Paylaş
Kim başkan olacak?
Kim kazanacak, kim kaybedecek?
Hangi partinin oy oranı ne olacak?
İttifaklar, ortak listeler, meclisler ve siyaset.
Ülke olarak tek gündemimiz yerel seçimlerdi. 31 Mart yerel seçimleri tamamlanmış, Türkiye yeni bir güne uyanmıştı 1 Nisanda.
1 yıl önceki 1 Nisan kimine şaka yaptı, kimine ise çok ciddi geldi. Kazanan koltuğa kuruldu, Kaybeden “Önümüzdeki maçlara bakacağız” deyip köşesine çekildi. O seçimlerin kazananı oldu, kaybedeni oldu.
*
Ve 1 yıl geçti.
1 Nisan 2020.
Bugün sadece Türkiye’nin değil,
Tüm dünyanın, tüm insanlığın tek gündemi var. Çin’de ortaya çıkan, Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs.
Bu öyle bir salgın ki, insanlık tarihinin görmediği türden.
Havada duramayan, ama yerleştiği yerden de bir türlü çıkmayan bir virüs.
Türkiye, koronavirüsü gündemine en geç alan ülkelerden birisi oldu.
Birçok ülkede salgın yayılmışken, Türkiye’de ilk vaka 11 Martta görüldü.
11 Mart 2019 tarihinde Türkiye bir yerel seçim sürecine doğru gidiyordu, 1 yıl sonraki 11 Martta ise korona virüsten ilk ölüm vakası ile tanıştı.
Bir yıl önce dünyevi meseleler için kavgalar yürütülüyorken, 1 yıl sonra bugün ölüm kalım mücadelesi için insanüstü çabalara şahitlik ediyoruz.
*
Ne demiş eskilerimiz.
Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin.
Ondandır ki aslolan hep bu dünyada hoş bir sada bırakabilmek.
Çünkü görüyoruz ki, bir varız, bir yokuz.
*
Gönül isterdi ki, yerel seçimlerin ardından geçen 1 yılı değerlendirelim.
Kim ne yapmış, kim hangi sözü vermiş tutamamış ya da yerine getirmiş.
Hangi belediye başkanı başarılı, hangisi beklentilerin altında kalmış...
Ama bugün öyle bir noktadayız ki, bırakın siyaseti, şehirleri konuşmayı, karnımız aç mı tok mu onu bile düşünecek halde değiliz.
Çünkü ölümün ayak sesleri tüm dünyada dolaşıyor.
*
Dünya gibi Türkiye de zor günlerden geçiyor.
Korona virüsün sağlığa verdiği zarar ile birlikte, ülkelerin ekonomilerine de ciddi darbeler vurduğunu görmekteyiz.
Türkiye bugüne kadarki müdahaleleri ve önlemleri ile bir çok ülkeden çok daha iyi durumda olduğunu ortaya koydu.
Özellikle sağlık sektörünün son yıllarda iyileşmesi, yatak sayısı, yoğun bakım yatak sayısının birçok AB ülkesinin bile çok üstünde olması koronavirüs konusunda olumlu bir tablo.
Olumsuz olan ise ne yazık ki devletin ve tüm kurumlarının mecbur kalmadıkça “Sokağa çıkmayın” çağrılarının bir türlü karşılık bulamaması.
Bilim insanları, yöneticiler, cumhurbaşkanı geride kalan 15 günlük süreçte ve bugün “Sokağa çıkmayın” çağrısı yapmasına rağmen,
İnsanların bu çağrıya yeteri kadar uymadıklarını da üzülerek görüyoruz.
Oysa virüsün kırılması, önünün kesilmesi için bu hafta ve gelecek hafta hayati önem taşıyor.
Alınan önlemlere, uyarılara harfiyen uymazsak, bu sancı bizleri çok daha kötü günlere götürecektir.
Bekliyoruz ki, herkes üzerine düşeni yapsın.
Yapsın ki, bu virüs illetinden olabildiğince kısa sürede kurtulmuş olalım.
Aksini ise düşünmek bile istemiyorum.
Paylaş