Tufan Türenç: Onları affedeni Tanrı bile affetmez

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

BEN bildim bileli yolsuzlukla mücadeleler hep böyle heyecanlı başlar, hızlı gelişir, ama zamanla önce hız keser, sonra da tavsar gider. ''Allem kallem'' derken, yakalananların bu işlerden yakasını sıyırması sağlanır.

Bugünlerde yıllardan beri değişmeyen bu kuralın hazırlıkları yapılıyor gibi geliyor bana.

Başta ''Bankaları zarara uğratanlar (Dikkat edin bankaları soyanlar, hortumlayanlar demiyorlar) aftan şartlı olarak yararlansınlar. Yani borçlarını faizleriyle öderlerse af kapsamına alınsınlar'' derler. Bunu kabul ettirirlerse zaten iş bitmiş demektir. Sonrası kolay.

Önce cezaevinden çıkarılırlar, sonra bu saygın işadamlarıyla pazarlık masasına otururlar.

Gizli kapılar arkasında işler bir güzel bağlanır; borçlar Türk parasına çevrilir, makul bir faiz konularak uzun süreye yayılır ve iş tatlıya bağlanır.

Bu kez de olacağı budur. Yapılmak istenen net ve açık. Bakmayın dediklerine; hükümet banka hortumlayanları afla karışık bal gibi kurtarıyor. Gerekçe de hazır:

''Ekonomi olumsuz etkilenmesin, üretim ve yatırımlar aksamasın, işsizlik artmasın.'' Tabii yerseniz... Hoş yemeyip de ne yapacaksınız?

* * *

Yıllar önceydi, o zamanlar Milliyet'te çalışıyordum. Bir gün gazeteye genç bir adam geldi ve genel yayın müdürüyle konuşmak istediğini, çok önemli açıklamalarda bulunacağını söyledi. Adamı Turhan Aytul'un odasına aldık. Kendisinin muhasebeci olduğunu, Mensucat Santral'da çalıştığını söyledi. Şirketin yıllardan beri vergi kaçırdığını ve bunu nasıl yaptıklarını belgeleriyle uzun uzun anlattı.

Mensucat Santral, Bezmenler'in fabrikasıydı. Muhasebe şefi de doğrudan patronlarını suçluyordu. Bu açıklamaları yaptıktan sonra, ''Bütün bunları benim ağzımdan yazabilirsiniz, ama beni birkaç gün koruyun. Sonra ben başımın çaresine bakarım'' dedi.

Genç muhasebe şefinin açıklamalarını birkaç gün manşetten verdik. Yer yerinden oynadı, soruşturma açıldı, ama yukarıda anlatmaya çalıştığım güçler, olayın ateşini ustaca alıp işi bir güzel uyuttular. Ama ne oldu?

Yıllar sonra aynı patronlar, bu kez ünlü İSKİ skandalında ortaya çıktı ve Halil Bezmen yurtdışına kaçmak zorunda kaldı.

* * *

Dünya Bankası Türkiye Direktörü'nün yaptığı uyarıyı, hortumcuları kurtarmak isteyen siyasetçilerle bürokratların ibretle okuması gerekir. Ajay Chhibber bakın ne diyor: ''Batık şirketleri kurtararak istihdam sorunu yaratmamaya çalışmak, acıyı artırmaktan başka bir işe yaramaz. Kurtarmanın sonuçları kayıpları artırır, fatura da vergi ödeyenlere çıkar.''

Devlet kendisini soyanları, halkın parasını hortumlayanları affederse, dürüst, yasalara saygılı, vergisini kuruşuna kadar ödeyen, kazancıyla yeni yatırımlar yapan işadamlarının suratına hangi yüzle bakacak? Hırsızları af kapsamına sokmak için harcanan bu çabaların altında politikacıların diyet borcu mu yatıyor acaba? Unutmayalım, hortumcuların, talancıların elleri çok açıktır. Birisi oturup arşivleri tararsa diyet borcuyla ilgili çok ilginç malzemeler çıkarabilir ortaya.

İktidarlar, tarihe geçecek haksızlıkların damgasını yerlerse onları bırakın halkı, Tanrı bile affetmez.

Yazarın Tüm Yazıları