Paylaş
BU ülke şiddetten çok çekti, hâlâ da çekiyor. Ama sanırsın, herkes şiddetten şikâyetçi. Söyleyecek makul ve mantıklı sözü olmayan hemen herkes, şiddete başvuruyor bu ülkede. Fikri olmayan insanın, dolayısıyla zikri de (söyleyecek sözü) olmuyor.
Mesela, Galatasaray Liv Hospital Başantrenörü Ergin Ataman yenilgiye öfkelenmiş, devre arasında 19 yaşındaki oyuncusuna basmış tokadı. Yılmaz Vural denilen ve herkesin pek bir sempatik bulduğu, iki eşli olmakla övünen büyük Türk spor adamı da üzerine vazife gibi ortaya atılıp, içinde “Eline sağlık… Dayak değil seni gebertmek lazım...” gibi cümlelerinin de geçtiği bir demeç patlatmış.
TBMM’nin “Çocuklarda ve Gençlerde Artan Şiddet Eğilimi ile Okullarda Meydana Gelen Olayların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla” 2007 yılında yaptırdığı araştırmada, “uygulanan şiddet olaylarının sayıca artmasının yanı sıra şiddet davranışları hakkındaki farkındalığın azalmış olması şiddetin giderek büyüyen bir toplumsal sorun haline geldiğini göstermektedir” ifadesi yer alıyor.
Anlayacağınız, 7’den 70’e, hayatın her alanında şiddet var. Daha geçen gün, Gaziantep’te bir polis amirinin, biber gazı ekipmanını taşıyan polis memurunu ensesinden kavrayıp sıkarken, “Sık lan, sık” dediği sahne gözünüzün önüne geldi mi? Amiri, bir polis memuruna şiddet uygulayarak, başkalarına şiddet uygulamaya zorluyor…
Peki, Edirne Valisi Dursun Ali Şahin’in, ilkokul birinci sınıf öğrencilerine yönelik tavrı? Vali Bey’in minicik çocuklara ayağa kalkmaları için kendince ‘nasihat’ etmesi, bana göre ise pedagojiden fersah fersah uzak bir tavırla ‘azarlaması… Bu sırada da maiyetindeki bir memurun, kolundan tuttuğu bir çocuğu ayağa kaldırmak için ‘zor’ kullanması?
Edirne’deki bu çocuklar yarın büyüdüklerinde İstanbul’da bir basketbol takımının antrenörü ya da Gaziantep’te bir polis amiri olursa, sizce şiddete karşı tutumları nasıl olur?
Paylaş