Paylaş
Yalnızlığı öğrendik. Hastalanınca ya da ölüm döşeğinde tek başına kalmanın zorluğunu gördük. Sevdiklerimize dokunamamanın, büyüklerimizi görememenin, onlara sarılamamanın ne büyük eksiklik olduğunu anladık. İnsan çok hızlı unutur. Umarım bu eksikliklerin içimizde yarattığı boşluğu tamamen unutmaz ve bundan sonrasında birbirimize daha çok önem ve değer veririz.
Teknolojinin sayısız faydasını yaşadık. İşlerimizi bir cep telefonundan idare ettik, toplantılarımızı bilgisayarlardan yaptık. Çocuklar uzaktan eğitime geçtiler. Salgın bizi teknolojiye mecbur etti. Ama herkes aynı imkâna sahip olamadı. Bundan sonra her olasılığa karşı hazırlıklı olmanın önemini anladık. Devletlerin teknoloji, teknolojiye erişim, her çocuğa bilgisayar sağlayabilme konularında hazırlık yapması gerekiyor. En kısa sürede normal hayatlarımıza dönmek istiyoruz. Normal hayatlarımıza döndüğümüzde de bir gün yeniden yaşanabilecek bir salgına karşı tüm altyapımızın hazırlıklı hale gelmesi gerektiğine şüphe yok.
Devletlerin süreçten dersler çıkararak, olası bir salgın ya da felakete karşı her an uygulamaya sokulabilecek bir eylem planı hazırlamaları gerekiyor. Alanında uzman isimlerle, kapsamlı, adım adım ne yapılacağının yer aldığı ve gerektiğinde güncellenebilecek bir yol haritası olmalı.
Dünyanın bundan sonraki yıllarda biz insanlar nedeniyle daha çok felaketlerle karşılaşacağını ve bunun mutlaka önlenmesi gerektiğini anlamalıyız. Bir başka salgın ya da en az salgın kadar yıkıcı etkisi olan küresel ısınma... Devletler istemese de vatandaşları baskı yapmalı. Küresel ısınmayla mücadele ve dünyayı korumak için gereken adımlar mutlaka atılmalı. Küresel ısınmanın kuraklık, açlık felaketlerini getireceği ve önlem alınmazsa da bunların kaçınılmaz olacağı unutulmamalı.
Tüm dünya, sağlık sektörüne yatırımın önemini gördü. Hastane kapasitesi, altyapı kadar aşı ve ilaç çalışmalarında da öncü olabilmenin ne kadar hayati olduğu anlaşıldı.
Salgının ekonomi üzerinde yarattığı tahribat ağır. Faturası kimi ülkeler için yıllarca ödenecek. Daha güçlü devletler daha hızlı atlatacak. Bir kere daha güçlü ekonominin önemi anlaşıldı.
Umarım 2021’in ilk aylarında aşıların da etkili olmasıyla salgının yarattığı karanlık dağılmaya başlar. Yarattığı her tahribatın düzelmesi zaman alacaktır. Önemli olan yola dersler çıkararak ve hataları tekrar etmeden devam edebilmektir.
2021 REFORM YILI OLACAK MI?
2021 yılında Türkiye’de neler olacak, öngörüler neler? Aslında keşke bir sihirli değnek olsa ve sorunlu alanlara dokunsa, düzeltse. Sen-ben, biz-siz ayrımı, yani siyasetin körüklediği, hakaretlerle, trollerle çevrili kutuplaşma son bulsa. Kendinden olmayanı düşman gibi görme, kendinden olmayana her türlü çirkin yakıştırmayı yapma, kısır siyasi tartışmalar, kavgalar son bulsa. Böyle bir sihirli değnek yok ama en azından umut etme özgürlüğümüz var.
Belli ki Türkiye de diğer devletler gibi başta ekonomi olmak üzere salgının tahribatını gidermek için çalışacak. İktidarın açıklamalarından yola çıkarak, 2021 için konulan hedef “reform yılı olacağı” yönünde. Önemli olan hukuk, demokrasi ve ekonomi alanlarında reformların bir an önce hayata geçirilmesi. 15 Temmuz’la mücadele nedeniyle uygulanan olağanüstü yargılama modelinden normal yargılama modeline dönüleceği belirtiliyor. Bu önemli bir adım olacaktır. Demokrasi ve hukuk devletinin güçlenmesi konularında cesur davranılmalı. ‘Ama’sız, ‘fakat’sız, istisnasız herkes için daha çok demokrasi ve adalet, 2021 yılında hayata geçirilmeli.
Paylaş