Paylaş
Garanti Bankası Genel Müdürü Akın Öngör, ‘‘MHP Türkiye'de yeni bir parti değil. Piyasada MHP korkusu yok. Piyasada canlanma hareketlerinin başlaması bunun göstergesi. DSP ve MHP'nin birlikte olacağı bir hükümet piyasaları rahatsız etmez’’ dedi.
Doğuş Grubu'na bağlı Garanti Bankası'nın Genel Müdürü Akın Öngör, ‘‘Piyasada MHP korkusu yok. Faizlerin düşmesi, borsanın yükselmesi de böyle bir korkunun olmadığını gösteriyor’’ dedi. Akın Öngör, seçim sonrasında piyasalarda genel bir iyimserlik havasının hakim olduğuna dikkat çekerek, bunun da koalisyonun kolaylıkla kurulabileceği beklentisinden kaynaklandığını vurguladı. Akın Öngör, piyasadaki gelişmeler ve siyasi durumla ilgili sorularımızı şöyle yanıtladı:
MHP'nin içinde yer alacağı bir hükümet modeli, bankacıları korkutuyor mu?
- Seçim sonrasında piyasalarda genel bir iyimserlik var. İyimserliğin sebebi, koalisyon hükümetinin kolaylıkla kurulabileceğine dair bir inanç. Piyasada DSP, MHP ve bir partinin daha (bu ANAP veya bir başkası içerden veya dışardan olabilir) katılımıyla, koalisyon kurulabileceği ve bu partilerin de yan yana çalışabileceğine dair yaygın bir inanç var. En önemlisi, en bilinmeyen, MHP'nin ekonomik uygulamalarıdır. Kendileri bir değişim içinde olduklarını ifade ediyorlar. Oldukça da geniş bir araştırma ekibi olduğu anlaşılıyor. Piyasada MHP korkusu yok. Faizlerin düşmesi, borsanın yükselmesi de bu korkunun olmadığının bir göstergesi. Piyasada ekonomik canlanma hareketlerinin başlaması da bunun bir göstergesi. Bizim görüşümüz, DSP ve MHP'nin hükümet içinde olacağı ve bunun da piyasaları rahatsız etmeyeceği yolunda.
Peki MHP'nin de yeraldığı bir hükümetten beklentileriniz neler?
- Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası tarafından hazırlanmış bir ekonomik program var. Bu program doğrultusunda görüş birliğine sahip olup, uygulama imkanı bulunursa, başta IMF'nin desteği ile Türkiye'ye büyük sermaye girişi olacaktır. IMF'den gelecek 4-5 milyar dolar çok önemli değil. IMF'nin böyle bir destek veriyor olması, dünya finans çevrelerinin Türkiye'ye çok büyük bir desteğine yol açar. Ekonomiye etken olan kuruluşlarda, Merkez Bankası, Hazine, DPT gibi kurumlarda çok değerli bürokratlar yetişmiştir. Bu yüzden bu tür kurumlarda çok büyük hareketlerin olmaması, çok büyük tayinlerin olmaması, mevcut tecrübeli kişilerden yararlanılması çok yararlı olur.
Akın Bey'in 270 trilyonluk sermaye keyfi
Bankacılık sektöründe büyükler arasında, son günlerde peş peşe yapılan açıklamalarla sanki bir tür sermaye yarışı yaşanıyor.
- Biz 260 trilyon liralık ödenmiş sermayeye geliyoruz. Bu, benim şu anda bildiğim en üst sermaye rakamı. Akbank'ın sermayesini 250 trilyon liraya çıkarmaya hazırlandığını duydum. İş Bankası'nın da sermayesini 279 trilyon liraya yükseltme hazırlığı var. Bu rakamlara göre, devlet bankalarından sonra sektörde en büyük iki sermayeden biri oluyoruz.
Sermaye büyüklüğü, bir banka için ne ifade ediyor?
- Sermaye irili ufaklı bütün hissedarların ülkeye, dış dünyaya, bu sektöre, bankaya ve müşterilerine güvenini gösteriyor. Sermayesi 50 trilyon liradan 260 trilyona çıkan bir bankada çalışanın kendi iş güvenliği ve piyasada daha çok iş yapabilirliği açısından çalışan için çok önemli. Bir banka sermayesi ne kadar küçük ise o kadar dar, sermayesi ne kadar büyük ise o kadar çok iş yapabiliyor. Rating kuruluşları açısından çok etkili olabiliyor.
Paylaş