Paylaş
KOCA Kahraman Bapçum, o kalemini nakış işler gibi kullanan usta, o Türkçe cambazı Babıali'den ‘‘İzzet-i ikbal ile’’ çekildi.
Bir veda yazısıyla spor yazarlığını noktaladığını açıkladı.
Namık Sevik, Necmi Tanyolaç, Kahraman Bapçum, Halit Kıvanç, Doğan Koloğlu, Gündüz Kılıç, Eşfak Aykaç Milliyet'in efsane spor kadrosunu oluşturuyordu.
Yıl 1958...
Dünyanın yenilmez armadası Real Madrid'in fırtına gibi estiği yıllar...
Milliyet'in bu dev kadrosu da Babıali'de Real Madrid olarak anılırdı.
Onlar da spor basının erişilmez armadasıydı.
Ben gazateciliğe başladığım 1967 yılında Kahraman Bapçum bir efsaneydi.
Televizyonun olmadığı yıllarda unutulmaz maç yazıları yazardı.
Onun yazılarını okuduğunuz zaman maçı seyretmiş gibi olur, o coşkuyu yaşardınız.
O eşsiz kalemi ve tertemiz Türkçesiyle maçı gazete sayfalarında yaşatırdı.
Yalnız futbol mu?
Örneğin atletizm yarışmalarını o kadar canlı anlatırdı ki ipi göğüsleyen atletle birlikte koşardınız sanki.
Basket maçları, güreş karşılaşmaları, yüzme yarışları da öyle...
Hepsini okuruna kalemiyle seyrettirirdi Kahraman Bapçum.
* * *
Avukat olan Kahraman Bapçum'un gazeteci olmasını ve eşsiz kalem yeteneğini tam 44.5 yıl boyunca sergilemesini sağlayan insan Abdi İpekçi'dir.
1952 yılında Kahraman Bapçum'un çok yakın bir arkadaşı askere Kore'ye gider. Abdi İpekçi de Kore'de aynı birliktedir.
Kahraman Bapçum arkadaşına düzenli mektuplar yazar.
Vatan hasreti çeken arkadaşı kendisinden daha uzun mektuplar yazmasını ve ülkede olup bitenleri bütün ayrıntılarıyla anlatmasını ister.
Bapçum da bu isteği kırmaz, sık sık 15-20 sayfalık mektuplar gönderir.
Politik gelişmeleri, spor haberlerini yazar. Hatta zaman zaman büyük maçları bir spor yazarı gibi uzun uzun anlatır.
Arkadaşı terhis olup döndükten sonra bir gün Bapçum'a telefon eder ve kendisi ile Abdi İpekçi'nin görüşmek istediğini söyler.
İpekçi o sırada Milliyet'in genel yayın yönetmenidir ve gazeteyi yeniden yaratmıştır.
Sporda da büyük bir hamle hazırlığındadır.
Kahraman Bapçum'a gazeteci olmasını, spor yazıları yazmasını önerir. Bapçum şaşırır, ‘‘Bu da nereden çıktı?’’ der.
‘‘Kore'deyken senin arkadaşına yazdığın mektupları ben de soluksuz okuyordum. Hele maçları anlatan mektupların bir harikaydı. Senin bizim spor sayfasında yazmanı istiyorum.’’
* * *
Bu aklında hayalinde olmayan teklife hayır diyemez Bapçum. Çünkü içinde inanılmaz bir yazma arzusu vardır.
‘‘Peki’’ der.
Deyiş o deyiş... Kısa süre sonra avukatlıktan kopar ve spor yazarı olur.
Tam 44.5 yıl hiç ara vermeden yazar.
İşte benim de gazeteciliğe başladığımda imrenerek okuduğum o güzelim yazıları yazan Kahraman Bapçum artık kalemini bıraktı.
Sanırım kavgalı, bilgiden yoksun ukalalıkların yapıldığı, eleştiri yerine karalamanın geçerli olduğu ve televole arabeskliğinin baş tacı edildiği bir spor dünyasına daha fazla tahammül edemedi.
Yaşanan pespayelikler, vefasızlıklar onu bu kararı vermeye itti.
Çok sevdiği kalemini bırakmasının gerçek nedeninin bu saydıklarım olduğuna eminim.
Bir gazeteci olarak üzgünüm...
Bundan sonra kendimi Kahraman Bapçum'u okuma şansını yakalayan şanslı insanlardan biri olmanın tesellisi ile avutacağım.
Paylaş