17 yılın ardından... 2004’ten 2021’e...

“İstismardan uzak, kadını bir sömürü aracı olarak görmeyen, kadını politik çıkar malzemesi haline getirmeyen her türlü eleştiriye, her türlü öneriye sonuna kadar açığız. Kadın sorunları konusunda diyaloğu, uzlaşmayı ve işbirliğini sonuna kadar devam ettireceğiz. Şunu açıkça söylüyorum ki, kadına karşı ayrımcılık cahiliye âdetidir, cahiliye töresidir ve ırkçılıktan daha ilkeldir. Haklarınız için mücadele edin. Haklarınızın verilmesini, haklarınızın size lütfedilmesini beklemeyin.”

Haberin Devamı

Haklarınız için mücadele edin, haklarınızın size lütfedilmesini beklemeyin... Bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait. Türkiye’nin AB ile üyelik müzakerelerine başladığı yıl söyledi bu sözleri. 2004 yılında... AK Parti’nin farklı eğilimleri bünyesinde bulundurarak yola çıktığı ve yine toplumun farklı kesimlerinden geniş ilgi gördüğü dönem. Bu konuşmayı 2004 yılının Kasım ayında “Cumhuriyet Kazanımlarından Avrupa Birliği’ne Türk Kadını” konulu konferansta yaptı. O yıl hükümet, eğitimi geliştirmeyi de ana hedef edinmişti. “Haydi Kızlar Okula” kampanyası ve ilk kez Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçedeki payının Milli Savunma Bakanlığı’nın payının geçmesi bu önemin göstergelerindendi.

KONGRENİN KADIN VE AİLE MESAJLARI 

O günden bugüne yani 17 yılda birçok alanda olumlu adımlar atıldı. Olumluya olumlu demek kadar yanlışa ya da olumsuza da yanlış ve olumsuz demek Türkiye’nin geleceği için çok önemli. İstanbul Sözleşmesi’nin fesih edilmesi bence yanlış bir adım olmuştur. Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk kez AK Parti Kongresi’nde konuştu ve “Kadın haklarını vicdan yerine kağıtlarda arayanlar var” dedi. Yeni dönemde eğitim, aile ve kültür politikalarının lokomotifi olacağını belirterek; “Evlilik yaşları zaten 30’lara dayanan gençlerimiz arasında hiç evlenmeyenlerin sayısı da artıyor. Bir veya en fazla iki çocuklu aile yapısı giderek yaygınlaşıyor. Ebeveynlerin her ikisinin de çalıştığı ailelerde, şayet yakında ikamet eden bir aile büyüğü yoksa, çocuklar evdeki veya kreşteki bakıcılar tarafından yetiştiriliyor. Sadece ve sadece aile içinde kazanılabilecek değerlerin, ücreti mukabili alınan hizmetler yoluyla ikame edilemeyeceği açıktır” dedi. Cumhurbaşkanı’nın “Haklarınız için mücadele edin” sözünden hareketle;

Haberin Devamı

Aslında mesele kadın hakları konusunda elde edilmiş bir kazanım. Keşke bu kazanımdan vazgeçilirken kadınlara sorulsaydı.

Ana meselelerden biri vicdan. Vicdan kadar eğitim, kültür, sağlıklı bir ruh hali, nezaket ve merhamet gibi erdemler de önemli. Tüm toplumdaki bireyleri bu alanlarda belli bir çıtaya yükseltmek imkansız olduğu için kağıtlara yazılan kurallar hayâti oluyor.

Haberin Devamı

Sözleşmenin fesih edilmesinin ardından bazı kesimlerin kullandıkları dili de gördük. Onlar düzenlemelerin adına değil ruhuna karşılar.

Her insanı sadece insan olduğu için birbirine eşit, sevgi ve saygıya layık görmesi gerekenlerin yaptığı şaşırtıcı açıklamalar da kurallara gerçekten ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Bu konuda her geri adım büyük sorunu daha da çözümsüz hale getiriyor. 

Belli ki kadının yerini bizlerin gördüklerinden bambaşka bir noktada görenler var.

Oysa “Haydi Kızlar Okula” kampanyasını hatırlayın. Nereden nereye geldik. Kız çocuklarımız okumalı, meslek sahibi olmalılar, çalışmalı ve kariyer yapmalılar. Kendi ayakları üzerinde duran kadınlar daha güçlü ve sağlıklı çocuklar yetiştirir. Nitelikli zaman geçirirler, kimseye muhtaç olmadan, dayak yemeden, hakkını hukukunu koruyarak, kimsenin attığı dayağa katlanmak zorunda olmadan büyütürler çocuklarını. Dayak yiyerek, şiddet meraklısı ya da kadını ikinci sınıf gören birine katlanarak beş hasarlı çocuk büyütmektense, sapasağlam bir çocuk büyütmek daha iyi değil midir?

Haberin Devamı

Ândre Comte-Sponville Büyük Erdemler Risalesi’nde sorar, “Kanlı cinayetlerin hemen hemen tümünün erkekler tarafından işlenmiş olmasının yalnızca bir tesadüf olduğuna kim inanabilir?”... Bitirirken Comte-Sponville ile noktalayalım: “Şiddetsiz bir yüreklilik, sertliği olmayan bir kuvvet, öfkesiz bir sevgi” dileğiyle...

Yazarın Tüm Yazıları