Paylaş
YÖK'ün üniversitelerdeki seçim sonuçlarını dikkate almadan yaptığı değerlendirmeleri savunma olanağı yok.
Öğretim üyelerinin eğilimlerine saygı duyulmayacaksa yapılan seçimin bir anlamı kalmaz.
Böylece demokratik üniversite ilkesi daha işin başında, yönetici seçme aşamasında yok edilmiş olur.
Bugün yaşadığımız olay özetle budur.
Bazıları şunu savunuyor: ‘‘Seçimle yönetici seçme yöntemi üniversiteleri kamplara ayırır.’’
Peki, hem seçim yaptırmak, hem de en yüksek oy almış adayları saf dışı bırakıp sadece 1 oy almış olanları cumhurbaşkanına sunmak üniversiteleri ne hale getirir acaba?
Görevinin ilk aylarında vicdanları rahatsız eden böyle bir listeyi geri çevirmekten başka cumhurbaşkanı ne yapabilirdi?
Ama keşke olay böyle bir zıtlaşma noktasına getirilmeden çözümlenebilseydi.
Türkiye gibi çok duyarlı dengelerin geçerli olduğu bir ülkede Çankaya sorun çözen bir makam olma durumundadır.
Bunu geçtiğimiz dönemde çok sık yaşadık.
Çankaya'nın çok kritik olayları çözmedeki ustalığı Türk demokrasisinin güvencesi olmuştu.
Birçok badire bu sayede atlatılmıştı.
* * *
Şu gerçeği hiçbir zaman göz ardı etmemek gerekir.
Aşırı uçlar hiçbir zaman demokratik bir üniversite peşinde değillerdir.
Çünkü üniversiteler onların ideolojilerini yaymak için en uygun ortamlardır.
En etkili eylemleri heyecan dolu olan gençleri kullanarak yaparlar.
Türkiye'ye siyasi İslam'ı egemen kılmak isteyen gazetelerdeki yayınlara bakın.
Çankaya ile YÖK arasındaki anlaşmazlığı nasıl tahrik ediyorlar?
Üniversitelerde dini ideolojilerin rahatça sergilenmesinin engelleyicisi olarak gördükleri hedef adam Kemal Gürüz'ün istifası için koro halinde tempo tutmaya başladılar.
Sanki her şey Gürüz'ün devrilmesiyle hallolacak, üniversitelerde istedikleri gibi at oynayabilecekler.
Eğer üniversiteler tatilde olmasaydı şimdi hepsinde eylem üstüne eylem yapılacak, itişmeler, kakışmalar, kavgalar, gürültüler kıyamet kopacaktı.
Üniversite sorunları kavga ortamı yaratmak için pusuda bekleyen militan gruplara fırsat vermeden çözülmelidir.
Halk kavgadan bıktı, usandı. Yeniden kargaşa istemiyor.
* * *
Üniversitelerin birer demokratik bilim kurumu haline getirilmesi için reform niteliğinde yeni düzenlemelere gereksinim olduğu artık kaçınılmaz bir gerçektir.
Parlamentonun bu işe ciddi olarak eğilmesi gerekir.
Dünya artık bilgi çağının derinliklerine inmeye başladı. Biz kapısından giremedik.
Hálá üniversitelerin nasıl yönetilmesi gerektiğini bile çözmüş değiliz.
Henüz ‘‘Rektörleri seçimle mi, yoksa atama ile mi göreve getirelim’’i tartışıyoruz.
Dünyayla bütünleşen, dünyayı anbean izleyen büyük bir genç nüfusumuz var.
Bu çocukları üniversite olamamış kurumlarda öğrenim görme zorunda bırakmak kadar bu ülkeye yapılacak büyük kötülük olamaz.
Sayın başbakanın, yardımcılarının bu konuya bir an önce eğilmeleri ve üniversitede reform çalışmalarını hemen başlatmaları gerekir.
Herkes ‘‘Benim üniversitem, senin üniversiten’’ kavgasını bir tarafa bırakıp bilimin ağırlıkta olduğu çağdaş üniversiteleri yaratmanın sorumluluğunu taşımalı.
Türkiye'nin kurtuluşunun, çağı yakalayabilmesinin sırrı burada.
Paylaş