Paylaş
MİLLETVEKİLİ Meclis kürsüsüne çıkıyor, hem kendi genel başkanına, hem de başbakana siyasi nezakete sığmayan bir uslupla eleştiriler yöneltiyor.
Görüşülmekte olan tasarıya bir milletvekilinin karşı çıkması ve düşüncelerini kürsüden açıklaması en doğal hakkıdır.
Buna kimse bir şey söyleyemez.
Ama bu eleştirilerin siyasi nezaket sınırları içinde yapılması gerekir.
Ama MHP İçel Milletvekili Ali Güngör bırakın nezaketi, terbiye sınırlarını da çiğneyerek, partisinin içinde olduğu koalisyon hükümetinin başbakanına şu hakaret dolu sözleri söylüyor:
‘‘Sayın Ecevit'in geleneğine vatan hainlerini affetmek yabancı gelen bir husus değildir.’’
Bununla da kalmıyor bu kez kendi genel başkanına dönüyor ve onun gözlerinin içine baka baka şöyle diyor:
‘‘Bu derece çirkin ve tehlikeli af yasasını MHP teşkilatının ve ülkücülerin kabul etmesi mümkün değildir.’’
Meclis geleneklerini, siyasi nezaket kurallarını hiçe sayarak, çıktığı kürsünün saygınlığını çiğneyerek söylenen bu sözleri Ecevit hiç tepki göstermeden dinliyor ve kalkıp yanıt vermeye değer bulmuyor.
Bahçeli ise yüzünde beliren acı bir tebessümle büyük üzüntü duyduğunu saklayamıyor.
Ali Güngör ise hem kendi genel başkanına, hem de başbakana karşı bütün nezaket kurallarını çiğneyerek sarf ettiği sözlerden en ufak bir rahatsızlık ve üzüntü duymadan geçip yerine oturuyor.
İşin daha acı yanı Ali Güngör yaptığı nezaketsizliğin bilincinde bile olmadığı izlenimi veriyor.
* * *
DYP Genel Başkanı Tansu Çiller partisinin grup toplantısında alkışlar arasında konuşmasını yapmak üzere kürsüye geliyor.
Çiller kendisi ekonomist olduğu ve 1994'teki krizde büyük deneyim kazandığı için ekonomik krizi ele alıyor ve bazı değerlendirmeler yapıyor.
DYP Genel Başkanı hükümetin ekonomi politikasına sert eleştiriler yöneltiyor ve krizin atlatılması için IMF ile varılan anlaşmayı yerden yere vuruyor.
Tansu Hanım eleştirilerini sıralarken sinirleniyor ve uzun zamandan beri sürdürdüğü kavgasız muhalefet anlayışını terk ederek hırçınlaşıyor.
Bir ara o kadar kızıyor ki siyasi nezaketi unutup şöyle diyor:
‘‘....Bizde IMF ile müzakere edecek siyasi irade yok. Birileri geliyor, ‘Al bunu imzala' diyor, imzalıyorlar. Sonra da okuyorlar. Titrek titrek okuyorlar...’’
Tansu Hanım’ın bana göre siyasi nezaket dışı bu sözlerini DYP milletvekilleri de yadırgamamış olacaklar ki uzun uzun alkışlıyorlar.
Tansu Hanım'ın sözlerini büyük bir içtenlikle onaylıyorlar.
Ecevit kendisine yapılan bu hakarete de bir yanıt verme gereği duymuyor.
İşin ilginç yanı her konuyu soran gazeteci arkadaşlar bu nezaket dışı sözlere bir yanıtı olup olmayacağını Ecevit'e sormama inceliğini gösteriyorlar.
* * *
İnsan Hakları Komisyonu'nda ölüm oruçları tartışılırken olayın araştırılması ve gerekirse arabuluculuk yapılması için bir alt komisyon kurulmasına karar veriliyor.
Her parti alt komisyona bir aday öneriyor. MHP de Ankara Milletvekili Mehmet Aslan'ı gösteriyor.
Aslan görevi kabul etmiyor. Gerekçesi ise şöyle:
‘‘Ben alt komisyonda filan görev almam. Gebersinler.’’
Komisyon üyeri tepki gösterince de şunları söylüyor:
‘‘Ne yapalım, altlarına mı yatalım?’’
Bu nezaket dolu sözler de bir milletvekilinin önemli bir soruna yaklaşımı...
Eleştiri politikanın tuzu biberidir. Eleştirisiz politikanın tadı olmaz.
Bu nedenle eleştiri yapmak politikacıların en doğal hakkıdır.
Ama bu hakkı nezaket kurallarını çiğneyerek kullanan politikacı büyümez, küçülür.
Paylaş