Tufan Türenç: Krizi aşarlarsa ikisi de büyür

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Tezer emir verse ‘‘Bana Sayın Başbakan'ı bağlayın’’ dese.

Başbakan bağlanınca ‘‘Sayın Başbakan basından ve sizin açıklamalarınızdan öğrendiğime göre bir yanlış anlama olmuş. Ne zaman arzu ederseniz sizinle İstanbul'da görüşmeye hazırım’’ dese...

Böyle bir davranış Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i küçültür mü, yoksa büyütür mü?

Başbakan Ecevit özel kalemine Huber Köşkü'nü bağlatıp özel kaleme ‘‘Müsaitlerse bana Sayın Cumhurbaşkanı'nı bağlayın lütfen’’ dese.

Cumhurbaşkanı ile bağlantı kurulduktan sonra ‘‘Sayın Cuhmurbaşkanım sizi İstanbul'da ziyaret etmek istiyorum’’ dese...

Böyle bir davranış Başbakan'ı küçültür mü, yoksa büyütür mü?

Ya da şimdi olduğu gibi...

‘‘Köşk'ün araması gerekir... Hayır Konut'un randevu talebinde bulunması gerekir...’’ inatlaşması sürerse...

Bu, hem Köşk'ü, hem de Konut'u küçültmez mi?

Yeni dünya anlayışı, yeni değerleri yakalama çabası diplomasideki bütün bu anlamsız kuralları kaldırıp bir tarafa fırlattı.

Bugün dünyanın en güçlü liderleri uluslararası bir sorunu çözmek amacıyla gerektiğinde binlerce kilometre uçuyorlar, küçücük bir ülkenin liderinin ayağına gidip dil döküyorlar.

Hiçbiri ‘‘Böyle bir davranış bizi küçültür’’ diye düşünmüyor.

* * *

Ama biz işin özünü bir yana bıraktık, sorunu ‘‘Sezer Ecevit'i aramalı, hayır Ecevit Sezer'i aramalı’’ inatlaşmasına indirgedik.

Bunu bir onur meselesi haline getirdik.

Sanırım genlerimizdeki Şarklılık kompleksinden bir türlü kurtulamamızdan kaynaklanıyor bu komik durum.

Onun için biz işin özünü bir kez daha anımsatalım.

Cumhurbaşkanı'nın söylediği açık ve net:

‘‘Kardeşim yapmak istediğinize yürekten katılıyorum. Devleti yıkmak için devlete sızmış olan memurlar temizlenmeli, tamam. Ama bunu yasalarla yapın.’’

Hükümet ise buna ‘‘Hayır yasalarla yapamıyorum. İlle siz bu kararnameyi imzalayın’’ diye yanıt veriyor.

Anlaşmazlığın özü bu.

Cumhurbaşkanı ülkeyi kararnamelerle yönetmenin demokratik hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını söylüyor, hükümet de bunun Anayasa'ya uygun olduğunu o nedenle de hukuk devleti ilkelerine ters düşmediğini iddia ediyor.

Ama işin garibi bunu savunanlar yasaların bir kenara fırlatılıp ülkenin kararnamelerle yönetildiği Özal döneminde isyanları oynuyorlardı.

Şimdi işin özünü bırakıp ayrıntıları tartışmak olayı sulandırmaktan başka bir amaç taşımaz.

* * *

Bana göre, Sezer demokratik hukuk devleti ilkelerine bağlılık konusundaki duyarlılığını göstermiştir.

Bundan sonra sorunun çözümünü Anayasa Mahkemesi'ne bırakmalıdır.

Kararnamede ısrar eden hükümet bunun hukuki ve siyasi faturasını öder.

Anayasa Mahkemesi'nin vereceği yürütmeyi durdurma, arkasından da iptal kararı hükümetin saygınlığı açısından büyük bir darbe olur.

Eğer Cumhurbaşkanı imzalamakta direnirse Başbakan'ın hepimizi korkutan ‘‘Devlet krizi olur’’ açıklamasının ise o günün psikolojisi içinde yapılmış abartılı bir değerlendirme olduğu anlaşılıyor.

Çünkü hükümette imzalanmama durumunda Meclis'i olağanüstü toplayıp kararnameyi yasa olarak çıkarma eğilimi var.

Bence Sezer de, Ecevit de konumlarının onlara yüklediği sorumluluğu göstermeli ve krizi sona erdirmelidir.

O zaman her ikisi de milletin gözünde büyür.

Yazarın Tüm Yazıları