Paylaş
İDLİB
Ruslarla sürdürülen görüşmelerden henüz bir sonuç çıkmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise şubat ayının sonuna kadar süre vererek, “Soçi Mutabakatı’nın gerekleri yerine getirilemezse gereken yapılır” mesajı verdi. Herkesin aklındaki soru şu: Türkiye bu harekâtı gerçekleştirecek mi, Ruslarla karşı karşıya mı kalacak? Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın açıklamalarından yola çıkarak şu tespitleri yapabiliriz:
Öncelik hâlâ diplomaside.
Türkiye’nin isteği, öncelikle İdlib’de kalıcı ateşkesin sağlanması. Bunun için de Rusya’nın rejim üzerinde etkisini kullanması gerek.
Türk gözlem noktalarının boşaltılması söz konusu değil.
Türkiye Rusya’ya karşı bir eylem ya da tavır içinde değil. Türkiye’nin hedefinde rejim ve ateşkese karşı gelenler var.
Türkiye yeni bir mülteci dalgası ile karşı karşıya kalmak istemiyor.
Tüm olasılıklara karşı planlar yapıldı. TSK hazır.
RAND RAPORU VE DARBE İDDİALARI
Rand raporuna ve darbe iddialarına geçmeden Bakan Akar’ın açıklamaları doğrultusunda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yürütmekte olduğu büyük operasyonlara dikkat çekmek gerek. Türkiye’nin bazı oyunları bozması ve yürütülen operasyonlar Türk Silahlı Kuvvetleri’ni de bir anlamda hedef haline getiriyor. Güç odaklarının TSK’yı yıpratmaya çalıştığı ihtimalini unutmamak gerekiyor. Rakamlarla açıklayacak olursak...
OPERASYONEL SEVİYE
‘Operasyonel seviye’, NATO’da kullanılan teknik bir terim. 29 üyeli NATO operasyonel seviyesini “Aynı anda 2 büyük, 6 küçük operasyon yapabiliriz” şeklinde tanımlıyor. Türkiye tek başına bu oranın üstünde. Aynı anda daha fazla büyük operasyon, daha fazla küçük operasyon yürütebiliyor.
Buna dikkat çektikten sonra darbe iddialarına ilişkin yine Bakan Akar’ın açıklamalarından yola çıkarak şu tespitleri yapabiliriz:
TSK anayasal ve yasal çerçevede şeffaf çalışıyor.
TSK’da FETÖ ile mücadelede azalma, eksilme ve yavaşlama yok.
Rand raporu kullanılarak içeride bazı kesimler fitne, nifak üretmeye çalışıyor.
Gelelim iki önemli noktaya... Rand raporu üzerinden eksik ve yanlış tercüme ile kendisini “Amerikancı” olarak göstermeye çalışanlara Bakan Akar sert tepki gösterdi. Vesayet konusunda ise eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un ismini telaffuz etmedi ama “Aklımızdan geçen her şeyi söylersek sistem karışır, ‘Ben böyle hissettim’ demek kafaları karıştırır” dedi.
SİYASETE ALIŞTI MI?
Bakan Akar, hayatında pek bir değişiklik olmadığını söyledi. Siyasete alışmış ama üniformasızlıkta zorlanıyor. “Üniforma kolaydı, şimdi her sabah kıyafet seçmek zorunda kalıyorum. Üstelik maliyeti de yüksek” dedi. İki üniformasını ise torunlarına hatıra olarak saklamış...
Paylaş