Şart yok, terör örgütleri lağvedilecek

“Terörsüz Türkiye” başlığı ile açılan bu yeni yolda geçen yazımda çözüm süreci ile farklarını anlatmıştım. En dikkat çeken maddeyi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Tarafsız Bölge’de Ahmet Hakan’a açık açık söyledi. Ahmet Hakan’ın “Peki ya sonuç çıkmazsa? PKK/YPG ya silah bırakmazsa, ayrı devletçik olarak orada kalma israrını sürdürürse” sorusuna şu yanıtı verdi:

“O zaman askeri operasyon dışında bir seçenek kalmıyor. Askeri operasyon yaparız.”

ASKERİ OPERASYONUN ŞARTLARI

DEM Parti’nin temasları sürüyor. Temasların sonunda beklenti ikinci belki de üçüncü İmralı ziyaretinin yapılması. Ankara açısından önemli olan Öcalan’ın 28 Aralık’taki ilk görüşme sonrası dolaylı olarak yaptığı açıklamadaki aşağıda yer alan cümlenin hayata geçip geçmeyeceği.

- 28 Aralık’taki görüşme sonrası Öcalan, “Yeni paradigmaya ben de pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım” dedi.

- Bu ifade Ankara’da genel olarak “Benim gücüm bu istenileni yapmaya yeter. Avrupa’ya, Kandil’e, Edirne’ye gücüm yeter” olarak algılandı.

ANKARA’NIN İSTEĞİ

- Ankara şu an tek bir madde üzerinde yoğunlaştı. Sonrasına dair alternatifler üzerinde çalışılsa da, o alternatifler bugünün konusu değil.

- Şu an tek beklenti, PKK/YPG/PYD’nin açık ve resmi olarak lağvedilmesi.

- Terör örgütü içindeki yabancıların ülkelerine dönmeleri.

- Silahların teslim edilmesi.

- Terör örgütü içindeki Türkiye vatandaşlığı bulunanların ise adalete teslim olmaları.

- Ankara’nın gündeminde, örgütün lağvedilmesinden sonra, örgütten ayrılan tepe yöneticilerinin Türkiye’ye karşı daha dostane ilişkiler sergileyen ülkelere gönderilmesi de bulunuyor.

- Terör örgütünün lağvedilmesiyle, silahların teslimi ve Suriye içindeki örgüt üyelerinin durumu, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, herhangi bir devletçiğe ya da özerk yapıya müsaade edilmemesi öncelikle yeni Suriye hükümetinin görevi.

- Ankara süreçte hem Suriye’ye hem de Irak’a gereken desteği vermeye hazır.

- Geçmişteki süreçten birçok ders çıkaran, bölgedeki gelişmelerin tam ortasında yer alan, bu tür konularda adeta ustalaşan Ankara bu kez pazarlığa açık değil. Özellikle de üçüncü ülkelerin bu meseleye müdahil olması kesinlikle istenilmiyor.

PEKİ ABD İLE NASIL BİR İLİŞKİ GÖTÜRÜLECEK?

Amerika ve bazı Avrupalı ülkelerin yeni önerisi “Türkiye güvenlik endişelerinde haklı, Türkiye’ye saldıranlar lağvedilsin. Ancak DEAŞ’a karşı savaşanlar ve Türkiye’ye saldırmayanlar korunsun” şeklinde. Ankara’nın buna yanıtına gelince:

- İyi terör örgütü mensubu, kötü terör örgütü mensubu olmaz.

- DEAŞ’lıların bulunduğu hapishane ve kampların güvenliği konusunda başka bir terör örgütünün tehdidine boyun eğilmemeli.

- DEAŞ’lılarla ilgili her türlü önlem gerek Türkiye gerekse yeni Suriye hükümeti tarafından alınır.

- PKK ve türevleri ayrım olmadan lağvedilmeli.

- ABD’nin mevcut yönetiminden SDG’yi koruyan, kollayan;,seçilmiş Başkan Trump’tan olumlu ve olumsuz bölümler içeren açıklamalar gelse de Ankara’nın ABD’ye rağmen terör örgütüne karşı operasyonları unutulmamalı. 

- Ankara yeni yönetimin koltuğa oturmasının ardından asıl görüşmelerin başlayacağını, Türkiye’nin tavrının ve terörle mücadeleden taviz verilmeyeceğinin anlatılacağını belirtiyor.