Paylaş
Uluslararası Para Fonu (IMF) heyetinin Türkiye'yi terketmesiyle, piyasalar birden karıştı. IMF heyetinin geçen haftanın ilk yarısında stand-by anlaşmasına ilişkin görüşmelerini tamamlayarak Türkiye'den ayrılmasının ardından, borsa hızla düşerken faizler de tekrar tırmanışa geçti.
IMF'nin 2 Kasım'da başlayan ve 22 Kasım'da noktalanan temasları süresince borsa 6 bin 500 puan seviyesinden 9 bin puana, bono faizleri de yüzde 80 düzeyinden yüzde 60'a kadar gerilemişti. Borsacılar aralarında, IMF'li günlerde piyasalarda yaşanan coşkuyu hatırlatarak, ‘‘Keşke IMF gitmeseydi’’ diye konuşuyorlar.
Geçen haftanın ilk gününde 9 bin puana kadar yükselen borsa, ilerleyen günlerde bir daha kendine gelemedi ve haftanın son günü IMF direktifleri doğrultusunda çıkarılan ek vergi yasasının yarattığı depremle de, 8 bin puanın altına geriledi. Hisseler haftayı yüzde 6'lık zararla kapattı.
Borsada kár satışı için ilk bahane haftanın ilk yarısında, IMF heyetinin Türkiye'de kalış süresini bir gün uzattığının açıklanması ile yaratıldı. IMF heyetinin, süreyi bir gün uzatması, piyasalarda hemen stand-by anlaşmasında pürüz çıktığı şeklinde değerlendirildi.
Ekonomik göstergelerde herhangi bir değişiklik olmamasına karşın, borsa ve faizdeki bu aşırı iyimserlik, yatırımcıları zaten tedirgin ediyordu. Bu yüzden IMF anlaşmasında pürüz çıktığı yolundaki söylentiler, hafta içinde hem yüzde 60'a kadar gerileyen bono faizlerinde yükselişe hem de 9 bin puana dayanan borsada ilk satış dalgasının gelmesine yolaçtı.
Fakat deprem vergisi borsada büyük satış için iyi bir bahane oldu. Böylece üç haftadır soluksuz yükselen borsada, ek vergi bahanesiyle ciddi bir düzeltme hareketi de gerçekleşti. 9 bin puandan dönen endeks, haftayı 7 bin 994 puandan kapattı.
Borsadaki bu düzeltme hareketinde en fazla düşüş, endeksi 9 bin puana taşıyan banka ve holding hisselerinde gerçekleşti. Önümüzdeki günlerde borsadaki bu düzeltme hareketinin sancıları devam edebilir. Alım için yeni dengelerin oluşmasını beklemekte fayda var.
Ek vergilerin borsa cephesinde, orta ve uzun vadede olumlu yansıması bekleniyor. Fakat deprem vergisinden en büyük yarayı alan bono cephesinde, her şey alt üst olmuş durumda. Kamu kağıtlarından alınacak yüzde 4 ile 19 arasındaki vergilerle Hazine'nin kasasına 3 milyar dolara yakın para gireceği tahmin ediliyor. Bankalar ise geriye dönük olarak kamu kağıtlarına getirilen sürpriz verginin maliyet hesabını çıkarmaya çalışıyorlar.
Ek vergiler, bankaların kárlarını da olumsuz etkileyecektir. Verginin bilançolarda yaratacağı hasar, bankaların taşıdığı kamu kağıdı portföyünün büyüklüğüne bağlı. Bono ve tahvil piyasasında aktif olan bankaların yöneticileri de, ek vergi oranlarını ilk duyduklarında, ‘‘İşte şimdi yandık, bu acımasızlık’’ diyerek tepkilerini dile getirdiler. Ek vergilerle tekrar yüzde 80'e yükselen bono faizleri de, piyasada yeni oluşacak dengelere göre, yön belirleyecek.
Aralık ayında Hazine'nin iç borç ödemesi açısından biraz rahat olması, ayrıca 2000 yılında devalüasyon hızının da düşeceği beklentisi nedeniyle, faizlerin tekrar inişe geçeceği konuşuluyor. Devlet Bakanı Recep Önal'ın, geçen hafta sonunda yaptığı ‘‘İçiniz rahat olsun, benim 15 Ocak 2000'e kadar iç borç ihtiyacım yok’’ sözleri de, önümüzdeki dönemde faizlerin seyri için fikir verebilir.
Paylaş