Paylaş
Piyasalarda geçen hafta Başbakan Bülent Ecevit'in ABD gezisinden umulan dış kaynağın sağlanamayacağı endişelerinin yolaçtığı hayal kırıklığı yaşandı. ABD gezisiyle bağlantılı olarak beklenen dış kaynak konusunda yaşanan hayal kırıklığı, borsa ve faiz cephesinde ise dalgalanmalara yolaçtı.
Aslında geçen haftanın en önemli gelişmesi, altın fiyatlarındaki hızlı yükseliş oldu. Ancak bu tırmanışın, Ecevit'in ABD gezisi ile hiç bir ilgisi yok. 15 Avrupa ülkesi merkez bankası yetkililerinin, altın satışlarına limit getirilmesi konusunda anlaşmaya varmaları, altın fiyatlarının hızlı yükselmesini sağladı. Altının onsunun Londra Borsası'nda 280 dolardan 317 dolara kadar fırlaması, geçen hafta Kapalıçarşı'yı da karıştırmaya yetti. Cumhuriyet Altını, bir haftada yüzde 15 düzeyinde artarak, 30 milyon liranın üzerine çıktı.
BORSADA ENDİŞE
Ecevit'in ABD gezisinden beklediğini bulamayan borsa ise umutlu başladığı haftayı yüzde 3.5'lik kayıpla tamamladı. Dahası hafta içinde 6000 puanın üzerinde tutunmayı başaran borsa, son işlem gününde, bu sınırın altına geriledi.
Borsa, 6000 puanın altına, düşük sayılabilecek işlem hacmi ile geriledi. Geçen hafta toplam işlem hacmi, önceki haftaya göre, yüzde 14 daha azalarak, 373.2 trilyon lira düzeyinde gerçekleşti. Bu rakam, borsaya para girişinin sınırlı düzeyde kaldığının bir göstergesi.
İşlem hacminin daralmasında, spekülatif işlemlerinin azalmasının da etkili olduğu konuşuluyor. Borsanın duayenleri, izlenen yıldırma politikalarının devam etmesi halinde, yakında İMKB'de spekülatörün de, spekülasyonun da kalmayacağından endişeleniyorlar. Oysa uluslararası piyasalarda olduğu gibi bizim borsamızda da spekülasyon, suç değil.
YABANCI TRAFİĞİ
Hazine'nin yıl sonuna kadar gerçekleştireceği yüklü iç ve dış borç ödemeleri ve yüksek çıkan eylül enflasyonu da dikkate alındığında, önümüzdeki dönemde, faiz cephesinin daha hareketli geçeceği söylenebilir.
Faizlerin seyri, paranın rotasında da değiştirebilir. Bol kazançlı repo günlerine geri dönülür mü, bunu kestirmek zor. Fakat borsa cephesinde, yeni beklentiler gündeme gelinceye kadar, mevcut koşullarda çok büyük bir hareketlilik ve önemli ölçüde taze para girişinden söz edemeyiz.
2000 yılına üç ay kaldı. Milenyum öncesinde 2000 sendromu nedeniyle, İMKB dahil gelişmekte olan piyasalara uluslararası kaynak akışı beklenmiyor. Aksine, riski enaza düşürmek amacıyla, yabancı fonların mevcut portföylerinden bir miktar daha satış yapabilirler.
Borsanın iki önemli göstergesi var. Bunlardan biri özelleştirmedir. Özelleştirme, borsaya yarar.
Fakat bir yıldır özelleştirme yapılmıyor. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama doğrultusunda, özelleştirmenin yıl sonuna doğru veya gelecek yılın ilk çeyreğinde, hareketlenmesi beklenebilir. Ancak bu girişimlerin bugüne faydası yok.
Halka açılmalar da borsaya yarıyor. Yine son bir yıldır ciddi boyutta, herhangi bir halka açılma olmadı. Bunlar olmayınca borsaya para girişi de olmuyor.
Piyasalarda belirsizliği, IMF görüşmeleri ve bunun sonunda varılabilecek bir stand-by anlaşması ortadan kaldırabilir. IMF ile anlaşma, Türkiye'ye yabancı fon akışını hızlandıracağı için borsa ve bono piyasaları da bundan nasibini alacaktır.
Paylaş