Paylaş
YAŞANMAMIŞ bir soykırımın suçlusu ilan edilmek, hem de bunun bir dost ülke tarafından yapılması, doğal olarak insanı öfkelendiriyor.
Üç-beş oy uğruna uzun soğuk savaş yıllarındaki kader birliğini, Kore'yi, Körfez Savaşı'nı ve 52 Türk diplomatın katledilişini unutarak Ermeni oyunlarına alet olan Amerikalı politikacılara öfke duymakla Türk ulusu yerden göğe kadar haklıdır.
Ancak bu öfkeyi gemleyememek de düşülecek en büyük hata olur.
Hele Ermenilerin ekmeğine yağ sürecek yaptırımlara yönelmek, bizi dönüşü olmayan yanlışlara götürebilir.
Yaşamını dış politikaya vermiş olan diplomat-siyasetçi Kamran İnan, zararla oturacağımız öfkeye kapılmamak için iki noktaya dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor:
‘‘Öncelikle ABD sistemini iyi tanımamız gerekir. ABD'de yönetim ile kongre ayrıdır.
İkincisi, Amerika'da lobiler politikacılar üzerinde çok etkilidir.’’
Ankara yaptırım kararları almak durumunda kalırsa, Amerika'nın bu özelliklerini göz önünde bulundurmak zorunda...
Yoksa ölçüsüz tepki, Türk-Amerikan ilişkilerini olumsuz yönde etkiler.
Kamran İnan çok deneyimli bir diplomat-politikacı.
Uyarılarını yaparken bunları doğrulayan ilginç anekdotlar anlatıyor:
‘‘Amerikalı politikacılar dünyayı izlemezler. Olayları da pek bilmezler. Kıbrıs harekátından sonra bir Temsilciler Meclisi üyesi bana ‘Siz bizim NATO müttefikimize saldırdınız' dedi. Çok şaşırdım. Sonra anladım ki adam Kıbrıs'ı Yunan toprağı sanıyor.
Ona oturdum, uzun uzun Kıbrıs'ı anlattım. O zaman da o şaşırdı.’’
* * *
İnan’ın başından geçen bir başka ilginç anekdot da şöyle:
‘‘Bir gün bir Temsilciler Meclisi üyesiyle randevum var. Adamın ofisine gittim. Beni görünce şaşırdı, ‘Ben bir Türk milletvekili bekliyordum ama siz geldiniz' dedi. Ben de ‘Beklediğiniz Türk milletvekili benim' deyince adam şaşkın şaşkın suratıma baktı, ‘Ama ben sizi şalvarlı, fesli sanıyordum' diye kekeledi.’’
Bu iki anekdot, Amerikalıların kendi dünyalarının dışındaki dünyaya karşı ne kadar ilgisiz olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Onun için Amerikalı politikacıları, ortada bir neden olmasa da sık sık uyarmak, onları bilgilendirmek gerekiyor.
Kamran Bey, ‘‘4-5 yıl öncesine kadar biz bunu rutin bir şekilde yapardık. Ama şimdi artık yapılmıyor’’ diyor.
Son dakikada gönderilen heyet sizce etkili olmadı mı?
‘‘Çok geç kalındı. Bir yarar sağlamadı. Bu iş haziranda belliydi. Ankara, tasarı ancak komisyona gelince ayağa kalktı.’’
Amerika'da 300 bine yakın Türk var. Onlar neden etkili olamıyor?
‘‘Aslında iyi organizeler, ama Ankara'dan yardım göremedikleri için güçlü bir lobi oluşturamıyorlar. Bizim Amerika'daki tek lobimiz Pentagon, ancak o da kongre üzerinde etkili değil.’’
* * *
Kamran İnan'a, tasarının Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'nda kabul edilmesi durumunda ne yapmak gerektiğini soruyorum.
‘‘Önce şunu iyi saptayalım. Ermenistan'ın hava, deniz ve kara çıkışı bana bağlı. Bu çok önemli bir kozdur. Türkiye bu kozu etkili bir şekilde kullanabilir. Ermenistan bu girişiminin sıkıntısını biraz çekmeli.’’
Yaptırım olarak neler yapılabilir?
‘‘Kesinlikle duygusal davranmamak gerekir. Kıvrıkoğlu'nun gezisinin ertelenmesi yerinde bir mesaj. Ama iş İncirlik'in kapatılmasına kadar götürülmemeli.’’
Kamran İnan, yaptırım kararları alınırken bir noktaya çok dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor:
‘‘İşin içine tehdit sokmamalıyız. Bu tepki alır.’’
Bu uyarı çok doğru.
Duyduğumuz öfkeye kapılıp tehdide yönelmek, Türkiye gibi büyük bir ülkeye yakışmaz.
Paylaş