Paylaş
Değeri milyon dolarları bulan sanal eserler lüks tüketici sınıfı için yeni bir gösteriş aracı olmaya başladı.
NFT’ler, markalara, kitleleriyle konuşabilmeleri için yenilikçi bir etkileşim alanı yaratıyor. Önümüzdeki dönemde, Hermes’in ürettiği ilk Birkin çanta gibi, koleksiyonerlerin peşinde koştuğu, sınırlı sayıda üretilen NFT’ler hayatımızın parçası olacak.
Ama asıl soru şu?
Görmediğimiz, dokunamadığımız dijital eserler, tasarımlar ve videolar bizim gibi geleneksel kafalar tarafından benimsenebilecek mi?
Dijital ve fiziksel dünyanın iç içe geçtiği, sonu gözükmeyen teknoloji girdabı içinde oyunun kuralları yeniden yazılırken burada en avantajlı kişilerin teknoloji içine doğan Z kuşağı olduğunu düşünüyorum.
Çünkü “üzerime giyemediğim bir elbiseyi neden couture fiyatına alayım” sorusunun yanıtını bulamıyorum.
Geçtiğimiz aylarda Karl Lagerfeld’in fotoğrafları bir blokchain platformu olan Lukso’da tescillendi.
LVMH gibi moda dünyasını elinde tutan büyük güçler oyunun parçasında ne şekilde konumlanabileceklerini planlamaya başladılar. Bu adımlar bile koskaca moda sektörünün konuya dahil olacağının sinyallerini açıkça veriyor. NFT piyasasında her eser tek ve toplam eser sayısı son derece limitli. Yani az olan değerlidir felsefesi dijital ortamda da devam ediyor.
Anlayacağınız NFT sahibi olmak sosyal prestije dönüşmüş durumda.
“Ama satın alınan dijital tasarımları ve eserleri sergileyebilecek sosyal medya kanalları veya e-ticaret platformları olmadan son kullanıcılar bunun gösterişini nasıl yapacak” gibi birçok soru da var.
Hayatımızın çoğunu online olarak yaşadığımızı göz önünde bulundurursak, geleneksel kalıpların dışına çıkma zamanı yavaş yavaş geliyor gibi gözüküyor. Lüks markalar için NFT büyük potansiyel kaynağı olduğuna göre belli ki hepimizin bildiği “sahip olma” dürtüsü yeniden kodlanacak.
Sonuçta moda fiziksel alanda bizlerin hayatında olduğuna göre yakın gelecekte NFT ile birlikte gardıropla vedalaşma zamanı mı geliyor...
Modayı minimum çevresel maliyetle deneyimlemek ve bunun etrafında yeni bir evren yaratmak dijital dünyanın sunduğu en önemli fırsatlardan biri de olabilir.
Belki sıfır atık ile sürdürülebilirlik felsefesinde aranan devrimin cevabı da bulunmuş olabilir.
Bazı sanatçılar ve tasarımcılar NFT’leri benimseyerek kendi eserlerini NFT olarak satışa çıkarmaya başlarken, daha geleneksel olanlar ise bu yeni sanat dalını yüzeysel ve saçma olarak tanımlıyor.
Ben ise iki düşünce arasında kalanlardanım.
İnsan merak etmeden duramıyor... Modayı nasıl bir dönem bekliyor? Zaman içinde sadece dijital olarak mı var olacağız?
Bu soruları Chanel’in bir elbisesini NFT olarak aldığımız gün yeniden soracağım.
Bakalım bunun için ne kadar beklememiz gerekecek...
Paylaş