Paylaş
Piyasalarda geçen hafta global krizdeki durulmanın da etkisiyle iyimserlik hakimdi. Uluslararası borsalarda ABD ve Japonya'da krizi hafifletmeye yönelik alınan önlemlerin ardından yaşanan yükseliş dalgasından, bizim borsa da nasibin aldı.
İMKB'de hisseler geçen hafta yüzde 14.2 oranında prim yaptı. ABD'deki ikinci faiz indiriminin ardından, Japonya'da mali reform tasarısının kabul edilmesi, Türkiye-Suriye ilişkilerinde yeni bir dönemin başlaması ve haftanın son günü piyasalar kapandıktan sonra yapılan Başbakan Yılmaz ile CHP Lideri Baykal arasındaki zirveden olumlu sonuçlar çıkabileceği beklentisi, bizim borsada bir süredir beklenen çıkışın yaşanmasına yolaçtı.
Geçen hafta, döviz piyasalarında ise ABD Doları, tekrar hızlı yükselişi ile dikkat çekti. Dış borsalarda tekrar 1.61 marktan 1.64 marka yükselen dolar, içeride de haftayı primli kapattı. Türk Lirası karşısında dolar, yüzde 1.5 oranında artarken, mark yerinde saydı. Dolar ve markın seyrinde Almanya'nın faiz indirimine gitmeme kararı etkili oldu.
Baykal-Yılmaz görüşmesinden olumlu bir sonuç çıkmaması, hafta başında piyasalarda tekrar kısa süreli bir tedirginliğe yolaçabilir. Seçimlerin 1999'a kaldığı anlaşılıyor. Bu yüzden mevcut hükümetin devamlılığını ortadan kaldıracak bir gelişme yaşanmadıkça, piyasalardaki iyimser hava biraz daha sürebilir.
TAKAS AVANTAJ MI?
Cumhuriyet Bayramı nedeniyle hafta ortasına kadar açık olan borsada takas avantajının yanısıra, şirketlerin dokuz aylık bilançolarının da desteği ile yükseliş beklenebilir.
Bugüne kadar bilançolarını İMKB'ye gönderen şirket kârlarına bakıldığında ise rakamların kötü olduğu söylenemez. Ancak dokuz aylık bilançolar, denetimden geçmediği için açıklanan kâr rakamlarında da bir miktar şişirme olabilir.
Fakat global kriz, Türkiye'yi daha yeni hissedilmeye başladı. Ağustos sonundan itibaren, İMKB'de şok düşüşlerle ilk kriz mesajları gelmeye başladı. Eylül ayının ikinci yarısından itibaren büyük holdingler ve sanayi kuruluşlarında kriz hazırlıklarından sözedilmeye başlandı. Ardından geçtiğimiz günlerde şirketler, bünyelerinde kriz masaları oluşturduklarını kamuoyuna duyurdular. Şimdilerde ise büyük gruplar, krize karşı aldıkları bazı kararları hayata geçirmeye başladı. Büyük grupların uygulamaya koyduğu krize karşı önlemlere göre;
‘‘Şirketler, stoklu çalışılmayacak, parada likit olunacak, atıl durumdaki gayrimenkuller satılacak, başlanmamamış yatırım projeleri askıya alınacak, maliyetler düşürülecek, sektör bazında üretim kısılacak, maliyetler düşürülecek, yeni pazar arayışları ve ihracata ağırlık verilecek.’’
Yılın üçüncü çeyreğini de, planlanan koşullarda tamamlayan şirketlerin 9 aylık bilançolarında global krizin izlerine fazla rastlanmıyor. Fakat yılın son çeyreğinde, bilançolarda krizin etkisi daha net ortaya çıkacak gibi. Şirketlerin krize karşı uygulamaya koyduğu kararlar da bunun habercisi.
Krize önlem kararlarının özeti, önümüzdeki dönemde özel sektör de küçülecek. Üretim düşerken, satışlardaki azalmaya paralel, kârlar da azalacak. Belki bazı şirket bilançoları zarar yazacak. Bunun piyasa yorumunu yatırımcıya bırakıyorum.
Paylaş