Büyük Taaruz’a giden yol

Buraya geldikten sonra düşmanı kovmak icap ettiğinden, taarruz ederek (...) Afyonkarahisar’ını aldık. Dolayısıyla birkaç gün buralarda kalmam lazım gelecektir. Siz müsterih olunuz, inşallah duanız bereketleriyle bütün memleketi düşmandan kurtarmak kolay olacaktır.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri-Kaynak Yayınları)

Tarih 29 Ağustos 1922... Atatürk, annesi Zübeyde Hanım’a bu telgrafı cepheden yollar. Ertesi gün Yunan ordusunun “asıl kuvvetlerinin” imha edildiği 30 Ağustos’tur: Başkumandan Meydan Muharebesi. Türk ordusunun büyük zaferiyle sonuçlanan muharebe. Şimdi ben sizi o tarihten yaklaşık bir yıl önceye götüreceğim.

Büyük taarruzun önsözüne, Halide Edib’in (Adıvar) sözüyle “Türk’ün makus talihinin değiştiği ana”, 30 Ağustos Zaferi’ne giden yolun başlangıcına, Türk ordusunun son çekildiği noktaya, son mevziye...

Basrikale’ye...

Zafere ve Cumhuriyet’e giden yol Ankara’nın yanı başından geçiyor. Araba ile yaklaşık 40 dakikada gidebilirsiniz. Basrikale mevzileri, Türk ordusunun son çekilme noktası. Mevzide bulunan 38. Alay’ın önünde Duatepe, arkasında Atatürk’ün ve komutanların bulunduğu Zafertepe... 31 Ağustos 1921’de Duatepe Yunanların eline geçer. Türk askeri Basrikale mevzilerine çekilir. Bu son çekilmedir. Türk ordusu bir daha çekilmeyecektir. 10 Eylül sabahı Zafertepe’deki Mustafa Kemal Atatürk taarruz emri verir.

Mevzideki askerler helalleşir. O son çekilmedir, o son noktadır. Kanlı savaş başlar. Sisle kaplı Duatepe Yunanlardan alınır.

Polatlı ve Haymana topraklarında insanın tüylerini diken diken eden bir “açık hava müzesi” var. Bizi, tarihimizi, var oluşumuzu, bayrağımızı, şehitleri, Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatan bir açık hava müzesi... Yaklaşık 100 kilometrelik hatta, savaşın tanığı tepelerde mevzileri, siperleri görebiliyorsunuz. Üstelik bugüne kalan bir de Yunan mevzisi var. İsimsiz şehit mezarları ile dolu topraklar... 98 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ yeni şehit mezarları bulunuyor. 3 yılda 3 bin şehit mezarı bulundu.

O topraklar yaşayan tarih. Ben her ne kadar açık hava müzesi dediysem de gerçekten dört dörtlük bir açık hava müzesi haline getirilmesi gerek. 30 Ağustos Zafer Bayramı’ndan önce o toprakları Polatlı Belediye Başkanı Mürsel Yıldızkaya ve belediyenin kurduğu Tarihi Alanlar Tanıtım Merkezi Genel Koordinatörü Kadim Koç ile birlikte gezdim. Onlar anlattı, benim gözlerim doldu. Kalbim de bir kere daha Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, tüm şehitlerimiz için şükranla doldu.

Başkan Mürsel Yıldızkaya’nın önemli bir çağrısı var. MHP’li Yıldızkaya, “Merkezi hükümetin, Kültür Bakanlığımızın çok büyük destek vermesi gerekiyor. Son yıllarda bilinçlenme var. Ama biraz daha gayretli olunması gerekiyor. Aradığım yardımı bulamadım, onu söyleyeyim. Her 13 Eylül günü etkinlikler düzenliyoruz. Ama maalesef son iki yıldır sönük geçiyor. Bakanın kendisi bile iştirak etmeyebiliyor. Onun için biraz daha duyarlı olmaları gerekiyor” dedi.

Bizim geçmişimiz, tarihimiz... Gitmek de program da yapmak da kolay. Polatlı Belediyesi Tanıtım Merkezi’ni arayan her vatandaş için planlama yapılıyor.

O siperler görülmeli, o taşlara dokunulmalı, o toprak koklanmalı.

Mutlaka tarihimize, Atatürk’e, o topraklarda yatan tüm şehitlerimize yakışır bir düzenleme yapılmalı. 2012 yılından beri inşaatı devam eden ama açılamayan müze artık açılmalı.

Unutmadan: 106 kilometrelik Türkiye’nin en uzun savaş alanı, yürüyüş rotası da hazır. Mangaldağı’ndan Duatepe’ye 3-8 Eylül tarihleri arasında başta Polatlı Belediyesi olmak üzere belediyeler, Dağcılık Federasyonu, sivil toplum örgütleri ve gönüllüler ile yürüyüş düzenlenecek. Duatepe’de son bulacak rotada Kurtuluş Savaşı anlatılacak, Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimiz anılacak.

Bir kere daha 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun!