Paylaş
GÖRÜNDÜĞÜ kadarıyla parti tabanı Deniz Baykal'ı istiyor.
Aradan geçen 15 ay, CHP'lilere partinin Deniz Baykal'sız yürümeyeceğini göstermiş olmalı.
Taban, parlamento dışında kalan CHP'nin eksikliğinin seçmenler tarafından algılandığına içtenlikle inanıyor.
Seçmenin, 18 Nisan'da öfkeyle sandık başına gitmesinin ülkeye nelere mal olduğunu gördüğü, aynı yanlışı tekrarlamayacağı kanısındalar.
Onun için Deniz Bey'in yeniden lider olmasını istiyorlar.
Çünkü partinin sesini en iyi onun duyaracağını söylüyorlar.
Aslında Deniz Bey siyasi atağını mayıs ayında yapmayı planlıyordu.
Ama Altan Öymen'in zorlamasıyla ortaya çıkan yeni durumda tabandan gelen isteklere karşı koyamadı ve genel başkanlık mücadelesini öne aldı.
Bu beklenmedik genel başkanlık yarışı Altan Öymen'in tüzük kurultayını seçimli kurultaya dönüştürmesiyle zorunlu hale geldi.
Partililere göre Öymen'in meydan okumasına Deniz Bey'in sessiz kalması zaten düşünülemezdi.
Cumartesi günü yapılacak kurultayda Baykal'ın seçileceği kanısı partililer arasında yaygın.
Ancak bundan sonrası ne olacak?
Olaylar nasıl gelişecek?
Deniz Baykal adında odaklanan ve partiyi parlamento dışında bırakan seçmen öfkesi nasıl giderilecek?
* * *
Bu soruların yanıtlarını Deniz Baykal'ın sergileyeceği yeni liderlik performansı verecek.
Geçtiğimiz 15 ay içinde derin bir özeleştiri dünyasında yaşamış olması gereken Baykal yaşadıklarından özlü dersler aldığını, kuraltayda delegelere ve kamuoyuna açık yüreklilikle anlatacak mı?
Yaptığı hataları kabullendiğini, bunları yinelememek için nasıl bir politika yürüteceğini ayrıntılarıyla ortaya koyacak mı?
Örneğin, Tansu Çiller'i siyaseten bittiği anda iki kez kuyudan çıkararak ülkenin yazgısını nasıl etkilediğini itiraf edecek mi?
ANAP-DSP koalisyonunu Apo'nun İtalya'da yakalandığı çok kritik günlerde bozmak gafletinde bulunduğunu, bunun çok önemli bir yanlış olduğunu kabul edecek mi?
Yalım Erez'in seçim hükümeti kurmasını zorlaştırıp Ecevit'in başbakan olmasını sağladığını, bu yanlışının da CHP'yi sandıkta baraj çizgisinin altında bıraktığını söyleyecek mi?
Herhalde bunları tek tek sayacak...
Sonra da delegelere ve halka dürüstçe ‘‘Bu 15 ayda bütün bunları gözden geçirdim, hatalarımı gördüm. Bunlardan önemli dersler çıkardım’’ diyecek.
* * *
Dışardan sakin, sessiz gibi görünen ama kendi iç dünyasında fırtınalarla dolu bir 15 ay geçiren Baykal'ın böyle bir olgunluğu göstereceğine inanıyorum.
Eğer bunu yaparsa büyüyecek.
Türk seçmenine de umut verecek.
Onun gibi iyi yetişmiş bir politikacının geri dönüşü Türk demokrasisi için de önemli bir kazanç olacak.
Partili, partisiz, seven, sevmeyen herkes CHP'nin Türk siyaset yaşamının temel direği olduğunu, parlamentonun onsuz olamayacağını şu geride bıraktığımız 15 ayda gördü.
İşte Baykal'ın ve CHP'nin en büyük sermayesi de bu.
Bu şans iyi kullanılmalı.
Baykal'lı CHP, seçmenin ülkesini gönül rahatlığıyla emanet edeceği adaletli, hakkaniyetli, dürüst, insan haklarına, hukuk devleti ilkelerine saygılı, demokratik, laik cumhuriyete sahip çıkan, çağdaş bir kitle partisi olmak zorunda.
Paylaş