Paylaş
Ben de Naci Hoca da telefonda yutkunarak, bazen de gözyaşlarımızı tutamadan konuştuk. Prof. Naci Görür Elazığ’da deprem olmadan önce uyarmaya başlamıştı. Süreci şöyle anlatıyor:
“- Fark ettim ki Elazığ bir deprem kentinde yaşadığını bilmiyor. Depremin geleceği belli.
- 2003 yılında kolları sıvadım, Vali, Kaymakam hepsiyle konuştum, konferanslar verdim.
- Bingöl, Adıyaman ve Malatya’nın da tehlikede olduğunu anlattım. Devlet Planlama Teşkilatı’na proje hazırladım.
- Kıvrandım, dilimde tüy bitti, 7 yıl uğraştım. 2010’da Elazığ depremi oldu.
‘İÇİME DOĞMADI, BİLİM VAR’
- Gelelim Erkenek-Maraş arasına... Bağırdık, çağırdık, yerel yönetimlerle konuştum. Düne kadar konuştum.
- 04:17’de depremi duydum, 75 yaşındayım, bir buçuk saat ağladım.
- İçime doğmadı deprem olacağı, bilim var. Bilim, bu fay hattının kırılacağını zaten söylüyordu.
- Elazığ’da kırılan fay hattındaki enerjinin bir kısmının şu an kırılan hatta transfer edileceğini söyledik.”
Sevgili okuyucularım bu büyük ve şiddetli deprem ta Mısır’dan hissedildi. Peki neden? Nasıl bir etkisi var? Yanıtlar Naci Hoca’dan:
“- 7 üzerindeki depremler adeta 1 milyon 800 bin ton üzerinde TNT patlamış etkisi yapar.
- Deprem büyük, hem kırıklar oluşturur hem kayalar hareket eder. Yerden giden dalgalar yayılır, Mısır’a kadar da hissedilir ama şiddeti daha azdır.
- Asıl depremin odak noktası yıkılır.
- En büyük tehlike bu saatten sonra artçılar. Şimdiden uyarıyorum Adana ve Hatay daha riskli hale geldi.
- 1999 depreminden sonra hızla, istekle, durmadan işe başlasaydık, 23 senede tüm Türkiye’yi depreme dirençli kentler haline getirirdik.
- Deprem, hava, su, ekmek kadar gerçektir.
- Fay kuşaklarında bulunan yerleşim alanlarını dirençli hale getirmeliydik ve getirmeliyizdir.
BU NASIL YAPILIR?
- Bir kent mikro bölgelere ayrılır. Fay sistemi, derinliği, boyu analiz edilir.
- Tehlike-risk analizi ortaya çıkarılır. Yani olası büyüklüklere göre depremde kaç mahalle yıkılır, kaç kişi ölür, ne zarar verir, rapor edilir.
- Vali, belediye ve hükümet her kent için tehlike ve risk analizlerine göre kenti yeniden yapılandırır.
- ‘Şurada bina olmaz’ der, yeşil alana çevirir, ‘şurada çok katlı bina olmaz’ der, ‘Bu alan güçlendirilmeli’ der.
- Afet Bakanlığı kurulmalı ve çok ciddi bütçe ayrılmalı.
- İlk yıl 5 yıllık plan hazırlanmalı, acil devreye alınmalı
- Gerekli tedbirler uygulanırsa 20 senede Japonya gibi oluruz.
İSTANBUL’A UYARI
- Herkes biliyor ki İstanbul’da bir deprem olursa en az 50-60 bin bina hasar alacak.
- Uyarmaktan dilimizde tüy bitti.
- Japonya bunu böyle yaptı, 7 üzerinde deprem oluyor, tesadüfen 1 ya da 2 kişi ölüyor.
- Japonya’nın yaptığını el ele verirsek biz de yaparız.”
EN BÜYÜK ACILARDAN
Sabah 04:17’ de tüm Türkiye’nin kalbine yine aynı bıçak saplandı. Erzincan, 1999 Gölcük depremi kadar büyük bir bıçak. 1999’da deprem olur olmaz yola çıkarken, Ankara’nın sonrası yok demişlerdi. Bu sabah uyandığımdaysa Ankara’nın güneyi yok dediler. Hatay milletvekili Hüseyin Yayman ile konuştum. İki ağabeyi, eşleri, ablası ve eniştesinin enkaz altında olduğunu öğrendim. Hatay Kırıkhan’da yaşıyorlardı. “Abimler göçük altında yoldayım” dedi. O saatlerdeki bilgi 120 bin nüfuslu Hatay Kırıkhan’ın yarısının yıkılmış olduğuydu. Bir yandan bölgeye gidecek arkadaşlarımızı haber merkezi ile görevlendirirken diğer yandan birçok şehirden arkadaşlarımın ya da yakınlarının göçük altında olduğu haberlerini aldım. Yardım için bölgeye gitmek isteyen arkadaşlarımın da dahil olduğu bir grupla yola çıktık. Ankara-Nevşehir arasında kar nedeni ile dört zincirleme kaza gördüm. Belki birkaç uyarının yapılmasında fayda var:
- Yardım için bölgeye gitmeyen TIR’ların ulaşımına bir süre ara verilebilir, kış lastiği olmayan sürücülere yola çıkmamaları için uyarıda bulunulabilir.
- Yakınları için canı yananların ise yine de karı ve buzlanmayı dikkate alarak, yavaş gitmelerinde fayda var diyorum.
- Bölgeye giden yollar mutlaka düzenli olarak tuzlanmalı ve açılmalı.
Nevşehir’de bir benzin istasyonunda durduk. Kalabalık benzin istasyonunda kimi ağlıyor, kimi ise endişeyle işini halletmeye çalışıyordu.
Duygu Köyçavuşu’nun annesi, babası ve kardeşi Hatay’da bir apartmanın 3. katında yaşıyorlardı. Deprem olduğu anda 3. kattan fırlayarak kendilerini sokağa atmışlar. Babasının ilk işi kızını aramak olmuş ağlayarak. Duygu Köyçavuşu, “Çok şükür hayattalar, onların yaşadığı binanın hem sağındaki hem solundaki iki bina da çökmüş” dedi.
‘OĞLUM GÖÇÜK ALTINDA’
Benzin istasyonunda gözü yaşlı Zalha Eğlence’yi gördüm. Yanına gidince, “25 yaşındaki oğlum Furkan, Osmaniye’de göçük altında” dedi ve gözyaşlarına boğuldu. 9 katlı bir binanın 2. katında Furkan. AFAD’ın onu kurtarması için dua ederken, yolda Furkan’a gidiyor.
Sonra 3 genç ile konuşmaya başladım. Donuk gözlerle Antakya’da beş katlı bir binada tüm aile üyelerinin yaşadığını söylediler. Bina çökmüş. Enkazdan Öztürk ailesinden 5 kişi sağ çıkarılırken, 3’ünün ölüm haberi onlara ulaşmış. Şimdi yoldalar.
BİZ ŞANSLI OLANLARDANIZ
Ayşe Yurdumkulu, İskenderun’da kız kardeşi, eşi ve çocukları deprem olur olmaz birinci kattan sokağa fırlamışlar. Ayşe Yurdumkulu, “Çok şükür biz şanslı olanlardanız, kurtuldular, onları burada bekliyoruz, buraya geliyorlar” dedi.
ÖNCELİĞİMİZ CAN GÜVENLİĞİ OLMALI
-1999 yılındaki Marmara depremini yerinde izlemiş bir muhabir olarak ve sonraki tüm depremlerdeki acıları yaşamış bir vatandaş olarak Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu gerçekten kabul etmesi ve bir an önce biliminsanlarıyla tüm Türkiye genelinde önlem alması gerekiyor. Gerekirse yeni bina yapılmasın, hatta yol, köprü yapımına bile ara verilsin. Önceliğimiz insanımızın can güvenliği. Madem teknolojide iyiyiz, hükümet ve yerel yönetimler el ele versin. Artık insanımız deprem yüzünden göz göre göre ölmesin.
Paylaş