Tufan Türenç: TEM bile sinek avlıyor






Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

BİR ülkede eğer ekonomi üç ay içinde iki kez duvara toslarsa orada hükümet istifa eder.

Bununla da kalmaz o ülkede başbakan, koalisyonun öteki liderleri de parti başkanlığından ayrılarak siyasetten tamamen çekilirler.

Demokratik ülkelerde bunun tersi olamaz.

Ama burası Türkiye, bizim ülkemizde kimse kılını kıpırdatmaz.

Bunları sadece bugünkü hükümeti kastederek yazmıyorum.

Çünkü Türkiye'de ihtilaller hariç gelmiş geçmiş bütün hükümetler istifa müessesesini kullanma onurluluğunu göstermedi.

Bir defa da 1979 ara seçimlerinde istifa müessesesi işledi. Ecevit büyük bir yenilgiye uğrayınca başbakanlığı bırakmak zorunda kaldı.

Turgut Özal ise 1989 yerel seçimlerinde oyu yüzde 21'e düşmesine rağmen istifa etmedi, üstüne üstlük bir de cumhurbaşkanı seçildi.

Yani işin özeti, Türkiye'de öyle demokratik ilkeler filan işlemez.

Kamuoyu da bu konularda fazla duyarlı değildir.

Toplum, istifa etmeme yüzsüzlüğüne pek aldırmaz.

* * *

Hadi birinci krizi sineye çektik diyelim, ama ya ikincisi...

Bunu halka yaşatmaya, insanları böylesine sıkıntılara sokmaya kimsenin hakkı yok.

On dört ay önce hükümet bir program ortaya koydu. Halktan özveri istedi.

Halk, ülkenin geleceği için bu sıkıntılara gıkını çıkarmadan katlandı.

Ama hükümet üzerine düşenleri yapmadı, işi sürekli savsakladı durdu.

Bu yüzden de program tutmadı ve ülke ağır bir ekonomik krize girdi.

Şimdi yeni bir program için halktan yine özveri isteniyor.

Politikacılar herhalde ülkeden yükselen feryatları duymuyorlar ya da duymak için kulaklarını tıkıyorlar.

Şaka değil, ülke yanıyor, on binlerce insan işlerinden güçlerinden oldu.

Küçük firmalar, küçük esnaf arasında iflaslar birbirini kovalıyor.

Bakın iş nerelere kadar uzandı. Gazeteden eve ulaşmak için her gün gittiğin TEM otoyolu, havaalanı pistine döndü.

Bomboş.

Gazeteden çıktıktan sonra hiç gaz kesmeden Etiler'e gidiyoruz.

Krizden önce aynı yolu bazı gün bir saatte, bazı gün bir buçuk, iki saatte alabilirdik.

Bu yüzden de bir sürü randevumuza yetişemezdik.

Köprü gişelerinde bile alıştığımız o yığılmalar yok.

Neden?

Gazetenin şoförlerine soruyorum, ‘‘Benzin zammı’’ diyorlar.

* * *

Benzin zammının trafiği bu kadar rahatlatacağını zannetmiyorum. Biz ne zamlar gördük, o zamanlar hiç böyle olmadı.

Bu daha çok psikolojik gibi geliyor bana. İnsanların ağızlarını bıçak açmıyor.

Çarşı pazarda vitrinler yüzde yetmişlere kadar varan indirim yazılarıyla dolu.

Hatta bazı mağazalar, bir mal alana bir mal da bedava veriyor.

Süpermarketler bazı kalemlerin fiyatlarını dondurduğunu ilan ediyor.

Bütün bu çabalara rağmen alışverişte bir canlılık sağlanamıyor.

İnsanlar zorunlu harcamaları dışında paralarını kullanmak istemiyorlar.

İnsanlar korkuyor, geleceklerinden endişe ediyor.

Yoksulu da, varlıklısı da bugün aynı korku psikozuna sürüklenmiş durumda.

Kemal Derviş'in ‘‘Güvensizlik ortamını aşmak zorundayız’’ dediği bu işte.

Halkın siyasetçilere on paralık güveni kalmadı. Bu güven kurulamazsa programın başarısı zorlaşır.

Politikacıların artık akıllarını başlarına toplaması lazım.

Siyasi ve kişisel çıkarlar uğruna ülkenin geleceğini tehlikeye atmaya kimsenin hakkı yok.

Yazarın Tüm Yazıları