Paylaş
TÜRKİYE'de devlet düzeni bir garip işler. Dünyanın birçok ülkesindeki düzene hiç ama hiç benzemez.
Bizdeki düzende hak, hukuk, sosyal adalet, insan hakları, her türlü özgürlük ve demokrasi káğıt üzerinde vardır ama pratikte pek geçerli değildir.
Bizdeki düzen bir sürü tüfeylinin devlet sırtından geçinmesine, halkın parası çalmasına göz yumacak şekilde yozlaştırılmıştır.
Örneğin bizde işadamı kılıklı bir takım açıkgözler banka satın alıp, halktan para toplarlar, sonra onları ceplerine indirip boş bankayı devlete teslim ederler.
Devlet de o bankaları alır, halkın rızkından keserek içini doldurur.
Bankanın içini boşaltanlar da götürdükleri trilyonları muhteşem malikánelerinde, yatlarında, özel uçaklarında afiyetle yerler.
İşte onun için 80 bankanın faaliyet gösterdiği Türkiye'de bu yüzden 10 banka milyarlarca dolarlık zararla devletin başına kalır.
Şimdi o bankaların zararları gariban halkın cebinden karşılanıyor.
Böyle bir düzen olabilir mi?
Çalıştırdığı memura, işçiye yüzde 10'dan fazla zam yapmayan devlet bir sürü tüfeylinin götürdüğü trilyonları karşılıyor.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun...
Soyan mı suçlu, soyduran mı? Siz karar verin.
Dünyanın hangi ülkesinde her türlü soyguna açık bir devlet düzeni var?
Dünyanın hangi ülkesinin halkı bizimki kadar hakkını arama konusunda aldırmazlık içinde?
* * *
Bir işadamı anlatmıştı.
Sahibi olduğu grubun bütün kurmayları bir banka satın almaları gerektiğini ısrarla önermişler.
Bunun üzerine bir banka satın almışlar. Hikáyenin gerisini işadamının kendi ağzından dinleyelim:
‘‘Bankayı aldığımız gün gruba bağlı bütün şirketlerin sorumlularını topladım. Onlara, ‘Hiçbiriniz bu bankadan bir tek kuruş bile kredi kullanmayacaksınız. Bu kesin talimatımdır' dedim.
İlk zamanlar bu talimatıma uydular.
Ama sonra yaptığım denetimlerde baktım ki birçoğu bizim banka ile kredi işlerine girmişler.
Hemen müdahale ettim.
‘Efendim yasal sınırlar içinde kalıyoruz. Bunun bir sakıncası yok’’ dediler.
Baktım olacak gibi değil, denetlemem mümkün olmuyor. Hemen emir verdim ve bankayı sattık. Ben de bu dertten kurtulmuş oldum.’’
Bu olayı anlatan işadamı belki zaman zaman kredi bulmada zorlandı, belki banka sahibi olmanın rahatlığını yaşayamadı ama saygınlığından hiçbir şey yitirmeden, başı ağrımadan, hepsinden önemlisi de geceleri başını yastığa koyduğu zaman rahat rahat uyuyarak bugünlere geldi.
* * *
Benin konum değil ama Egebank'ı Murat Demirel satın aldığı zaman çok kişiden ‘‘Bu banka batak. Bu çocuk deli mi, neden bunu aldı?’’ diye duydum.
Murat Demirel'in Egebank'ı neden aldığı bugün anlaşılıyor.
Murat Demirel ve diğerleri gibi banka alıp içini boşaltmayı düşleyen açıkgözler, kötü niyetliler dünyanın her ülkesinde vardır.
Amerika'da da, Avrupa ülkelerinde de...
Ama oralarda Türkiye'deki gibi insana istediği gibi at oynatmazlar.
Göz göre göre soygun yapmasına izin vermezler.
Çünkü devlet sistemini ona göre kurmuştur.
Denetimini yapar, kötü niyetlileri anında enseler.
Bizde devlet uyanana kadar atı alan Üsküdar'ı geçiyor.
Adam bankanın içini boşaltıp, trilyonları götürdükten sonra bankaya el koysanız ne yazar, koymasanız ne yazar?
Hep söylüyoruz, Türkiye'de olan namuslulara oluyor.
Paylaş