Paylaş
ULAŞTIRMA Bakanı Enis Öksüz'ün Telekom'u elinden kaçırmamak için nasıl aslanlar gibi savaştığını hep birlikte izledik.
Bu kurumun öyle domates satar gibi elden çıkarılamayacağını söyleyerek bu konuda hepimize ibret dolu dersler verdi.
Düzenlediği basın toplantısında, uzun uzun vatan millet edebiyatı yapmayı da ihmal etmedi.
Ama baktı ki bu yeterli olmuyor, son dakikada Atatürk'e sığındı.
Her sabah ulu önderin ‘‘Gençliğe Hitabe’’sini okuyup evden çıktığını, bu sayede devlet idaresinde sıfır hata yaptığını açıkladı.
Telekom'un satılmasını isteyenlere de göndermeler yaparak onlara şu öneride bulundu:
‘‘Eğer herkes, her gün Ata'nın Gençliğe Hitabe'sini okursa benim gibi sıfır hata yapar’’ dedi.
Enis Bey'in vatan ve Atatürk sevgisinden en ufak bir kuşkum yok.
Ama Sayın Bakan'ın, çağın öngördüğü değişimi anladığı konusunda ciddi kuşkularım var.
Bana göre Öksüz ile onun kafasında olanlar, bu tip arpalıkları ve oraya hükmetme yetkisini ellerinden kaçırmak istemiyor.
İşin esası bu, gerisi masal.
Ama gün o gün değil.
Tersine gün, bu kafalardan kurtulma günü.
* * *
Biliyorum, Türk siyasetinde Enis Öksüz kafası azınlıkta değil, tersine çoğunlukta.
O yüzden de devletin yıllardan beri iki yakası bir araya gelmiyor.
Kriz üstüne kriz yaşıyoruz. Devletin eli sürekli zavallı vatandaşın cebinden çıkmıyor.
Bugün yapılmak istenen işte bu kısırdöngüyü kırmak.
Devleti küçülterek siyasetçilerin oy toplamak için KİT'leri arpalık gibi kullanmalarını önlemek.
Değişimin özü burada yatıyor.
Devleti küçültmeden, özelleştirmeyi, yapısal reformları gerçekleştirmeden siyasi kadroların ve yandaşlarının talanını önleme olanağı yok.
Bugün Türkiye bu süreci yaşıyor.
Ama bazı kafalar bunu önlemek, önleyemeseler bile geciktirmek için kahramanca savaşıyor.
* * *
Üstelik bu kafalar yalnız siyasette değil, her yerde boy gösteriyor.
Örnek mi istiyorsunuz.
Buyurun, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde yaşanan komediyi seyredin.
Bir grup öğrenci, ODTÜ'de açılan McDonald's şubesine karşı çıkıyor ve kapatılması için kampanya açıyor.
Gerekçenin özeti şu: ‘‘McDonald's emperyalist sermayenin temsilcisi. Bu şirket ODTÜ'ye yakışmıyor.’’
İşin ilginç yanı, 1960'ların 1970'lerin kafasıyla başlatılan bu kampanyaya bazı öğretim görevlilerinin, yazarların ve sanatçıların da destek vermesi.
Oysa üniversite yönetiminin yaptığı açıklamaya göre, McDonald's cirosunun yüzde 6'sını burs fonuna aktarıyor. Bundan yüzlerce öğrenci yararlanıyor.
Bilindiği gibi, McDonald's dünyanın en büyük hamburger zinciri. Bütün dünyaya yayılmış on binlerce şubesi var.
Üstelik bu şubelerin sahipleri, çalışanları o ülkelerin insanları.
Satılan her ürün o ülkede üretiliyor.
Ama o kafa, bu gerçekleri görmüyor ve emperyalizme karşı kahramanca savaş veriyor.
Ve Enis Öksüz kafasıyla değişimi engelleme noktasında birleşiyor.
O kafa, bu kafa çağın dışına düşmüş hep aynı kafa.
İşin acı yanı, bu kafalar yüzünden krizlerden bir türlü yakamızı kurtaramıyoruz.
Paylaş