Paylaş
Seçimlerin üzerinden 100 gün geçti.
Klasiktir, siyasette 100 günün değerlendirmesi diye bir anlayış vardır.
Yöneticilikte ilk 100 de önemlidir.
İnsanlara fikir verir, nasıl bir yönetim anlayışı gösterileceğini gösterir, başarı ya da başarısızlık ile ilgili insanlara fikir verebilir 100 gün.
Genelde geçerlidir bu durum.
Ancak Orhangazi’de bu durum pek geçerli değil.
Sebebi ise Orhangazi’nin ve Orhangazi Belediyesi’nin içinde olduğu durum.
Öncelikle şunu hatırlatmakta fayda var.
Orhangazi’de 31 Mart Yerel Seçimleri’nden sonra AK Parti belediyeciliği devam etti.
2014-2019 arasında AK Parti’den Neşet Çağlayan, yeni dönemde ise yine AK Partili Bekir Aydın ile yola devam ediliyor.
İkinci sebep ise belediyenin içinde olduğu mali tablo.
Bu tablo karşısında bir belediye başkanının gelecek adına nasıl bir performans ortaya koyacağı konusunda fikir yürütmek, ilk 100 günlük değerlendirme yapmak da pek kolay değildir.
***
Daha önce yine bu satırlardan birkaç kez dile getirmiştim.
Bekir Aydın’ın zamana ihtiyacı var diye.
Bunun nedenini irdeleyecek olursak, bilindiği gibi belediye ciddi bir mali sıkıntı içinde.
Deyim yerindeyse, Bekir Aydın’ın göreve geldiği 100 günlük dönemde değil, öncesine dayanan bir zamandan bu yana belediyeye ciddi bir kaynak girişi olmadığı gibi, borçların ödenmesi ile ilgili de ciddi bir şey yapılamadı.
***
Seçimlerin öncesine gidecek olursak, hatırlanacağı gibi arsa satışları ile ilgili kararlar önceki dönemde alınmış, Neşet Çağlayan döneminde ısrarla arsaların satışının yapılıp belediyenin borç yükünün azaltılması için bir çaba vardı.
Ancak bu çabaya hem AK Parti cephesinden hem muhalefet cephesinden ciddi bir direnç gösterilmişti.
Oysa herkesin de bildiği gibi o dönemde bu arsa satışları gerçekleştirilebilmiş olsaydı, bugün belediyenin özellikle faizlerden kaynaklı borç yükü de bu seviyede olmayabilirdi.
Bilinmesi için söylemek gerek, bugün satışı oldukça güç olan arsalar için o dönemde müşteriler de vardı talipliler de.
Ancak ne oldu, ne bittiyse o dönemde arsaların satılmaması için her kesimden ciddi bir direnç yaşanmıştı.
Nihayetinde de bu direnç arsaların satılamamasına, belediyenin 31 Mart’a da mevcut borç yükü ile girmesine neden oldu.
Seçim sonrasında ne oldu peki?
Ekonomideki sıkıntı daha da derinleşti, arsaların fiyatları yeni bedel tespiti ile artırıldı ve böylece arsa satışları da bir türlü yapılamadı.
Yapılamayınca da belediyenin borç yükü de personel ödemeleri de sağlıklı yapılamadı.
Buraya kadarki mesuliyet kime ait bunu da kamuoyunun takdirine bırakmak gerek.
Bizde her zaman bir laf vardır, geçmişi bırakıp geleceğe bakmak gerek.
Şehrin menfaatleri, geleceği ve bekleyen projeler için mutlaka geleceğe bakmak zorundayız.
Mevcut yönetim ise en azından geride kalan 100 günlük dönemde bunu yapma gayreti içinde oldu.
***
Bekir Aydın’ın geride kalan 100 günlük performansına gelecek olursak, özellikle ilçeyi bazı kronikleşmiş sorunlarının üzerine kararlı bir şekilde gidiyor ve gitmeye de devam edecek gibi görünüyor.
Kaldırım işgalleri ve belediyenin yol geçen hanına dönen görüntüsü yeni dönemde artık yok.
Bunların yanı sıra, 100 günlük dönemde de özellikle mali tablonun disipline edilmesi, gereksiz personel ile yolların ayrılması, fuzuli harcamaların engellenmesi gibi olumlu adımlara da bu süreçte şahitlik ettik.
Özellikle bir şehrin kronikleşen sorunlarını çözmek kolay bir iş değildir.
Bu sorunlar üzerine ısrarla gidilmesi yeni dönemin göze batan olumlu adımları.
Tüm bunlara karşılık göze çarpan olumsuz tablolar da yok değil.
Mali disiplin adı ile asla kaldırılmaması gereken hizmetlerin kaldırılması, ilçenin tanıtımına katkı sağlayan bazı organizasyonların iptal edilmesi olumsuz yansımalar olarak söylenebilir.
Evde bakım, evde temizlik, hastaların Bursa’ya giden servislerinin iptali ve buna benzer sosyal projelerin iptali de kamuoyuna yansıyan olumsuz tablolar olarak dikkat çekiyor.
***
Tüm bu verileri bir kenara bırakacak olursak, yine de yeni bir yönetim anlayışı ile ilgili fikir sahibi olmak için 100 gün yeterli bir süre değil.
İlk 6 ayı görmek, sonrasında ilk 1 yıla şahitlik etmek, bu süreçte yaşananları değerlendirmek gerek.
Buna göre de şehrin geleceğinin ne olacağı ile ilgili fikir sahibi olunabilir.
Mevcut yönetime sabretmek, beklemek hatta yardımcı olmak herkesin görevi olmalı.
Sonrasında söyleyecek sözü olan da konuşur, yapacak eylemi olan da yapar.
Ama hiçbiri bugünün mevzusu değil.
Paylaş