Paylaş
Taraftarın hissettiği bu duygunun takıma da yansıdığını maçın ilk düdüğünden itibaren gördük. Tamer Tuna’nın deplasmanda takımın sertliğini bir seviye daha artırarak çift ön liberoya dönmesinin de etkisiyle orta alanda bir savaş vardı adeta. Ancak bu savaş Göztepe’ye pek de yaramış görünmüyordu.
İlk 15 dakika içinde Osmanlı’nın yakaladığı 3 fırsatın ardından Göztepe orta alanındaki futbol sanatçısı çıkıverdi ortaya. Andre Castro... O’nun kadife ayakları rakiple savaşmaktan çok futbol topuyla sevişmeye programlanmış adeta. Portekizli maestroyu anlatmak için ilk gole bakmak yeterli. Öyle ki bir taç atışının, futbolu ‘sanat’ tadında oynayan iki oyuncuyla birleştiğinde ne denli etkili olabileceğini gösteren o gol, altyapılara ders olarak gösterilmeli. Taçtan gelen topta Jahovic Usta’nın top saklama becerisi, Castro Usta’nın savunma arkasına pas kalitesi ve Tayfur’un harika koşusu ve bitirişi gerçekten birinci sınıftı. İşte o Castro’nun ilk yarının sonunda rakibin başını döndürmesinin ardından kazandırdığı penaltı da, Osmanlı’nın bitişini müjdeliyordu Göztepe adına.
Gelelim yenilere... Solun yeni lideri Traore’de dikkat çeken ilk özellik teknik kalite... Belli ki takımın geriden oyun kurma becerisini artıracak, pas kalitesiyle hücuma çeşitlilik katacak. Şut becerisi ve bindirmelerinin de repertuarında yer aldığını gösterdi ki, bu da çok değerli.
Selçuk Şahin’i anlatmaya çok da gerek yok. Sahaya ne zaman adım atsa, takımına katkı sağlayan bir isim. Dün de kaptanlık bandını taktı, orta alana sertlik kattı, 3 puanda pay sahibi oldu.
Özgüveni her hafta artan, Tayfur ve Halil’den sonra Selçuk Şahin ve Traore’nin katılımıyla oyuncu havuzu giderek genişleyen, Tamer Tuna’nın dokunuşlarıyla ‘Oldu bu iş’ dedirten bu Göztepe’nin İzmir futboluna katkıları, ‘9 Eylül armağanı’ olarak görebileceğimiz dünkü zaferle de sınırlı kalmayacak gibi.
Paylaş