtıldı. Iphone’un yeni versiyonu mu yoksa Android telefonlar mı daha iyi tartışmasını bir kenara bırakırsak, yeni IOS7 işletim sistemiyle birlikte Apple, müzik dünyasına yeni bir ürün daha kazandırmak üzere.
ITunes Radio adıyla lanse edilen ürün aslında bildiğimiz radyo yayını. Ancak en büyük farkı her dinleyicinin kendi radyosunu yaratabilecek bir yapıda olması. Tabii işin içinde ITunes üzerinden aldığınız müziklerin de katkısı büyük.
Benzer yapıda sonsuz ürün varken, Apple online müzik dinleme pazarına bence biraz geç girdi. Geç girdi ama ücretsiz yayın politikasıyla ve sahip olduğu geniş katalog ile muhtemelen online müzik dinleme dünyasında da hızlı şekilde tercih edilir olacak.
Tıpkı radyolarda olduğu gibi ITunes Radio’da da reklamlar olacakmış. Eğer dinleyici olarak kesintisiz müzik dinlemek isterseniz, belli bir ücret karşılığında reklamsız müzik dinleme olanağı da kullanıcılara sunuluyor olacak. 18 Eylül’de devreye girecek olan IOS7 ile birlikte ITunes Radio da aynı zamanda hayatımıza girecek.
The 1975
ITunes Festivali bana bir grup kazandırmış oldu. Bastille konserini Pazar günü Rock’N Coke’da olduğum için kaçırmıştım. Pazartesi festival yorgunluğumu atarken, bir yandan da festival izlenimleri yazımı yazarken, Apple TV’yi açtım ve bir önceki geceki konserini fon müziği yaptım kendime. Bastille konseri öncesi ön grup “The 1975” çıktı. Grubu dinledikçe kaptırdım kendimi ve bu yazıya da konuk aldım onları. Şans ki albümleri Eylül ayı başında piyasaya çıkmış.
Şimdi hikayeyi biraz başa saralım. Manchester’lı grup “The 1975”, 4 liseli gencin şans eseri bir araya gelerek müzik yapmaya başlamasıyla ilk temelleri atılmış. 2002 senesinden beri birlikte çalan Matthew Healy, Ross MacDonald, Adam Hann, George Daniel cover yapan tipik bir müzik grubuymuş. Sonradan kendi yazdıkları şarkıları sahne aldıkları mekanlarda çalmaya başlayınca işin rengi değişmiş. 4 arkadaş çıktıkları şovlarda kendi şarkılarının beğenildiğini görünce daha çok şarkı yapmaya başlamışlar. 10 senedir herhangi bir albüm anlaşmasına girmemiş olmaları bir o kadar tuhaf olsa da, kısmet bu senenin başında kapılarını çalmış. Ekip 2013 Mart ayından itibaren albümlerinden önce 4 tane EP yayınlıyor.
Grubun isminin “The 1975” olması da bir hikayeye dayanıyor. Matthew arkadaşları ve ailesinin de olduğu kalabalık bir grupla Mayorka’ya gidiyor. Tatil boyunca uzun uzun yürüyüşler yapıyorlar. Bir gün kendisi gruptan ayrılıp, sahile doğru kendini yollara atmış. Sahilde yürürken harika manzaralı bir evin verandasında, Bob Dylan plağı dinleyen bir adama rastlamış. Bir süre kendisini uzaktan izledikten sonra, dayanamayıp adamın evine gidip onla tanışmak istemiş ve sonunda evde 6 saat vakit geçirmiş. Kitaplarla dolu olan, hatta Elvis Presley’in imzalı plaklarının olduğu evden ayrılırken, ev sahibi kendisine okuması için birkaç kitap vermiş. 6-7 ay sonra aldığı bu kitaplardan birini nihayet okuyan Matthew, biyoğrafi tadında olan kitabın giriş sayfasında el yazısıyla “1st June. The 1975”.” notunu görünce, müzik gruplarına aradıkları ismi bulduğunu fark etmiş. Matthew gruba isim babası olan bu kitabı ve kitabı ona veren kişinin ismini özellikle vermemiş röportajda. “Kendisini ilk fırsatta yine gidip göreceğim” demiş.
“The 1975” genel olarak kendilerini çok da ciddiye almayan “rahat çocuklar.” “Manchesterlı” olmanın müziklerine olan etkisi sorulduğunda, “buradan Oasis gibi büyük gruplar çıktı diye, bizim de onlara benzememiz lazım değil” diye lafı da yapıştıracak netlikteler. Hatta okuduğum söyleşilerden anladığım kadarıyla mümkünse bu soru hiç sorulmasa daha memnun olacaklar gibi.
Grubun ilk albümleri akıllıca kurgulanmış, R&B, elektro ve pop karması bir yapıda. Girişte de söylediğim gibi, ben “The 1975”’i canlı performanslarını izleyerek tadım. Albüme ve yaptıkları müziğe ısınmak için çok çaba gerekmiyor. Grup yaşadığımız zamandan bağımsız bir müzik yaptığını iddia ediyor. Bence “The 1975”’in enerjisi sizlere de iyi gelecektir. ITunes Festivalindeki konserlerini ay sonuna kadar izleyebilirsiniz.
YILDIZLAR:
The City
M.O.N.E.Y
Sex
Talk!
Settle Down
Robbers
Girls
OSCAR’IMI VERDİM GİTTİ:
Chocolate (biraz Bombay Bicycle Club havasında bir şarkı ama çok beğendim)
KARIŞIK KASET
Belki hatırlarsınız ,Nilly G bu köşeye önceden bir kere daha konuk olmuştu.
Yaptığı Karışık Kaset listesi, Mutlak Kulak’ı yazmaya başladığımdan beri en çok beğenilen, şarkılar hakkında en çok tweet aldığım listelerden biriydi.
Okullar açılmak üzereyken, yaz bitmişken, dedim ki yeni bir listeyle neşemize neşe katalım. Bunun için de kendisinden bir liste daha istedim.
Nilly G’nin “Back To School” listesi sizlerle.
1. Lorde - Royals
2. Azealia Banks & Pharrell - ATM Jam (Kaytranada Edition)
3. Nicholas Jaar - And I say (Xinobi Edit)
4. Justice - On'n'on (Ruined by Rick Rubin)
5. Major Lazor - You're no good (feat. Santigold)
6. Darius - Maliblue
7. Alpines - Villages
8. Mø ft. Diplo - XXX 88
9. Fujiya & Miyagi - Uh!
10. Woodkid - I love you
11. The Bamboos ft. Ella Thompson - Medicine man
12. TDL - Force the forces
13. Chela - Romanticize
14. Chromatics - Lady
15. Gotye - Smoke and mirrors
16. The Black Keys - The only one
17. Caught a Ghost - Sleeping at night
18. The Notwist - Consequence
19. The Rapture - In the grace of your love
20. Kings of Convenience - Misread
Yazarın son yazıları |
#10 Eylül 2013 Rock'n Coke 2013 günlüğü
#06 Eylül 2013 Denizin arka yüzü:Mirkelam
#03 Eylül 2013 Bambaşka bir Lady Gaga
#30 Ağustos 2013 İTunes festivali ile 30 gün sınırsız müzik 30
#27 Ağustos 2013 MTV video müzik ödülleri sahiplerini buldu
#23 Ağustos 2013 Keane'den best of müjdesi
#20 Ağustos 2013 Muhteşem kapanış Placebo'dan geldi
Paylaş