Ege’nin iki yakası

Ege Denizi, Patrikhane, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Batı Trakya’daki Türkler...

Haberin Devamı

Tarih boyunca zaman zaman yaşanan yakınlaşmalara, Ege’nin coşkusuyla karşılıklı yapılan olumlu açıklamalara rağmen aslında çözülemeyen ya da kimi zaman çözülmek istenmeyen sorunlar, sonuca ulaşamayan “istikşafi görüşmeler”, tarihten kalan korku ve düşmanlık hikâyesi Türk-Yunan ilişkileri. Aynı zamanda hem tarih, hem konjonktür, hem ekonomik ve jeopolitik gerçekler, hem ortak yaşanmışlıklar nedeniyle düşmanlığın ve korkunun içinde birbirinden vazgeçmenin ne kadar zor olduğunu gösteren bir hikâye. Gelinen noktada Ege’nin iki yakasında İsmail Cem ve Yorgo Papandreu’nun dansları artık çok uzakta kaldı. Bugün dünyayı korkutan Ege’nin iki yakasındaki yönetimlerden yükselen savaş tamtamları...

Aslına bakarsanız ne kavga yeni ne de Yunanistan’ın kavga üslubu. Ege Denizi ile buluşmadan önce sırtını İngilizlere dayayan Yunanlar, bugün de görüntüde başını Fransa’nın çektiği cepheye yasladı. Ankara’ya göre o cephenin arka planını ise Türkiye’nin hemen her coğrafyada ve her konuda karşısında yer alan Birleşik Arap Emirlikleri ile Suudi Arabistan oluşturuyor.

YUNAN TUZAĞI

Haberin Devamı

Karşılıklı açıklamalar, NAVTEX ilanları ile gerilim tırmanıyor. Son olarak 5 yıl içinde 10 milyar Euro’luk silah alacağını açıklayan Yunanistan’ın amacı ne? Ankara’ya göre Yunanistan maksimalist bir politika izliyor. Amacı Türkiye’nin Yunanistan’a askeri bir karşılık vermesi, yani ateş açması. Neden mi? Bir Yunan uçağının Türkiye tarafından düşürüldüğünü ya da bir Yunan gemisinin batırıldığını düşünün... Ankara’ya göre böyle bir durumda Batı, Yunanistan’ın arkasında tek vücut olarak duracak, yani Türkiye’nin üzerine çullanacak. Kısacası Ankara’ya göre Yunanistan Türkiye’yi böyle bir tuzağa çekmeye çalışıyor. Türkiye böyle bir tuzağa düşmemesi gerektiğinin farkında. Ancak bu Türkiye’nin haklarından, hukukundan, kazanımlarından taviz vereceği anlamına da gelmiyor. Türkiye’nin politikası hakkını, hukukunu, sınırlarını, kazanımlarını sonuna kadar korumaya yönelik.

ALMAN-FRANSIZ REKABETİ Mİ?

Peki Türkiye karşıtı cephenin adeta sözcülüğünü yapan Fransa ile Türkiye-Yunanistan arasındaki gerginliği sona erdirmek için arabuluculuğa soyunan Almanya, gerçekte birlikte mi hareket ediyorlar yoksa rekabet mi ediyorlar? 2009 yılında Yunanistan’da patlak veren ekonomik krize kadar Almanya, Yunanistan’ın bir numaralı ticaret ortağıydı. İlişkileri her zaman çok iyiydi. Krizle birlikte Almanya, Yunanistan’a köklü tasarruf önlemlerine gitmesi karşılığında ciddi oranda mali yardımda bulundu. Her ne kadar Yunan halkını kemer sıkmaya zorlayan politikalar nedeniyle Almanya, Yunanların gözünde tasarruf müfettişi bir ülke olarak algılansa da Yunanistan’ın krizi atlatmasında büyük yardımı oldu. Almanya’nın Yunanistan’dan hâlâ alacağı var. Ancak bugünkü tabloda Yunanistan, Almanya yerine Fransa’yı tercih etmiş görünüyor. Hem bu nedenle, hem de Almanya’nın olası mülteci göçü ve terörle mücadele hassasiyeti nedeniyle Türk-Yunan sorunlarını dondurma konusunda daha yüksek sesle hareket edeceğini beklemek gerçekçi olmaz mı? Diğer yandan Kardak krizinin aşılmasında Ege’nin iki yakası arasında güçlü mesajlar vererek sabaha kadar telefon diplomasisi sürdüren ABD Başkanlığı’nın katkısı hatırlanmalıdır. Bu dönemin başkanı her ne kadar iki yakayı aramış olsa da belli ki savaş tamtamlarını susturacak kadar olaya müdahil olmamayı seçti. ABD Başkanlığı’nın iki NATO üyesi arasındaki kavgaya ne zaman ve ne şekilde ciddi bir biçimde müdahil olacağını ise önümüzdeki süreçte göreceğiz.

 

Yazarın Tüm Yazıları